İlk zamanlarda bu çevrenin beni çok sarstığını gören bir arkadaşım, "herkesin bir şemsiyesi var kendini koruyacak,seninse yok, bir an önce şemsiyeni açmaya bak, çünkü bu yağmur hiç dinmeyecek" demişti. Şimdi ben de şemsiyemi açmayı, aldırmazlık zırhı giymeyi öğrendiğim günlere eriştiğimi sanıyordum..
Uzaklarda bir yerlerde hayat fırtınalı bir şekilde, hızla devam ediyor; fakat benimse yalnızca pencereme vuran, tıkırdatan ve sonra da hiç fark ettirmeden sessiz kar tanelerine dönüşen yağmur damlalarım vardı.
Reklam
"Bulutlar zaten yıldızlara intihar ipi takmış ölüler." "Efendim?" "Bulutlar, ölü." "Nereden çıkardın bunu?" "Tavan benim. Ben karar verdim. Gün boyu ölü varlıkları tavanda sallanıyor işte..." "Peki... Gri bulutlar?" "Ölürken pişman olanlar." "Yağmur?" "Ölürken pişman olan bulutların ağlaması..."
gözlerindeki yağmur altında bir gar tenhalığı susmuşluğu gemisiz kalmış ulu bir liman uykularını çiğniyor yıldızların kalabalığı rüzgârlı deniz kapılarını açtığı zaman kıvılcımlar uçuyor ısınmış saçlarından
Kalbim, aynı bu yağmurlu havalar gibiydi. Bulutlardaki yağmur damlaları gibi ,ağırlık yapan ve çıkmak için can atan bir yük vardı üzerimde. Ama ne yazık ki ben bulut değildim, atamıyordum onu. Bulutlar gibi kasvet dolu ifademle eve doğru yürüdüm.
Şimdi ben sokaklara çıkacağım seninle Birlikte yağmur olup ıslatalım geceyi
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.