... Bir yüzyıl boyunca, bu beklenti gerçekleşmiş görünmektedir. Fransız Devrimi ve Napoleon Savaşları’nın sebep olduğu karışıklıktan sonra, Avrupa liderleri güç dengesini 1815 Viyana Kongresi ile sağladılar ve uluslararası işbirliğini ahlaki ve hukuki bağlarla daha ılımlı hale getirerek, kaba kuvvete olan güveni de yumuşattılar. Bununla beraber, XIX. yüzyılın sonuna kadar Avrupa güç dengesi sistemi, yeniden güç politikasının ilkelerine dönerek daha da acımasız bir çevre yarattı. Düşmanını küstahlıkla sindirmek, diplomasinin geçerli metodu haline geldi ve kuvvet gösterileri birbirini izledi. Sonunda 1914’te kimsenin bir adım geri atamayacağı bir kriz doğdu. I. Dünya Savaşı felaketinden sonra, Avrupa hiçbir zaman dünya liderliğini tekrar elde edemedi. Birleşik Devletler diplomaside egemen oyuncu olarak sahneye çıktı ...
Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler'in kuruluşundan bir yüzyıl önce, Avusturya devlet adamı Metternich, Napoleon'un hertaraf edilmesinden sonra, Avrupa'yı birbirleriyle sürekli mücadele halindeki devletler ve milletlerden oluşmuş bir kıta olarak değil, tersine tek ve birleşik bir Avrupa birliği yapma görüşünü ortaya attı. Ona göre, bu birlik büyük bir devletin egemenliğiy­le değil, devletler arasında bir örgüt içinde işbirliğiyle sağlana­bilirdi. Avrupa'da barışın ve mevcut monarşik düzenin muhafa­zası ve garanti altına alınması için, dört büyük devletten oluşan birliğe, Avrupa'nın herhangi bir yerindeki ihtihll hareketine karşı müdahale hakkı getirildi. 1815 Viyana Kongresi'nde Dörtlü İtti­fak, Metternich Sistemi'ne uygun olarak, Avrupa'nın durumunu görüşmek üzere her sene toplanmayı, böylece Viyana'da kurulan statükoyu sürdürecek daimi bir mekanizma oluşturmayı karar­laştırdı. Özel niteliği ve fonksiyonu dikkate alınmazsa, Metter­nich Sistemi XX. yüzyılın milletlerarası örgütlenmelerinin ha­bervisi telakki edilebilir.
Reklam
Zaman geçiyordu, amaçlar hâlâ değişmiyordu..
Şark Meselesi 17. yy sonlarından itibaren başlayan çözülmeye paralel olarak Osmanlı Devleti'nin parçalanması ve paylaşılması yönündeki çalışmalar, Rus Çarı Deli Petro ve Avusturya İmparatoru I. Joseph zamanlarında başlamış ve 1920 Sevr(Sevres) Metni'nin imzalanmasına kadar devam etmiştir. Rusya ve Avusturya'nın başlattıkları çalışmalara daha sonra İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi devletler de katılmışlardır. Batılı devletlerin Osmanlı Devleti'ni parçalama ve paylaşma amaçlarını gerçekleştirmek niyetleri, 1815'te toplanan Viyana Kongresi'nde "Şark Meselesi" tabiriyle açığa çıkmıştır. Bu tabir, çoğu zaman belli bir kronoloji veya zaman dilimi söz konusu edilmeksizin Türklerle Batılı devletlerin mücadelesinde Batılı devletlerin(çoğu zaman gizli) niyetlerinin adı olmuştur.* ...... Başka bir deyişle Şark Meselesi, Batılı devletlerin Türkler üzerindeki düşünce, emel ve faaliyetlerinin sistematik bir ifadesi olmuştur. *Yuluğ Tekin Kurat, Osmanlı İmparatorluğu'nun Paylaşılması, Ankara 1976, s.7.
Sayfa 19 - Berikan yayınları, 1.Baskı
856 syf.
·
Puan vermedi
Dünyanın derdi bitmez…
Meşhur Henry Kissinger’in meşhur kitabından aldığım gelişigüzel dersler: *Uluslararası İlişkiler disiplinini tarihin bir alt-kolu olarak değerlendirmeye yatkınım. Gerçi sosyal bilimlerin hangisi tarihin bir şubesi değildir ki? *Kitapta diplomasi nedir ve nasıl yapılır sorularına doğrudan cevap bulamazsınız. Fakat anlatılanlardan bir fikir
Diplomasi
DiplomasiHenry Kissinger · İş Bankası Kültür Yayınları · 2007339 okunma
19. asır nihâyete ererken Viyana'da "Nueie Presse" (yeni basım) adıyla bir gazete yayınlanmakta idi. Bunun Paris muhabiri olan Teodor Herzl, gazetecilik mesleğinden istifade ederek, Batı'daki nüfûzlu Yahudi âilelerin durumunu inceden inceye tedkik etti. Neticede, Yahudilerin Filistin'e dönmek için kuvvet ve kudretlerinin kâfi geleleceğine hükmetti. Bunun için önce fikri yaymak gereki yordu. "Der Juden Statt" yani "Yahudi Devleti's ismiyle, Almanca bir kitap yayınladı. Böyle bir davada muvaffakiyetin üç rüknü olması lazım geldiğini hesab edebilecek bir kimseydi. Bu üç rükün (esas) şöyle sıralanabilir. 1. Fikir 2. Kadro 3. Para Teodor Herzl, fikirlerini duyurmak için 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde bir Yahudi Kongresi topladı. Bu, Yahudiler in Filistin'e dönme hareketini ifade eden siyonizmin ilk kongresidir. "Siyon" kelimesi Kudüs yakınında bir dağın adıdır. Herzl yahudilerce siyonizm hareketinin babası ve İsrail Devleti'nin kurucusu kabûl edilmektedir.
19. Yüzyılda hiç şüphesiz ki bizim Topkapı Sarayı'nın mevcut devlet protokolüne hizmet verebilmesi mümkün değildi.Topkapi Sarayı'nda ne bir devlet reisi ağırlanabilirdi,ne muahede töreni yapılabilirdi,nede artık burada bir sefirin kabulü mümkündü. Özelllikle 1815 Viyana kongresi'nden sonra diplomatik kurallar yeniden tespit edilmişti ve bu ortamda bizim ecdaddan kalma sarayların işlerliği hükmünü yitirmişti.O yüzdendir ki 2.Mahmut Han haklı olarak bu sarayın dışında yaşamıştır Her ne kadar onun zamanında yeni bir saraya gecikmemişse de ,2. Masumusun oğlu Abdülmecid Han hepimizin bildiği gibi saltanatın son demlerinde Dolmabahçe Sarayı'na geçebilmiştir. ONUN biraderi Abdülaziz Han zamanında Çırağan,Beylerbeyi saraylar da bu protokole dahil edilmiştir ve nihayet Sultan Abdülhamid Han Yıldız Sarayı'nı yaptırmıştır.
Reklam
105 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.