AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF
Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Ey Kudüs! Ey İslam'ın miracı Kudüs! Ey tüm coğrafyaların gözbebeği, Selahaddin
Eyyubi'nin,Yavuz'un emaneti Kudüs!
Seni böyle mi görecekti bu gözler? Bakmaya kıyamadığımız güzelliğine gölgeler mi
düşecekti? Ebabiller, üzerindeki zincirleri kırmak için mi kanat çırpacaklardı? Senin gölgende
çocuklar, gözyaşlarını silmeye dahi
Bazen gitmek gerekir.
Anlaşılmak için gitmek
Biraz insan olabilmek için
Yarana sadık kalabilmek için
Yaranı saklamak için
Bazen gitmek gerekir oğlum,
Bilirsin,
Geri dönebilmek için.
Taha Kılıç'ın kaleminden Ortadoğu' y Kudüs'e geçmişe, tarihe dair okuduğum çok kaliteli, araştırmaya, düşünmeye yönelten bir eser. Birbirinden kıymetli ufuk açıcı yirmi yazıdan oluşmakta. Ortadoğu'yu tanımak isteyenin kesinlikle okuması gereken bir eser. Çünkü geçmişini bilmeyen geleceğini geleceğini şekillendirmez. Bazı
Düşünmekten korkmadan, düşünme üzerine düşünebilmek. Kendinden yola çıkarak çevresini algılamak ve nihayet küresel, evrensel bir farkındalığa sahip olabilmek.
Sırlarla dolu, esrarlı bir muamma bu kitap.
Nobel Edebiyat Ödüllü yazarımızın 5 yılda yazdığı “Kara Kitap”, kırka yakın dile çevrilmiştir. Sonsöz’de, Orhan Pamuk, romanı yazdıkça sonunun gelmemesi ve kitabın kahramanı Galip gibi tuhaf bir mutsuzluk duygusuyla eve kapanmasına değiniyor. Bu mutsuzluk Galip’in hüznüne benzemiyor, hayır, yazarımız
(Spoiler içerir)
Havva’sı olmayan bir Adem.Frankenstein’ın yaratığı.Kendi yaratıcısının bile ona şefkatle bakmadığı nefret ettiği ve yok olmasını istediği o lanet olası yaratık.Tek isteği insanların birbirine hissettiği ve beslediği duygular çemberine dahil olabilmek,bu dünyada var olabilmek.Hangi adımı atarsa atsın insanlar tarafından dehşet ve korkuyla karşılaşan ve kendisine saldırılan yaratık.Yaratıcısından tek isteği ise gönüldeşlik kurabileceği kendisi gibi olan biri.Bir Havva.
Frankenstein bu yaratığa istediğini vermeli mi ? Bu gönüldeşlik sonucunda ortaya çıkacak çocuklar olabilir mi ? Bu aşağılık yaratıklar insan ırkı için büyük bir tehdit doğurur mu ?
Frankenstein ve yaratığının ona olan (beni neden bu dünyaya bu şekilde getirdin ve getirdiysen neden beni bazı duygulardan mahrum bıraktın) nefretinin işlenmesi ve her iki taraf açısından da derinlemeli duygu ve düşünce farklılıklarını kaliteli bir şekilde ortaya koyan Mary Shelley’in muhteşem eseri
Kesinlikle tavsiye ederim.
Elçibey, cumhurbaşkanı olur olmaz 85 bin kişilik Rus ordusunu Azerbaycan'dan çıkardığı için onu devirmekte acele ettiler.
Elçibey, Türkiye'ye teklifte bulundu. Dedi ki: ,
"Ben, Rus'un ordusunu Azerbaycan'dan sürüp çıkardım. Ey Türk Genelkurmayı, ey Türk devlet adamları, ordunuzdan belirli bir kuvveti alın getirin koyun