Hayatın bazen çok kısa olduğu söylenir.
Öyle ki, birkaç saniyeye sığacak kadar. Ancak, dolu ya da boş, kısa ya da uzun tüm hayatlar gerçekte tekdir. An değişir, ad değişir, yer değişir ama yaşanan şey tek bir akıştan ibarettir. Her akış öze dönmek, eve dönmek içindir. Akış insan olmanın kaçınılmaz, ayrılmaz paydasıdır. “Pay” da ise sadece yarım kalmamak vardır. İnsan doğuştan yarımdır. Diğer yarısını aramalıdır. Üç seçeneği vardır: Aynı kalmak için direnebilir... Mevcut durumunu dönüştürebilir... Ya da eleyebilir...
Her ne kadar kendiyle kalsa da çevresiyle büyür insan. Ta ki gördüğü her şeyin kendine, kendinin de gördüğü her şeye ait olduğunu anlayana kadar. Ben olmak istiyorsa ki ister, karşı tarafa ihtiyaç duyar. Olgunlaşmadan nefes alamaz. İllüzyon korkular, gelenekler ve inançlardan kafasını çıkarsa bile insan, aldığı enerjiyi geri veremezse, boşaltamazsa, yönünü şaşırmadan duramaz.
Gerçeğin, hayalin içine nüfus etmesi ve insanlığını bulma serüvenidir hayat...