"Her seferinde içimden yeminler ederdim: Yaz bitmeden onunla mutlaka konuşacaktım. Ama yaz bitti, okullar açıldı, yapraklar sarardı, kış yağmurları bastırıp Baba'nın eklemlerini sızlattı, sonra taze sürgünler yeniden boy gösterdi, ben bir türlü Süreyya'nın gözlerine bakacak cesareti toplayamadım."
Çünkü bir insanı etkilemek ona ruhunu vermek demektir. O kişi kendi doğal fikirlerini düşünmez ya da doğal tutkularıyla yanıp tutuşmaz. Erdemleri kendi gözünde gerçek değildir. Günahlarıysa, eğer günah diye bir şey varsa, ödünçtür. Başka birinin müziğinin yankısı haline gelir, onun için yazılmamış bir rolün oyuncusuna dönüşür.
“Gerçek biri olmak istiyorum senin için. Yaşadığımı anlamana, odada dolaştığım sırada beni görmeni, bir takım dertlerim olabileceğini hissetmeni istiyorum. Bana bakmanı istiyorum. Oysa sen, yalnız kafandakilerle ilgilisin. Beni görmüyorsun.”