"Bütün yara izlerini güzellik olarak görmeliyiz tamam mı? Bu bizim sırrımız olsun. Çünkü, tecrübelerime dayanarak söylüyorum, ölürken yara izi olmaz. Yara izi "ben kurtuldum" demektir."
“Onun o meymenetsiz yara izi,geçmişten geleceğe bir insan aklının kavrayamayacağı o dünyaya gideceğim ana dek,bütün hayatımı zehirlemeye devam edecek.”
"En acıtıcı yara, asıl yanılanın insanın kendisi olduğunu anlamasıdır. İzi hiç silinmeyen tek yara, kendine ihanet eden bilinç tarafından kanatılmıştır! En güç affedilen hata, insanın kendisine ait olanlardır aslında.”
٥ Eyaz
“Rüyamda bir hayalet, her gece korkutur beni. Bana tanıdık, Zaman’dan oyuncakları var. Yıllar yıllar sonra boynumda bir yara ile öleceğimi söylüyor. Yıllar yıllar yaşayıp yara almamı istemiyor. Şimdi, öylece korkudan ölmemi bekliyor.
Rüyamda bir hayalet, boynunda bir yara izi taşıyor. Yıllar yıllar sonra ölüp ona dönüşeceğimi söylüyor. Zamanla oynayıp buralara kadar gelmiş. Ölmezsem olmaz, pabuçlarım yarım.
Gerçeğimde bir ben, uyanıveriyorum Son buluyor rüyalar, ölüyor hayaletim, pabuçlarım kayıp.
Ben Eyaz, hayaletinin katili olan kız...”
Bu öykü hükümdarlar ve serseriler, asiller ve köylüler, avcılar ve çiftçiler, ihtiyarlar ve gençler tarafından anlatılır. Bu öykü dünyanın her köşesinden gelir ama nerede anlatılırsa anlatılsın, her zaman aynı öyküdür.
Geceleri at sırtında, ormanlarda, ovalarda ve kıyılar boyunca dolaşan bir delikanlı. Karanlıkta etrafta süzülen lavta sesi.