YAT VE UYU.!
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde.. Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı, Dolaşırken birçok siyah gölge odamı, Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım; Yine seni düşünmekle geçer zamanım.. Bu kimsesiz.. Bu mahzun kış gecelerinde.. * Serpilirken pencereme avuç avuç kar.. İçerimde hicranlardan bir nehir akar.. Karların da lambam gibi
Ama ne de olsa, toprağın iki metre altıyla üstündeki durum hayli farklıydı. Aşağısı gerçekti: Kurtlar, böcekler ve bol bol et. Toprağın üstüyse hayal: "Rahat uyu babacığım" , "Nur içinde yat sevgilim" ve bol bol dua...
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Lokman'ın Hakşinaslığı Bir gün Lokman, oğluna, "Sevgili oğlum! Ne zaman yemek istersen en iyisini ye, yatmak istersen en iyi yerlerde yat. Hayatın boyunca güzel şeylerden zevk al. Bir yere vardığında orada bir ev yapıp dostlarınla hoş vakit geçirmeye bak!" dedi. Oğlu, "Sevgili babacığım! Bu dediklerin bana nasip olmaz zira en iyi yemekler, en iyi yataklar, en iyi zevkler ve istediği yerde ev yapabilme; bunlara sahip olabilecek serveti olan zenginler içindir. Benim bunları yapacak param olmayabilir, ” dedi. Lokman, "Zaten işin aslı da o. İnsanlar iyi şeyleri parayla alabilirler diye düşünüyorlar ama bu yanlış. Fazla paranın yanında akıl olmazsa kendisiyle beraber sıkıntıları da getirir. Parası çok olan kişinin hayatının çoğu daha fazla para biriktirme derdiyle geçer. Ama paranın bizatihi bir zevki yok. Hayatın zevki akılda ve mutluluk, huzurdadır. En iyi yemekleri al, en yumuşak yataklarda yat, en güzel kızla evlen, altın ve gümüşle süslü en iyi evde otur demiyorum. Benim istediğim daha güzel ve daha mutlu yaşaman. Bunu yapman için de yeter ki yemek yemek istediğinde iyice acıkmış ol, böylelikle yiyeceğin ne varsa dünyanın en lezzetli yemeği haline gelir. Yeter ki daha çok çalışıp daha az uyu, böylelikle uyuyacağın uyku en tatlı uyku ve yattığın yer de en güzel yatak olacaktır. Yeter ki kendini sürekli zevk almaya alıştırmayıp çok çalışıp biraz da başkalarının sıkıntılarını düşün. O zaman hayatındaki zevkler sana daha tatlı gelecek. Yeter ki iyilikle, sevgiyle, hoşgörüyle insanların gönül evinde yer edin kendine. O zaman her yer senin evin. Zira dostluk evini her yerde yapabilirsin,” dedi.
Lokman'ın Hakşinaslığı
Bir gün Lokman, oğluna, "Sevgili oğlum! Ne zaman yemek istersen en iyisini ye, yatmak istersen en iyi yerlerde yat. Hayatın boyunca güzel şeylerden zevk al. Bir yere vardığında orada bir ev yapıp dostlarınla hoş vakit geçirmeye bak!" dedi. Oğlu, "Sevgili babacığım! Bu dediklerin bana nasip olmaz zira en iyi yemekler, en iyi yataklar, en iyi zevkler ve istediği yerde ev yapabilme; bunlara sahip olabilecek serveti olan zenginler içindir. Benim bunları yapacak param olmayabilir, ” dedi. Lokman, "Zaten işin aslı da o. İnsanlar iyi şeyleri parayla alabilirler diye düşünüyorlar ama bu yanlış. Fazla paranın yanında akıl olmazsa kendisiyle beraber sıkıntıları da getirir. Parası çok olan kişinin hayatının çoğu daha fazla para biriktirme derdiyle geçer. Ama paranın bizatihi bir zevki yok. Hayatın zevki akılda ve mutluluk, huzurdadır. En iyi yemekleri al, en yumuşak yataklarda yat, en güzel kızla evlen, altın ve gümüşle süslü en iyi evde otur demiyorum. Benim istediğim daha güzel ve daha mutlu yaşaman. Bunu yapman için de yeter ki yemek yemek istediğinde iyice acıkmış ol, böylelikle yiyeceğin ne varsa dünyanın en lezzetli yemeği haline gelir. Yeter ki daha çok çalışıp daha az uyu, böylelikle uyuyacağın uyku en tatlı uyku ve yattığın yer de en güzel yatak olacaktır. Yeter ki kendini sürekli zevk almaya alıştırmayıp çok çalışıp biraz da başkalarının sıkıntılarını düşün. O zaman hayatındaki zevkler sana daha tatlı gelecek. Yeter ki iyilikle, sevgiyle, hoşgörüyle insanların gönül evinde yer edin kendine. O zaman her yer senin evin. Zira dostluk evini her yerde yapabilirsin,” dedi.
Sayfa 77 - Menkıbeler
Bugün ilk okul birinci sınıfta alfabe, “Kaya uyu uyu, yat uyu.” diye başlıyor.Bizim kuracağımız yeni maarif de çocuklara her şeyden evvel kâniatın Yaratıcısı tanıtılacak ve ondan sonra “Kaya uyu, uyu, yat uyu.” yerine “Mehmet kalk, uyan, çalış!” denilecek.
Sabahattin Ali, Yozgat'ta özlem, yalnızlık ve sıkıntı dolu günler geçiriyordu. "Yat ve Uyu", "Mefkureci", "Bedbin" başlıklı şiirlerinde bu günlerin getirdiği duygulan yansıyordu. Örneğin, 3 Mart 1928'de yazdığı birinci şiirde şöyle diyordu: Bu karanlık bu uzun kış gecelerinde . . . Soğuk, buzdan bir perdeyle
669 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.