Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gabriel Garcia Marquez'in ölmeden az önce tüm insanlığa hediye gibi bıraktığı Veda Mektubu "Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi yönlerine değil
Dünyanın en fakir Cumhurbaşkanı olarak bilinen Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca der ki; ”Ben insanların geceleri yatacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikanelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim diyorsun. Eğer herkes daha fazlasını isterse, bir gün kimseye bir şey kalmayacak. Küresel ısınmadan bahsediyoruz ama doğaya saldırmaya ve çöp üretmeye devam ediyoruz.” ”Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban ettik ve artık market tanrının tapınağındayız. Bu yeni tanrı; ekonomimizi, politikamızı, alışkanlıklarımızı, yaşamlarımızı düzenliyor ve bizlere faiz oranları ve kredi kartları ile mutluluğun yeni adresini veriyor. Öyle anlaşılıyor ki bizler, yalnız tüketme için yaratılıyoruz ve artık tüketemediğimiz zaman derin hayal kırıklığına uğrayarak kendimizi yok ediyoruz.” ”Bana fakir denmesi yanlış, ben tutumlu bir insanım. Asıl fakirler sürekli yaşamdan talepleri olan ve elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır. Ben elimde hafif bir bavulla dolaşıyorum. Bu bana istediğim yaşamı sürdürmek için yeterli zamanı veriyor. Asıl özgürlük yaşamak için kazandığın zamandır.”
Reklam
"Ahlaki kavramlar kişiseldir; sonuçlar ise evrenseldir. Bir kültürün, dinin ya da toplumun yasakladığı bir şeyi, bir diğeri ahlaklı bir davranış olarak kabul edilebilir. Bir durumda yanlış olan şey, bir başka durumda yanlış olabilir. Doğru ve yanlışa dair değişmeyen ve sorgulanmayan kurallar bizim düşünme yeteneğimizi geriletir. Ama hayat bu kadar basit değildir. Hapishaneler, ahlaki kavramları anlayan fakat sonuçlarını kavramayan insanlarla doludur."
200 syf.
9/10 puan verdi
platon (eflatun) tarafından kaleme alınmış, sokratesin mahkemedeki savunmasıdır. sokrates gençlerin beyinlerine nifak tohumları serpmek ve bölücülük suçlamalarından dolayı ölüm cezasına çarptırılmıştır. fakat asıl konu ileri gelenlerin kendi egemenliklerini tehlikeye atacak bir beyinsel gelişmeye karşı aldıkları önlemdir. sokrates savunmasında bedensel her türlü ihtiyacın yanlış olduğunu, asıl hedefin saf ve doğru bilgiye ulaşmak olduğunu, yaşama ait her türlü somut olgunun bedenin arzularının bir sonucu olarak kişiyi yanlışa sürüklediğini ve gerçekten önemli olanın yaşamak değil iyi yaşamak olduğunu, bunun da bilgi ile sağlanacağını anlatmıştır.
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202052,6bin okunma
1000 kitap, bir facebook yada twitter gibi sıradanlaşacak mı? Bu kadar aklı başında insan sadece okuyup duracak mıyız? Siyasete girmeden toplumsal yaşantımızda bize hayatı zindan eden olaylara karşı bir şeyler yapma gücümüz olabilir mi? Mesela ben, akşamları dizi izlemek istemediğim için 1000 kitap ile tanıştım. Yanlış anlaşılmasın lütfen kimseyi
Yalnız yaşamak günün birinde mutlaka gerçekleştireceğim bir tasarı. Tamıtamına bir yalnızlık isteği değil bu, kente yakın bir evde yaşayıp, kent merkezine örneğin haftada birkaç kez gidebileceğim bir yaşama düzeni daha çok. Bir münzevi olarak değil, kabuğuna çekilmiş bir kişi olarak yaşamak istiyorum yalnızca. Beni yavaş yavaş rahatsız etmeye başlayan kimi yanlış anlamaları kendimden uzak tutabilmek için böyle davranacağım. Böylelikle yalnız bir insan olmadığıma başkalarını inandırmak için umutsuzca sürdürdüğüm oyuna da son vermiş olabileceğim. Aslına bakılacak olursa sapına kadar bir yalnızım çünkü......... Jacques Brel
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
491 syf.
·
Puan vermedi
Verdiğimiz kötü kararların sonuçlarının hayattayken bir şekilde karşımıza çıkabileceğinin örneği sergilenmiş bu kitapta. Hangisi daha kötü peki? Yanlış yaptığımızın bile farkında olmadan yaşamak mı, bu farkındalığa ulaşıp sonucuna katlanmak zorunda olmak mı?
Psikoanalist
PsikoanalistJohn Katzenbach · Koridor Yayıncılık · 20102,955 okunma
Fakat Turgut gibilerine de hak vermek gerekirdi. Hayata tutunmak için birine ihtiyaç duymak gerekiyormuş. Tek başına bher şeyi yapabileceğini düşünenler bir yerde yanılıyordu, dünyada bir şeyler değişiyor gibi duruyordu ama aynıydı. Değişen tek şey yaşama sevincinin gün be gün azaldığıydı bu da bize etraftan bazı şeyleri değişik gösterirdi. Selim gibilerin pek bir şansı yoktu, olamazdı da. Her zaman ne yapsam da birilerini incitmesem diye diye kendi hayatlarına bir şekil verme fırsatı kalmıyordu. Hep bir hayal dünyasında yaşamak fanilerin dünyasında pek de prim etmiyordu. Bir yerden tutunmak lazımdı hayata Turgut Özben gibi. Belki de hayata tutunmak birine tutulmaktı. Belki de hayatla aranda bir harç gibi duruyordu o insanlar, birleştirirdi senle hayatı, mutlu ve düzenli gittiğini sanırdın belki de. Selim gibilerin farklı ve yanlış bir gezegene gönderildiğini düşünüyorum ya da farklı bir ülkede doğmaları gerektiğini. Tutunamayanların ve konuşmadan birbirleriyle anlaşanların olduğu bir yer olmalıydı Selim gibiler için. Tutunamaynalar gezegeni diye, dünyayla hiçbir alışverişi olmayan bir gezegen. Herkesin Selim olduğu bir gezegen olmalıydı bizim için de... ama nerede?..
226 syf.
8/10 puan verdi
Belkide sevgimizi göstermede yetersiz kalıyoruz.Beklentilerimiz kadar adım atamıyoruz ya da yanlış adımlar atıyoruz sevgimizi gösterirken.Okuduktan sonraki bi süre sevdiklerimin sevgi dillerinin ne olabileceğini düşünerek davrandım,işe yaradığını söyleyebilirim.Tabi sevdiklerimizi incitmeden yaşamak en güzel sevgi dili....
Beş Sevgi Dili
Beş Sevgi DiliGary Chapman · Koridor Yayıncılık · 20127,9bin okunma
Bugün Müslümanlar arasında görülen yanlış bir eğilim, ilmihal kitaplarında yazılı temel bilgilerden bile mahrum haldeyken derin fıkıh tartışmalarına girmekten çekinmemeleridir. Oysa her gün bir paragrafını okuyacağı bir ilmihal kitabından öğrendiklerini uygulamaya aktarmak daha anlamlı bir seçim olurdu. Ama Müslümanların arasında kaç kişi "büyük" işlerini bırakıp küçümsemeden ilmihal okumaya talip acaba?
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı biraz önce bitirdim, karşıma koydum. Bakıyorum. Bir yandan bakıyorum, bir yandan düşünüyorum bir yandan da anlamaya çalışıyorum. Bunca verilen bilgiyi, öğütü anlamaya çalışıyorum. Kitabı bitirdiğimde allak bullak olsam da sükunet yaratmaya çalışıyorum beynimde. Yanlış anlamayın kitap kötü sonla bitmedi aksine mutlu sonun mükemmel telaffuzu
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,6bin okunma
397 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle böylesine gerçekçi ve güzel bir üslubu olan bir kitabı bu kadar az kişinin okumuş olmasına şaşırdığımı belirterek yorumuma başlıyorum. Bence yazar kitabın konusuna göre müthiş bir betimleme ve açıklama tekniği kullanmış çünkü romanda öyle ahım şahım güzel mekanlar bulunmuyor ve buna rağmen betimlemeler oldukça uzun ve doyurucuydu diyebilirim. Kitap emeğin, çalışma hırsının ve vazgeçmemenin sonucunda insanın mutlaka kazanacağını vurgulattığından dolayı bendeki tesiri büyüktür. Spoiler Adamın biri bir dağ başına geliyor, amacı artık burada yaşamak ve yanlış hatırlamıyorsam yanında hiçbir şeyi yoktu. Öncelikle kendine bir barınak kuruyor ve daha sonra aynı onun gibi olan ve herhalde tesadüf eseri (tam hatırlamıyorum) oradan geçen bir kadınla kendi aralarında nikah kıyarak evleniyorlar. Ve bunlar çalışarak yaşamlarını daha iyi bir hale getiriyorlar hatta bir çiftlikleri olacak kadar zenginleşiyorlar. Adam malı mülkü, çocukları ve özellikle çalışması sayesinde yaşadıkları çevreden itibar görüyor. İşin vurucu tarafı adamın bunları sadece kendi el emeğiyle yapmış olması. Knut Hamsun'un okuduğum tek kitabı ama kesinlikle yazar iyi yazıyor. Kitabın bende bıraktığı duygu 'azmin zaferi'.
Dünya Nimeti
Dünya NimetiKnut Hamsun · Timaş Yayınları · 2020718 okunma
Şüphe içinde yaşamak, yanlış olabilecek cevaplarla yaşamaktan daha idealdir.
Hayat insana belli misyonlar yüklüyor ve sen hayatın boyunca aynı şeyleri yaşıyorsun. Bu bazen hep yanlış anlaşılmak, bazen hep arıza olmak. Kimi zaman herkese yüksün, kiminde de fazladan istenmeyen adam. Tatmin edemezsin kimseyi, doymazlar verdiklerinle ve verdiğin her şey az gelir onlara, her şey yetersiz…. İşte o zaman kitaplara sığınmak sana liman oluyor. Soruyorlar sana “niye çok okuyorsun?” diye. Cevap basit aslında; kaçmak için. Hayattan, insanlardan, olaylardan. Ayrı bir dünya yaratıyorsun kendine. Duygularının var olduğu ama anlaşılmak zorunda olmadığın, yanlış yapamadığın, kazık yemediğin, mutlu sonlarla keyifler yaşayabileceğin. Âşık olabiliyorsun mesela ya da korkuyorsun katil gelirken( hem de ölemeden :), e bir dedektif olarak çok da bıçkın bir tavırla yakalıyorsun suçluyu. Ağlıyorsun bir evlat acı çekerken, gülüyorsun şapşal kızlar beceriksizce aşkına rezil olurken. Kısıyorsun hayatın sesini, açıyorsun kitabın kapağını ve o dünya artık senin….. Depresyon yok bu dünya da, bazen manik olsan da genelde hiç depresif olamıyorsun, en fazla sıkılıyorsun o hikâyeden; hoop çeviriyorsun kapağı atıyorsun kenara ve yeni bir hayatı alıyorsun eline, yeni bir umudu. Umut lazım insana en çok, bazen yaşamak için, bazen yaşamını sürdürebilmek için. Yoksa gitmiyor be bu hayat. Zorluyor, hem de çok zorluyor. Mükemmelliğin içinde hiçlik zor geliyor hem de çok zor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.