Varoluşsal sancılar.Bu kavram da günümüzdeki çoğu kavram gibi anlamının derinliğini yitirmiş sosyal medyada fazlaca kullanılan bir kelime olmuştur.Benim uzun zamandır duyduğum ama belirli bi yaşanmışlığa erişene kadar anlayamadığım bir kavramdır.Zaten o kavramı sadece yaşayarak anlayabiliriz.Bir kere yaşadıktan sonra da o sancılar peşimizi bırakmaz bizimle yaşamaya devam eder.Bulantı kelimesinin de meşhur varoluşsal sancılar kavramının alternatifi olduğunu biliyorum.Farkındalığı yüksek olan insanların (varoluşunun farkında olan insanların) çoğu Roquentin’i anlayabilir.Çünkü bu insanlar da bulantıyı yaşar ama bulantı onları ele geçirmez.Bulantının Roquentin’i bu kadar etkisi altına almasının nedenleri ise geçim derdinin arkadaşlarının ya da bir sevgilisinin olmamasıdır.Sahip olduğu tek şey kendi iç sesidir.Kitapta sartre bunu insansız doğa olarak tanımlar.Roquentin giderek gündelik hayata,sıradan insanlara yabancılaşıyor ve çoğu şey ona “fazlalık” geliyor.
Çoğu çeviriyi beğenmediğim için kitabı alırken biraz önyargılarım vardı ama okumaya başlayınca gereksiz bir önyargı olduğunu anladım.Çabuk sıkılanlara ve felsefeye ilgisi olmayanlara tavsiye etmem.Çünkü Sartre tüm mekanları uzun uzun betimlemiş.Tüm dikkatinizi vermeniz gereken mükemmel bir eser.
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
Kitaba başlayıp ilk sayfaları okuduktan sonra kitabı bırakmak istemiyorsanız gereken dikkati vermeniz gereken bir kitap.İlk sayfalarda karakterin iç sesini takip etmek çok zor ama o kısmı atlattıktan sonra çok rahat okunuyor.Ben ne kadar olay örgüsünü beğenmesem de aylak adam karakteri tek başına kitabı okutmaya yetiyor.Yazıldığı dönem düşünülürse tam bir başyapıt.
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,9bin okunma
Nice insanlar gördüm ben Mihriban.Bir yoksula en küçük bir iyiliği yapmaktan çekinen,fakat bir gecenin cömert bir saatinde on binleri,yüz binleri vahşi bir zevkle kaybeden insanlar gördüm.