Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Avrupa liderleri güç dengesini 1815 Viyana Kongresi ile sağladılar ve uluslararası isbirliğini ahlaki ve hukuki bağlarla daha ılımlı hale getirerek, kaba kuvvete olan güveni de yumuşattılar. Bununla beraber, XIX. yüzyılın sonuna kadar Avrupa güç dengesi sistemi, yeniden güç politikasının ilkelerine dönerek daha da acımasız bir çevre yarattı. Düşmanını küstahlıkla sindirmek, diplomasinin geçerli metodu haline geldi ve kuvvet gösterileri birbirini izledi. Sonunda 1914"te kimsenin bir adım geri atamayacağı bir kriz doğdu. I, Dünya Savaşı felaketinden sonra, Avrupa hiçbir zaman dünya liderliğini tekrar elde edemedi. Birleşik Devletler diplomaside egemen oyuncu olarak sahneye çıktı.
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Reklam
Ancak özellikle Sedan Savaşı ile Almanya ve İtalya'nın birliklerini kurmaları ve bunların büyük devlet olarak devletlerarası ilişkilerde yer almak için girişimde bulunmaları, Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirdi. Özellikle ekonomik yarış sömürgeciliğe hız kazandırdı. Bu durum devletlerarası ilişkilerin gerginleşmesine neden olurken, yeni denge kurma girişimleri Avrupa'da yeni blokların ortaya çıkmasına yol açtı.
19. asır nihâyete ererken Viyana'da "Nueie Presse" (yeni basım) adıyla bir gazete yayınlanmakta idi. Bunun Paris muhabiri olan Teodor Herzl, gazetecilik mesleğinden istifade ederek, Batı'daki nüfûzlu Yahudi âilelerin durumunu inceden inceye tedkik etti. Neticede, Yahudilerin Filistin'e dönmek için kuvvet ve kudretlerinin kâfi geleleceğine hükmetti. Bunun için önce fikri yaymak gereki yordu. "Der Juden Statt" yani "Yahudi Devleti's ismiyle, Almanca bir kitap yayınladı. Böyle bir davada muvaffakiyetin üç rüknü olması lazım geldiğini hesab edebilecek bir kimseydi. Bu üç rükün (esas) şöyle sıralanabilir. 1. Fikir 2. Kadro 3. Para Teodor Herzl, fikirlerini duyurmak için 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde bir Yahudi Kongresi topladı. Bu, Yahudiler in Filistin'e dönme hareketini ifade eden siyonizmin ilk kongresidir. "Siyon" kelimesi Kudüs yakınında bir dağın adıdır. Herzl yahudilerce siyonizm hareketinin babası ve İsrail Devleti'nin kurucusu kabûl edilmektedir.
Netice itibarıyla Şark Meselesi, Osmanlılar kendi ileri hamleleri, kendi gayretleri sonucunda yeniden bir güç olmanın tüm niteliklerini yeniden üzerlerine toplamakta geciktikçe, ancak günün birinde, herhalde oldukça da ani bir dış müdahaleyle çözümlenmek durumundaydı. Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa coğrafyası, ancak birinci sınıf bir gücün, yani her zaman ayakta duran, yarıştan kopmayan ve sürekli atılım içinde kalarak güç kaybına uğramaya tahammülü olmadığını gösteren bir devletin idaresi altında olabilirdi. Osmanlı İmparatorluğu, eninde sonunda ancak Üçüncü Roma vasıflarında tahayyül edilebilir, tüm boyut ve açılımlarıyla ancak öyle algılanabilirdi. Kuşkusuz, İstanbul'un fethiyle doğal olarak üstlendiği bu iddiadan her kopma ve aşağı kayış, ancak zayıflama olarak addedilecekti. Ne var ki, Osmanlılar çok uzun süre böylesine bir farkındalığın oluşturacağı harekât çerçevesi içine doğru ve yenilenmiş bir zihinsel ve maddi altyapının eşliğinde giremediler. Bir bakıma, coğrafi fütuhatın 1683 İkinci Viyana Kuşatması'yla birlikte doğal sınırlarına ulaştığı meydana çıktıktan sonra, Rönesans'ın Doğu ikizi Konstantiniyye'den çıkabilmeliydi de denebilir. Hal böyleyken, Osmanlı İmparatorluğu Napoldon Savaşları sonrasında ve davet edilmediği 1814-1815 Viyana Kongresi ve de özellikle on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kırım Harbi'yle ulaşılan büyük eşikle birlikte, bekalarının başkalarının kararlarına bağlı olduğu, dolayısıyla sanallığın fazlasıyla yer tuttuğu bir dünyaya doğru yol almaya başlamış gözükmektedir.
Sayfa 138
"Şark meselesi, politika terimidir. İlkin 1815'te Viyana Kongresi'nde kullanıldı ve ondan sonra, siyaset adamlarıyla tarihçiler nezdinde kredi kazandı."
Sayfa 48 - Cumhuriyet Kitapları
Reklam
Mustafa Kemal, Kırım Savaşı'ndan yaklaşık 25 yıl sonra dünyaya gelir. Ancak o doğduğunda dünyada hâlâ daha Kırım Savaşı'nın etkileri sürmektedir. Bu etkilerden en önemlisi Napolyon döneminin sona ermesinden dolayı Avrupa'nın her yönden altüst olmasıdır. 1815 Viyana Kongresi'nde kabul gören Avrupa haritası artık geçerliliğini
Cezayir, korsancılık, Ingiltere:
1815'de toplanan "Viyana Kongresi'', İngiltere'nin önerisi ile korsanlığa son verilmesini karar altına aldı. İngiltere, bu kararın yürürlüğünü sağlamaya memur edildi. 1816'da Lord Exmont komutasında büyük bir İngiliz filosu, korsanları cezalandırmak üze­ re harekete geçerek Cezayir'i topa tuttu ve Dayıların gemileri­ ni batırdı. Böylece deniz kuvvetlerini tamamen yitiren Cezayir Dayıları, İngiltere ve Hollanda ile Cezayir'de esir bulunan Hris­ tiyanların salıverilmesi ve Hollanda ticaret gemilerine saldırma­maları, İspanya'dan alınan esirlere kurtuluş parasını ve donanma masraflarını vermeyi kabul etti.
Belki uluslararası düzen nosyonu ve onun bunalımı, bazı düşünürlerin iddia ettiği gibi, Napolyon Savaşları'na kadar geri götürülmelidir; belki de başlangıç noktası Viyana Kongresi ve Kutsal İttifak'ın kurulması olarak tespit edilmelidir.3 3. Danilo Zolo, Cosmopolis: Prospects for World Government, çev.: David McKie (Cambridge: Polity Press, 1997) adlı kitabında, yeni dünya düzeni projesi temellerinin Viyana Barışı'nda atıldığı hipotezini ilk kez çok açık bir biçimde ifade etmiştir. (...) Ayrıca bkz. Richard Falk, 'The Interplay of Westphalia and Charter Conception of International Legal Order,' C. A: Blach ve Richard Falk, (der.), the Future of International Legal Order (Princeton: Princeton University Press, 1969), 1:32-70.
Viyana Kongresi'nde tasarlanan Deurscher Bund otuz dokuz devletten oluşan gevşek bir konfederasyondu. Frankfurt'ta yerleşik Federal Meclis, üye devletlerin halklarını değil hükümdarları temsil etmekteydi.
Sayfa 139 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
111 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.