Çocukluğundan beri uçmaktan korkan Margaret Jacopsen’in, başarılı bir iş hayatının yanında, bir nişanlısı ve mükemmel bir yaşamı da vardır. Ta ki; o en büyük korkusu olan uçak kazasını geçirinceye kadar. Nişanlısının ısrarıyla onun kullandığı uçağa binerler. İnişe geçtikleri sırada geçirdikleri kaza yüzünden nişanlısı Chip, hiç yara almamıştır ama Margaret için artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Çünkü Margaret artık yürüyemiyordur. Düzenli olan hayatı birden altüst olmuştur. Bundan sonra uzun vadede tedavi süreci başlar. Artık sadece bedeni değil, ruhu da hastadır.
Hastanede geçen tedavi günleri, fiziki eksikliğin verdiği depresyon ve zorlu süreçlerle başetme durumu Margaret’i çok yorar.
Kolay okunan, anlatım tarzıyla da hemen içine çeken hikayede, eski güçlü kadın karakterin birden yıkılması ve tekrar ayağa kalkma çabaları mükemmel geçirilmiş satırlara. Öfke, korku, depresyon gibi olumsuz durumların yanında, umut, eğlence gibi harika duyguları da veren bir hikaye. Romanın verdiği ana tema ise, yapabileceğimizin en iyisini yaptıktan sonra olanla mutlu olabilmek, gerektiğinde acıyı da umutla taşıyabilmek.. Verdiği mesajları ile umuda dair, güzel bir romandı. Tavsiyemdir.
#UzaklaşmanınYolu
^
^
#alıntı
Zorluklar bizi güçlü yanlarımıza yönlendirir.
^
İnsan vücudu gizemlerle ve mucizelerle dolu değil miydi?
^
^
#bloghemsire #bookstagram #edebiyat @salonyayinlari