"Hayatınıza giren herkes tam vaktinde gelir. Zira daha evvel gelse birbirinize hazır değilsinizdir."
Sadece insanların değil, kitapların da vaktini beklediğine inananlardanım. Bazen bir kitap yıllarca elimin altında durduğu halde onu okumayı her seferinde erteleyip başka bir kitaba geçtiğimi sonra bir gün aniden kendimi onu okurken bulduğumu ve çok etkilendiğimi bilirim.
Adem'in Hikayesi kitabında tam olarak bu durumu yaşamış ve kitap zamanını beklemiş demiştim.
Funda Uçuk Er 'in kalemiyle tanıştığımda da aynı hissi yaşadım. Hayatımda öyle bir döneme denk geldi ki gerçekten bir Derviş Dede'ye, sohbetine, unuttuklarımı hatırlamaya, bilmediklerimi öğrenmeye ihtiyacım varmış.
Kitap bittiğinde garip bir hüzün hissettim. Sanki çok sevdiğim bir dosttan ayrılıyormuşum gibi... Benim için güzel bir yol arkadaşı, harika bir başucu kitabı...
Huşu Ağacı ve Asude Bahçe'nin devamı, serinin son kitabı... Diğer iki kitapta olduğu gibi tasavvufu günlük yaşam üzerinden, yalın bir dille, herkesin anlayacağı şekilde, sıkmadan veriyor. İlk kitapta karşımıza çıkan tüm karakterlerin akıbetinden de haberimiz oluyor bu kitapta. Havada kalan, acaba dediğimiz hiçbir kişi ya da olay bırakmadan tamamlanıyor seri. Okurken dört mevsimi de yaşatıyor. Hazan olup sararıp solduğunuz da oluyor, ilkbahar olup yeniden tomurcuk verdiğiniz de... Kış olup dallarınızın çırılçıplak kaldığı da oluyor, yaz olup her yanınızdan çiçekler fışkırdığı, güneşin sıcaklığının teninizi yaktığı da... İnsan ömrü misali... Okurken farklı karakterlerin farklı zamanlarında bir şekilde kendimi buldum ben. Ezcümle kitabı okumadım, yaşadım...
Derviş KelamıFunda Uçuk Er · Hayykitap · 2022544 okunma
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlallah
Nasıl bilmem bu nîrâne dayandım yâ Rasûlallah.
Ezel Bezmi’nde dinmez bir figândım yâ Rasûlallah
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallâh.
Yanan kalbe devâsın sen, bulunmaz bir şifâsın sen
Muazzam bir sehâsın sen, dilersen rû-nümâsın sen
Habîb-i Kibriyâ’sın sen, Muhammed Mustafâ’sın
’Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk’’*
(İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acıları ile şerha şerhâ olmuş bir kâlp isterim.)
Gözyaşlarını tartan oldu mu hiç?
Kaç yıl eder, ruhu şakaklardan seyreden bir keder? Karanlıkta yastığın hangi ipliğinden sızacagını iyi bilen, tamı tamına iki damla, 'düşmekten'
❁
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlallah
Nasıl bilmem bu nîrâne dayandım yâ Rasûlallah.
Ezel Bezmi’nde dinmez bir figândım yâ Rasûlallah
Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ Rasûlallâh...
❁
• Yaman Dede 🥀
Yaşar ailesiyle birlikte Ankara‘nın Dökülcek köyünde yaşıyor. En çok dedesini seviyor bu dünyada. Dedesi Elvan Çavuş da yaman bir ihtiyardır hani. Dayanamaz haksızlığa. Sözünü sakınmaz hiç kimseden, ipe götüreceklerini bilse de. Yaşar'ın kırda bulup "elcik" ettiği bir kekliği vardır. Kafesini açıp salsa da, birkaç gün sonra bulur evin yolunu, yalnız koymaz Yaşar‘ı. Gerek Dökülcek gerek civar köyler Amerikalıların av alanıdır o dönemde. Yabandomuzu avlar bir kısmı, bir kısmı da keklik diye tutturur. Günlerden bir gün, Yaşar‘ın babası Seyit bir Amerikalı avcıyla tanışır. Daha ilk görüşte vurulur Yaşar‘ın kekliğine bu Amerikalı. Seyit de, kâh çevrenin baskısıyla kâh kendisine iş bulur umuduyla, gizlice aldığı kekliği gidip Amerikalı‘ya hediye eder. Yaşar ve dedesi Elvan Çavuş üzülürler buna. Kekliğin peşinden, her şeyi göze alıp, Ankara‘nın yolunu tutarlar. İşte asıl bundan sonra, dede torun insanın insana yaptığı zulüm neymiş bizzat yaşayarak görürler.
Fakir Baykurt bu romanında bize, kayırmacılığın, haksızlığın, ahlaksızlığın, hukuksuzluğun alıp başını gittiği bir memlekette, biri genç biri yaşlı iki yüreğin her şeye rağmen nasıl doğrudan, güzelden ve adaletten yana atabildiğini anlatıyor. Görünürde olay örgüsü keklik üzerinden ilerlese de daha derinde ABD emperyalizminin ve onun yerel işbirlikçilerinin yurdumuzu nasıl sömürdüklerini, dönemin siyasilerini ve sağ iktidara olan eleştirisini de çok net gözler önüne serilmiş.
TÜRK
Birileri bîhaber Türkün çağından
Sis yürümüş bursa ulu dağından
Çıkarmıştır nice devlet büyüğü
Varlığına bolluk katmış yaradan
Cesur Türkün kalbi görsen pek yaman