Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bazı günler okyanusum. Bazı günler bir gemi. Bu gece bir deniz feneri: Kenarda, yalnız ve yanan."
"Ve yağmura yakalanmanın romantik olabilecek hiçbir tarafı yok." Clay gülerek, "Meğer bu yalnızca filmlerde roman- tik oluyormuş," dedi ve Julia'yı baştan aşağı süzmeye başladı. Saçları dağılmış bir şekilde boynuna ve yanak- larına değiyordu. Rimeli akmaya başlamıştı ve yüzün- den yere bir damla su düştü. "Ben neye
Sayfa 160
Reklam
Çanak çömlek deyip geçme :)
Çömlekçiliğin icadı : İnsanlar hayatlarında ilk kez su geçirmeyen, istenilen her biçimde kaplara sahip oldular. Yiyecekleri kaynatma, pişirme ya da buğulama gibi yeni bir olanağa kavuşunca, daha önce yararlanmaları güç olan pek çok besin kaynağından yararlanmaya başladılar: Bir ateşin üzerinde pişirildiğinde yanan ya da suyunu kaybeden yapraklı sebzelerden; artık kolayca kabukları açılabilen kabuklu deniz hayvanlarından; şimdi artık suya yatırılarak acısı çıkartılan meşe palamutu ve atkestanesi gibi zehirli ya da acı ama besleyici yiyeceklerden yararlanıyorlardı. Kaynatılmış yumuşak yiyeceklerle küçük çocuklar beslenebilirdi, bu da çocukların daha erken sütten kesilmesine ve annelerinin daha kısa aralıklarla çocuk doğurmasına olanak veriyordu. Okuma yazması olmayan toplum- larda bilgi deposu olan, dişsiz yaşlıların beslenmesi ve daha uzun yaşaması mümkündü. Çömlekçiliğin bütün bu önemli sonuçları bir nüfus patlamasını tetikledi, Japonya'nın nüfusu birkaç binden çeyrek milyona çıktı.
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz, Her an peşimizden koşan gölgemiz, Özlenen limanlar, yanan yıldızlar. Uzaktadır her şey; anneler, kızlar...
Bize Bu Yapılır Mıydı?
Günlerden bir ekim sabahıydı. Hava soğuk ve kasvetli... İşe gittim ama her zaman ki sıkıcı ve yorucu insanoğlu ile ilgilenmek çok daha canımı sıkmıştı. Zaten Firuze'de tek satır söylemeden beni terk edip askerden yeni gelmiş yağız delikanlıya kaçmıştı. Canım patlayacak sandım, yanardağlar gibiydim. Ama dışım öyle hüsran, öyle sıkkındı. Sahile
Reklam
Her günahın bir cezası varsa, cehennemde yanan odunlar külliyen israftır. (Boran Deniz)
Deniz gök, gök zaman gibi. Herkes avaz avaz şarkı söylüyor ama bilmiyor adam şarkılar ona mı yoksa çocukluğuyla karıştırdığı yanan odalara mı?
Sayfa 12 - Harfa YayıncılıkKitabı okudu
Her günahın bir cezası varsa, cehennemde yanan odunlar israftır. (Boran Deniz)
Alıp içinde sesler uçuşan bu akşamdan Hafızamı bir deniz kıyısına çeken yol, Aydınlık rüyaların peşine düşen gondol, Mavi bir denizde yüzer gibi yanan şamdan.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
Reklam
Bazı günler okyanusum. Bazı günler bir gemi. Bu gece bir deniz feneri: Kenarda, yalnız ve yanan. -H.D. Carlton
~Bazı günler okyanusum. Bazı günler bir gemi. Bu gece bir deniz feneri: Kenarda, yalnız ve yanan. 🥀
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.