Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini..
"Kendime platoniğim sana vurgun"
demek geliyor içimden dizelerine ayrı ayrı şiirler yazamak sonra.
"Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda
Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar "
Ve ışıkları yandı gönül gözümün sona erdi bekleyişler..
Umut filiz verdi yeniden..
"Hiçbir şeyim yok akıp giden zamandan başka Keşke yalnız bunun için sevseydim seni."
Ve sevdim de seni ..
Akıp giden zamana inat sevdim..
Dizelerini okudukça küçük küçük ilhamlar geldi bana kendimden dizeler ekledim.
Şiir severlerin keyifle okuyacağı güzel bir eser.
Kitapla kalın:))
Sevda SözleriCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 201727,3bin okunma
Üç seriden oluşur; Yeşil, Mor ,Safran Sarı.
Ilk baskısı 1994 yılında çıkmıştır. Postmodern tarzda yazılmış roman dönemin sosyal ve siyasal ortamını, bir gazeteci ve sevgilisi arasında geçen aşkı da konu edinerek işlemiştir.
OKUYUCU YORUMLARI:
"Kitapta; yazamak için tadavi gören rehabilitasyon merkezine yatırılan yazar olan ana karakter. rehabilitasyonda tekrar yazmaya başlamasıyla beraber kendi oluşturduğu karakterleri benimsemesi ve onlarla adete beraber yaşamasını konu ediyor. saplantılı bir aşkada yer vermiş yazar. "
"Bizlere mutlak gerçekler gibi gösterilen görüntü gerçekleriyle ya da gösterilmeyip saklanan ve gizli gerçek diye sunulan şeylerdeki kofluklarla ironik bir dille hesaplaşıyor. Eleştirel bakışı yanında bu roman, duygu dolu yeni sevilerin ve bundan doğan çaresizliklerin de anlatıldığı bir sanat yapıtı. Aile içi şiddetin ve ensestin yansıtıldığı bölümler ise acının yürekteki el izleri gibi paralayıcı. Çarpıcı, şaşırtıcı, yeniliklerle dolu bir kitap..."
"Yeni Yalan Zamanlar'da, düşsel ile nesnel hayatın, yalan ile gerçeğin uçlarında soluk soluğa , lirik, şiirsel bir anlatım var. Ayrıntılarda soluklanan ve bütünü elden kaçırmadan diyeceğini diyen bir yazma disipliniyle karşı karşıyayız. Hayatımızın gittikçe omurgasızlaştığı, "düş gücü" ve yüreklilik sıkıntısı çektiğimiz bir süreçte sert konuların üzerine yürümekten çekinmeyen bir yazarla yüzyüze gelmek romanımız adına çok sevindirici bir durum."
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya
mevsim dışı
sarışın bir kederdin
soğuk yazlıkta...
Sayfiye hanımın tembel düşlerine
ve çıplak ayakla
betona basıyordu yaz..
bense paslanmış bir keyifle
hayatımı yazamak istiyordum
sensizliğe
gül buğusu bir edebiyat arıyordum..
"her tanışmada
bir 'memnun oldum' öldüren
devrik katillerdik hepimiz"
ve sen
faili yaz bir cinayettin
o maktül yazlık akşamında...
Tüm yaşamını kendi içinde yaşayan Prof.Kein,hayatını alt üst edecek insanlarla tanışana kadar. Fazla insan değilmidir bazen hayatımıza mutsuzluk getiren .Onbinlerce kitaba sahip,hayatını kitaplardan başka bir dünya kurmayan kein..”körleşme” durağan kalabalık cümleler ile sarıyor yavaş yavaş ..
Bir ağ gibi aklınıza kalbinize derinlik açmaya başlıyor.kendi dünyasınında gerçek dünyayı görmemek için “kör”olmayı göze alabilecek kadar cesur,ki';en çok korktuğu kör olmak yazamak olan bir insan.
Körleşme aslında her insanın kendinden bir şey bulacak uzun bir yolculuk.bazen bitsin artık diyeceğiniz bir kaçış,bazen hiç bitmesin diyeceğiniz bir hayat var “körleştiğimiz” şu dünyada..
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,565 okunma
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya
Yalnızlık bir insana neler yaptırabilir? Yeni bir evren kurdurabilir mi mesala? Ya da bu evrende gözlerini açıp her şeyi unutturabilir mi? Peki ya bunların hepsini yapabilir desem? Evet evet yanlış duymadınız yazarımız Axel 2975 yılında yalnızlıktan korunmak için bir hikaye yazmaya başlıyor. Yazdığı M.A.N.C evreni, yorgunluğa düşüp uyuduğu bir
mevsim dışı
sarışın bir kederdin
soğuk yazlıkta...
Sayfiye hanımın tembel düşlerine
ve çıplak ayakla
betona basıyordu yaz..
bense paslanmış bir keyifle
hayatımı yazamak istiyordum
sensizliğe
gül buğusu bir edebiyat arıyordum..
her tanışmada
bir "memnun oldum" öldüren
devrik katillerdik hepimiz
ve sen
faili yaz bir cinayettin
o maktül yazlık akşamında...
Yılmaz Erdoğan
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazamak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...