Olmadı, olamadı, yapamadım, yerleşemedim ve mızrak olanca şiddetiyle girdi sırtına Hamza'nın. Yiğit Hamza, görkemli Hamza, aslanları yelesinden yakalayıp alt eden cihan pehlivanı Hamza, gülümün süt kardeşi Hamza. Yer yüzüne onun gibi bir kahraman blr daha zor gelirdi...
Hayatım boyunca oradan oraya savrulmak istedim, olmadı. Boş vermek istedim, yapamadım. Aldırmayayım dedim, fazlasıyla aldırdım...
Reklam
Benim oturup etrafıma bakacak zamanım olmadı Mac. Bunu hiç yapamadım. Yapraklar nasıl büyür seyredemedim. Neyin nasıl olduğunu görme fırsatım hiç olmadı.
Vaveyla
Acıyla, çabayla, bir ölçü de acı çekerek güçlenebileceğimi düşünmüştüm. Yani zorluklara gebe kaldıktan sonra meyve verebileceğimi, mutlu olacağımı. Ancak acı deneyimlerim benim meyve vermemi sağlamak yerine tohumlarıma dek zehirlemeye ve zarar vermeye başladı. Oysaki ömrüm boyunca mutluluğu kovaladım durdum. Olmadı, yapamadım, her geçen gün umutsuzluk ve mutsuzluk daha çok kanımı emmeye başladı.
Sayfa 33 - Destek Yayınları
küçük bir kızken inanmak için kıçımı yırttım ama olmadı, yapamadım. tanrı ve cennet inancım, diş perisine olan inancımdan dört yıl daha uzun dayandı ama sonunda yapamadım. bence yalnızca karanlık var. düşünce yok, hatıra yok, sevgi yok. yalnızca karanlık. unutuluş.
Bisikletçinin neşeli evini hiç unutamam. Bütün yaşamımca böyle bir evi özledim, böyle bir evim olsun istedim, içindeki kahkahalarla dans eden bir ev... Ama olmadı bitürlü, yapamadım, bundan sonra da yapamayacağımı biliyorum. Çünkü yaşamın koşulları beni hergünün ertesi sabahı sınava girecek bir öğrenci durumuna getirdi. Akşam yemeğinden kalk, çalışma masasına otur... Bu değişmez düzen pek seyrek olarak değişecek olsa, kendime karşı suç işlemişim gibi vicdan azabı duyarım. Kasımpaşa'daki bisikletçinin neşeli evi, bir doyumsuz, sonsuz özlem olarak içimde kalmıştır.
Sayfa 72
Reklam
155 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.