Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
390 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Şah ve Sultan İkisi de aynı dehaya sahipti ve ikisi de cihangir olmak istiyordu. İkisinin de artık diğerine tahammülü yoktu ve ikisi de kendi varlığını diğerinin yokluğunda görmeye başlamıştı.(S:62) Her ikisi de büyük hükümdarlık kumaşından biçilmiş siyaset gömlekleri giyiyorlardı.(s:62) İkisi de yönetmek için yaratılmış bu adamlardan ikisinin de deha çapında yetenekleri vardı...(171) Biri daha şehzadeyken Osmanlı hükümdarı olmayı kafasına koyan Yavuz Sultan Selim, diğeri Safevi hükümdarı Şah İsmail. Doğu ile batının savaşı... Ve iki hükümdar Çaldıran Savaşı'nda karşı karşıya gelir. Kitapta Kamber, Şah İsmail'i Can Hüseyin de Yavuz Sultan Selim'i anlatmaktadır. Yazar iki hükümdarın siyasi ve askeri mücadelesinin yanı sıra, ikisinin de iyi ve kötü yanlarını, kişiliklerini iyi bir dille detaylıca anlatmış. Ayrıca kitapta sevginin her hali çok güzel anlatılmış. Yazar nasıl bu kadar derine inebilmiş demekten kendimi alamadım. Bunun yanı sıra iki hükümdarın mektupla atışmaları da çok hoştu. Müslüman ile müslümanın savaşını karşıt saflarda olan ikiz kardeşler Aka Hasan ve Can Hüseyin üzerinden anlatılması Çaldıran Savaşı'na farklı bir bakış açısı oluşturmuş.(Burada herkes biririni tanıyor, herkes aynı soydan, aynı boydan bir törenin kurallarına göre birbirini buluyor, kucaklıyor, vuruyor, öldürüyordu. s:231) İskender Pala'nın okuduğum ilk kitabı, çok etkilendim ve beğendim tavsiye ederim.
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,5bin okunma
133 syf.
·
Puan vermedi
#kitapyorumum #okudumbitti Saadetim Yıldızı Sultanım Süleyman, Hürrem, Mihrimah Necdet Sakaoğlu OĞLAK YAYINLARI (2024 - 20 - 5395) Osmanlı tarihinde Sultan Süleyman dönemi, siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğe paralel olarak; sanat, edebiyat ve mimarlık atılımlarıyla da bir zirvedir. Kanuni ve muhteşem ünvanlarıyla bilinen bu padişah, uzun ve
Saadetim Yıldızı Sultanım
Saadetim Yıldızı SultanımNecdet Sakaoğlu · Oğlak Yayıncılık · 20124 okunma
Reklam
390 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
“Yarın av ile avcı birbirine karışacak, yarın yer ile gök çarpışacaktı. “Türklüğün ve Müslümanlığın kaderini çizeceklerdi; ama gelin görün ki ikisi de yine Türk ve yine Müslüman’dı.” “Yarın şu sahrada dökülecek kanın rengi de, akışı da birbirinden farklı olmayacak. Yarın burada bir bedenin, bir bünyenin kendisiyle savaşı çıkacak. Sağ kol
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,5bin okunma
390 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
ŞAH&SULTAN ~ İSKENDER PALA 2010 yılında yayımlanlandığında, yılın en çok satan kitabı olan Şah&Sultan, hâlâ tarihi roman denince ilk akla gelenlerden. Uzun araştırmalar, derlemeler ve okumalar sonucu ortaya çıkan bu kitap, Çaldıran Savaşı evveli ve ahirini kurgusal hikayelerle besleyerek anlatmaya çalışmış. Fakat İskender Pala'nın o
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,5bin okunma
390 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Aşk romanı gibi görünse de taraflı bir şekilde kaleme alınmış
İskender Pala ile ilk tanışma kitabım olan Şah ve Sultan'ı okurken duygu yüklememeye çalıştım. Zira her ne kadar tarafsız yazıldığı iddia edilsede fazlasıyla yanlı bir roman olmuş. Yavuz Sultan Selim güzellemesi fazlasıyla yapılıp Şah İsmail de iyice kötülenmiş. Her iki hükümdarın da tarihteki artı ve eksileri göz ardı edilmiş. Kitaba tarih kitabı olarak bakarsak bir fiyasko diyebiliriz. Ama konunun özünde Hasan ve Hüseyin adlı ikiz kardeşlerin hikayesi Şah ve Sultan 'ın aşkı ve asıl konu olarak bence Türk 'ün Türk'e müslümanın müslümana kırdılışı var. Ne gerek vardı diyorsunuz okurken bunca ölüme acıya katliama... Belki de kitabın en güzel yeri Taçlı 'nın kalbindeki sevgi ruhundaki saflıktı. Taçlı gibi bakabilmeyi öğrenmek gerekiyor sanırım... Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar Kitapla sevgiyle kalın
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,5bin okunma
348 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Reha Bey, bence tarafsız bir şekilde Şah İsmail'in hayatını ve Yavuz Sultan Selim ile mücadelesini romanlaştırmıştır. Beğenerek okuduğum bu romanı gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
İsmail
İsmailReha Çamuroğlu · Everest Yayınları · 2012390 okunma
Reklam
''Yavuz Sultan Selim zamanında 1514 yılında, Şah İsmail Türk Alevilerine liderlik etti; onlar ve Bektaşiler İran'a kaçtılar. Bu nüfusu değiştirdi. O zaman Türklerin din kavrayışı değişti. Sultan Selim, İstanbul'a üç yüz Arap din uzmanı getirtti ve bu İslam'ın daha Arap bir kavrayışına yol açtı. Biz Arap geleneklerini din olarak düşünüyoruz. Türklük kayboldu.''
I. Selim'in Şah İsmail'e yazdığı mektup
"Tarafıma mektup gönderip bazı cürete müteallik kelimeler sarf etmişsin, gelmekte acele edesiniz, biz dahi böylece beklemekten kurtuluruz diye bildirmişsin. Şimdi zatımızda olan cüreti harekete geçirip, çok uzak yerlerden senin kastına, zaferlere alışık askerimle menzilleri ve yolları kat edip memleketine girdim. Padişahların memleketleri nikâhlı karısı gibidir. Kendisinde biraz onuru bulunan bir kimse başka birinin ona saldırmasına tahammül edemez. Öyle olsa bunca gündür askerim senin memleketinde yürür, henüz senden bir nam ve nişan yoktur. Hayat ve mematın bilinmez. Senden bir hareket görülmez, ki özündeki celadet ve merdaneliği anlayalım. Görünen şeyler ancak hile ve yalanlarındır. Mübtela olduğun derdin devası herhâlde malumun imiş, ki bize gönderdiğin hokkayla bunu gösterdin. Senin kalbine itminan gelmesi için askerimin 40.000'nini bıraktım. Eğer hâlâ tereddüt edersen erlik sana haramdır. Miğfer yerine başörtüsü, zırh yerine de çarşafı tercih edip serdarlık ve şahlık davasından feragat edesin."
Şah İsmail'in I. Selim'e yazdığı mektup
Mezhebimizi ve dinimizi öğüt ve nasihat yoluyla yermişsiniz. Bizim mezhebimiz Resululah'ın ehl-i beytidir ve bizim itikadımız Fatima'nın evladından on iki imam kavillerine dayanmaktadır. Savaşa ve vuruşmaya yönelmeyi ve anılan yerde karşılaşmayı geciktirmemiz konusuna gelince, bizim özrümüz bulunduğumuz mesafenin uzaklığıdır. Çünki Irak memleketindeyken bu hadiseyi duyduk ve ancak şimdi Tebriz uçlarına vardık. Kendilerini karşılamada hiçbir menzilde atımızın dizginlerini geriye çekmemişizdir. [Senin ordunun kalabalık olmasından hiç korkmam, askerlerimin tüfekten de korkusu yoktur, çünkü çelik zırh giyerler, yeniçerilerin tıpkı bir geyik gibidir, omuzlarındaki silahları da tıpkı geyik boynuzuna benzer; bense aslanım, ormanda geyik çoktur, onları avlarım. Ordun savaşa değil, olsa olsa Frenk diyarından İran'a satmak için kumaş getirmiştir. Benim kılıcım karşısında güneş bile pes etmiştir, barışta ve savaşta ustayımdır, bir gün ölür, bir gün doğarım. Tebriz uçlarına hızlıca geldim, şimdi Hoy'a vardım
I. Selim'in Şah İsmail'e gönderdiği mektup
Bir süredir Acem mülkünde fatihlik davası güdüyordun, İran sultanlarının itibarsız artıklarına ve küçük çocuklarına yağma ve hırsızlıkla saldırıp sahipsiz memleketi ele geçirdin. Mülkün ve dinin temelini yıkıp yok ettin, şahlık adına hıyanet sancağını yükselttin. Şimdi seni ve memleketini ıslah etmeye, Müslümanları bu vartadan kurtarmaya yöneldik, diye seni ikaz edeli epeyi zaman geçti. Eğer ersen meydana gelesin, Allah'ın iradesi neye müteallik olursa zuhur eder diye sana yazmıştım. Şimdi birkaç gün önceden senin üzerine yürüdüğümden haberdar olasın. Ona göre tedarikini göresin, sonra gafil oldum, haberim olmadan geldin, askerimi toplayamadım diye bahanen kalmasın. Bu kadar zamandır yoldayım, kendi memleketinde bunca askerin varken, hâlâ senden bir iz olmaması gariptir. O kadar saklanmışsın ki, senin ve adamlarının durumu aynıdır. Kılıç davası edenlerin belaları göğüslemek şanındandır. Erlik adına hatadan ve ölümden korkan kimseye ata binmek ve kılıç kuşanmak uygun düşmez. Eğer bu kadar saklanmana ve karşıma çıkmamana sebep askerimin çokluğu ise şimdi bu endişeni bertaraf için askerimden 40.000'ini Kayseri ve Sivas'ta bıraktım. Hasma inan vermek ancak bu kadar olur, başka olmaz. Zatında gayret ve hamiyet varsa gelip bana karşı durursun. Mukadder olan neyse, Allah'ın izniyle o olur.
Reklam
I. Selim'in Şah İsmail'e gönderdiği mektup
Ben Allahın emirlerini yerine getirmek, zulüm görenlere yardım etmek ve merasim-i namus-u padişahî için ipekli elbiselerimi çıkardım, zırh giydim, kılıç kuşandım, ata bindim ve Safer ayı başında Anadolu yakasına geçtim. Maksadım Allah'ın inayetiyle senin padişahlığını yok etmek ve bu suretle de acizler üzerinden zulmünü ve fesadını kaldırmaktır. Ancak kılıçtan önce sana sünnet-i seniyye icabı İslamiyeti teklif ederim. Eğer yaptıklarına pişman olup can-u gönülden istiğfar eder, aldığın kaleleri geri verirsen tarafımızdan dostluktan başka bir şey görmezsin. Fakat kötü hallerine devam ettiğin takdirde, zulümle kararttığın yerleri ışığa kavuşturmak ve senin elinden almak üzere yakında geleceğim...
390 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitap çok güzeldi tarihi kahramanlar üzerine yazılmış dili anlaşılır akıcı bir üslup kullanılmıştı konusu yavuz sultan selim ve şah İsmail arasındaki olaylar yavuz sultan selimin sekiz yıllık hükümdarlığı babası ile arasındaki savaş anlatılmıştı
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,5bin okunma
Yavuz Sultan Selim
Birkaç kez at değiştiren ve yaralanan Şah İsmail yakalanacakken fedailerinden Mir Sultan Ali Şah'ın kendisi olduğunu söyleyerek İsmail'i tutsak düşmekten kurtardı. Çaldıran Zaferini kalıcı bir başarı ile noktalamak için Karabağ'da kışlayıp 1515 baharında Şah İsmail'e bir darbe daha vurmayı tasarlıyordu ancak Aras ırmağı geçilirken verilen kayıplar ve yeniçerilerin eskiyip yırtılmış urbalarını mızraklarına iliştirerek baş kaldırmaları, otağına kurşun atmaları üzerine dönüş emri verdi.
Sayfa 135Kitabı okudu
626 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.