Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
… Doruk noktasındayken amaca ulaştığını sanan insan, o bir anlık zafer sevinci geçince, içinde hiçbir şeyin değişmemiş ve aynı bunaltının tüm boyutları ile giderilemeden yerli yerinde olduğunu fark edince, derin bir hüzne kapılır. .
Cumhuriyetçi erdemlere özgü enerji düzeyini ruhumuza vererek, bu erdemleri sevmeye ya da uygulamaya bizi yöneltecek olan şey, boş bir hayalin benimsenmesi mi olacaktır? Bunu hayal etmeyelim! Bu hayaletten vazgeçtik; günümüzde akıl yürütmeyi bilen tüm insanların tek sistemi ateizmdir. İnsan aydınlandığı ölçüde, hareketin maddeye içkin olduğunu kavradığı ölçü- de, bu hareketi yaratacak bir failin gerekliliğinin yanıltıcı bir varlık olduğunu anladı ve var olan her şey özü gereği hareket halinde olduğundan, devindirici gücün gereksizliğim hissetti; ilk yasa koyucuların özenle icat ettikleri kuruntuların ürünü bu Tanrı'nın, onların ellerinde, bizi zincirleyecek yem bir araçtan başka bir şey olmadığı anlaşıldı ve bu hayaleti konuşturma hakkını yalnız kendilerine saklayarak, bizi köleleştirmek için başvuracakları gülünç yasalara destek olacak şeyi bu Tanrı’ya söyletmeyi iyi bildikleri de ortaya çıktı. Lycurgue, Numa, Musa, işsa, Muhammet, tüm bu büyük hinoğluhinler, bizim fikirlerimizin tüm bu büyük despotları, kendi ölçüsüz tutkuları için yarattıkları ilahları bir araya getirmeyi bildiler ve bazıları bu tanrıların yaptırımları aracılığıyla halkları esir edeceklerine emindiler; bilindiği gibi, onlar ya kendilerine uygun sorular sorulmasına ya da kendilerine hizmet edebileceğine inandıkları şeye cevap vermeye özen gösterdiler.
Reklam
İçimin bildikleri!!
… maddesel tatminler, duygusal heyecanlara hiçbir zaman ulaşamazlar ve bu sürekli bir hayal kırıklığı getirir kişiye. .
… Eğlence veya sinirsel uyaranlardan gelen hazlar, doruk noktası aşıldıktan sonra, arkalarında bir boşluk ve bir üzüntü bırakırlar. .
Taçlı bir eşkıyanın kölesi, hamurdan bir putun ayakları dibinde eğilebilir; böyle bir nesne onun çamurdan ruhuna uygundur; kim ki krallara hizmet eder, tanrılara tapmalıdır! Ama biz, Fransızlar, ya biz, yurttaşlarım, biz, bunca aşağılık engeller altında alçakgönüllülükle sürünmeli miyiz? Yeniden köle olmaktansa bin kez ölmeyi tercih etmeliyiz.
Gel
Sen pişmanlığı bilmezsin... Gözlerin olmasaydı, beni ağlatmasaydı Alıp giderdim başımı uzak iklimlere yarın Hani bahar gelince pembe güller açar ya Seninde öyle mektupların. Şarkıların, türkülerin en güzel olduğu yerden Ne olursun bir ses getir bana yetecek. Seni güzelliğin mi alıp götürdü birden? Ama bu yalnızlığım beni hep kahredecek.
Sayfa 89 - Yakın Plan
Reklam
artık biliyordu ki geçirilecek bir şey değildi gün, yiyecek aramak ya da her ne içinse vakti geçirmek, kurmalı bir mekanizma gibi sarıldığın yönün tersine ancak yayınca ilerlemek, geri çekilip ilerlemek, çekilip ilerlemek, günden güne, gelecek diye yerinde saymak. uykunun sabaha çıkmaktan öte imkânları o yayın eksenine sığmamış. zaman, hareket ettiği duralayışından varsayılan gacur gucur bir dişli. kimine göre onu kuran tanrının ta kendisi, kimine göre doğa. üstünde yürüdüğü upuzun çizgi, yılanlarınkinden çok farklı, cansız bir çizgi, bu yüzden enine de olsa dikine hissedilen, kesmek için bilenmiş iştahı, sesi, neşeyi, otları, ağaçları, tüyleri, yolları, çatlakları, her şeyi. oysa gün ne batıp çıkan ne bir bir eklenen ve ne de gün. yılanların çizgisi işte böyle geniş ve kıvrık.
..yeryüzünde bütün sınırların kalkmasından; bütün milletlerin, bütün soyların kaynaşmasından yana olduğum için, bu evlilikler hoşuma gidiyor. Beyaz soydan kişiler, kara ya da sarı ırktan kişilerle sürekli evlenip çocuk yapsalar, dünyanın en çirkin başbelâlarından biri olan ırkçılık ortadan yok oluverir, yeryüzünde bir tek soy, insan soyu kalırdı.
Aşk nedir? Bana kalırsa, güzel bir nesnenin niteliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinden başka bir şey olarak görülemez; bu etkiler bizim başımızı döndürür; bizi yakıp kavurur; eğer bu nesneye sahip olursak memnun oluruz; sahip olmamız mümkün değilse ümitsizliğe kapılırız. Peki, bu duygunun temeli nedir?... Arzu. Bu duygunun devamı nedir?... Delilik. Dolayısıyla, güdümüze sadık kalalım ve etkilerinden kendimizi koruyalım. Güdü, nesneye sahip olmaktır; o halde, sahip olmaya çalışalım, ama bilgelikle; ona sahip olur olmaz ondan yararlanalım; ya- rarlanamıyorsak kendimizi teselli edelim: Benzer binlerce başka nesne, çoğu zaman da daha iyisi, onun kaybı karşısında bizi teselli edebilir; tüm erkekler, tüm kadınlar birbirine benzer: Sağlıklı bir düşünmenin etkilerine direnebilecek aşk kesinlikle yoktur. Oh! Duyuların sonucunu bizim içimize gömerek, bizi asla bir şey göremeyecek hale sokan, ancak çılgınca tapılan bu nesneyle var olmamıza yol açan bu sarhoşluk ne büyük bir aldatmacadır! Yaşamak bu mudur? Bu, bize deliliğin etkilerine pek benzeyen metafizik hazlardan başka mutluluk bırakmayarak kanımızı emen ve kemiren yakıcı bir ateş içinde kalmayı istemek değil midir? Bu tapılası nesneyi eğer her zaman sevmek zorundaysak, onu asla terk etmeyeceğimiz kesinse, bu da bir zırvalık olur, ama en azından bağışlanabilir. Bu olabilir mi? Bu ezeli bağların asla yalanlanmadığına çok örnek bulabilir miyiz? Birkaç aylık hazzın ardından nesne bir süre sonra gerçek yerine yerleştiğinde, onun sunaklarında yaktığımız günlük bizim yüzümüzü kızartır ve artık çoğu zaman bizi baştan çıkarabileceğini bile düşünemez hale geliriz.
Dönüşüm sürecini kontrol edemezsiniz ya da gidebileceğinizden daha hızlı gitmeye kendinizi zoelayamazsınız.O yüzden arkanıza yaslanın ve yolculuğun tadınız çıkarın.
Sayfa 114 - Lena Psikoloji YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bir intiharın pek çok nedeni vardır, genel olarak da en çok göze çarpanları en etkenleri olmamıştır. İnsanların bir düşünce sonucu intihar ettiği enderdir (ama bu varsayımı da konu dışında bırakmamak gerekir). Bunalımı başlatan şeyi denetleyebilmek hemen her zaman olanaksızdır. Gazeteler sık sık "gizli kederlerden" ya da "iyileşmez hastalıklardan" söz eder. Geçerlidir bu açıklamalar. Ama o gün umutsuz kişinin bir dostu kendisiyle ilgisiz bir tavırla konuşmuş mudur, konuşmamış mıdır, bilmek gerekir. Suçludur o. Çünkü böyle bir davranış henüz askıda bulunan tüm hınçları, tüm bıkkınlıkları hızlandırıvermeye yetebilir.
Sayfa 23
Bencil olmak,bir şeyin eksikliğinden ya da kıtlığından kaynaklanır.Çok az sevgiye sahip olanlar,onu kaybetmekten korktukları için veremezler İçinizde sevgi hissetmezseniz onu başkalarına vermeniz imkansızdır.Bütün sevgi,içinizde kendinizi severek başlar.
Sayfa 109 - Lena Psikoloji YayınlarıKitabı okuyor
Hey sevgisiz toplum! Kimse kimsenin yerine yaşayamaz. Yüreğindeki 'süveyda'ya sahip çık. Ütopyanı ellerinle kur ve koru. Geleceğin olmayacak yoksa.
Başkalarını kurtarmaya ya da sorunlarını çözmeye çalıştığınızda onları kurban rolüne koymuş oluyorsunuz ve ellerinden gücü aldığınız için kendikerimi yine çaresiz hissediyorlar.İşler yolunda gitmeyince size zorbalık yapacaklarından veya sizi suçkayacaklarından emin olabilirsiniz.
Sayfa 68 - Lena Psikoloji YayınlarıKitabı okuyor
Eğer birini gerçekten affettiyseniz, olayı hatırlarsınız ama acısını ya da etkisini hissetmezsiniz.
Sayfa 229Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.