Hace Yusuf-i Hemedani

Hayat Nedir yazarı
Yazar
9.3/10
36 Kişi
206
Okunma
38
Beğeni
7,3bin
Görüntülenme

Hakkında

Yûsuf Hemedanî, (1048-1140) önde gelen din bilginlerinden olup tam ismi Ebû Yakûb Yûsuf Hamdanî'dir. Rey ile Hamedan arasında Bûzencird adlı bir köyde doğdu. Türbesi Merv şehrinde bulunmaktadır. Ebû Yakûb Yusuf Hemedanî, Hoca Ahmed Yesevî ile Abdulhalik-ıl Güjdevani'nin hocasıdır. Nakşibendi Tarikatı'nın silsilesinde yer alan Yusuf Hemedani, Allah yolunda hizmet için Merv, Buhara, Herat, Semerkand gibi İslâm merkezlerini dolaşarak halkı irşâda çalışmaktaydı. Tarihi kaynaklarda kaydedildidine göre devrin Selçuklu Hanı Sultan Sencer, Yusuf Hemedani’ye bağlılığını her vesileyle göstermiştir. Dolayısıyla "Hocaların Hocası" olarak anılmaktadır. Evliyânin büyüklerinden. İsmi, "Yûsuf bin Yâkûb Hemedânî" olup, künyesi Ebû Yâkûb’dur. İmâm-ı A’zâm hazretlerinin neslindendir. İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara dogru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i âlîyye” denilen büyük âlim ve velîlerin Peygamber Muhammed'den sonra gelen sekizincisidir. 1048 (H.440) senesinde Hemedan’da doğdu. 1140 (H.535) de Herat’tan Merv’e giderken yolda vefât etti. On sekiz yaşında Bağdad’a gelip, fıkh îlmini Ebû İshâk-î Şîrâzî’den öğrendi. Yaşı küçük olmasına rağmen, Ebû İshâk kendisine husûsî ihtimâm gösterirdi. Bunun ve diğer fıkh âlimlerinin derslerine devâm etmekle, Hanefî mezhebinde fıkh ve münâzara alîmi oldu. İsfahan ve Semerkand’da, zamanın meşhûr hadîs alîmlerinden hadîs ilmini öğrendi. Tasavvufu Şeyh Ebû 'Ali el-Fermâdî hazretlerinden ögrenip, onun sohbetinde yetişerek kemâle ulaştı. Abdullâh-ı Cûveynî, Hasan Simnânî ve birçok büyük zât ile görüıüp, sohbet etti. Kendilerinden ilîm öğrendi. Yaya olarak otuz yedi hac yaptı. Kur'ân-ı Kerîm'i sayısız defalar hatmetti. Gece namazlarında her rekâtta bir cüz okurdu. Tefsir, hadîs, kelâm ve fıkh ilminden yedi yüz cüz ezberindeydi. İki yüz on üç mürşîd-i kâmilden istifâde etti. Yedi bin kâfirin îmâna gelmesine sebeb oldu. Hızır aleyhisselâm ile çok sohbet etti. Altmış yıldan fazla, insanlara doğru yolu göstermekle meşgûl oldu. Yüzlerce talebe ondan ders aldı. Abdullâh-î Berkî, Hasan-î Endâkî, Ahmed Yesevî ve Abdülhâlik-i Goncdüvânî gibi büyük velîler yetiştirdi. Bunlardan Ahmed Yesevi, Türkistan tarafına göç edip, insanları irşâd ederek büyük hizmetlerde bulundu. Yûsuf-û Hemedânî, bütün dostlarına, talebesi Abdülhâlik-i Goncdüvânî’ye tâbi olmalarını söyledi. Kendisinden sonra, bu talebesi insanlara doğru yolu gösterdi. Yûsuf-û Hemedânî, önce Merv şehrinde bir müddet kalıp Herât’a gitti ve orada uzun zaman kaldı. Sonra, tekrar Merv’e gelip bir müddet daha kaldıktan sonra Herat’a döndü. Herat’tan Merv’e yaptığı son yolculuğu sırasında vefât etti. Kabri Merv şehrinde olup, ziyâret edilmektedir. Yûsuf-û Hemedânî, İmâm-ı Â'zama pek çok bağlıydı. Irak, Horasan, Mâverâünnehr bölgelerinin muhtelif şehirlerinde bulunarak, halka saâdet yolunu anlatmak ile mesgûl olmustur. İlmî, fazîleti ve kerâmetleriyle İslâm dünyâsında tanınıp, çok sevilmiştir.
Tam adı:
Ebû Yakûb Yûsuf Hamdani
Ünvan:
İslam Alimi
Doğum:
Hamedan-İran, 1048
Ölüm:
Merv-Türkmenistan, 1140

Okurlar

38 okur beğendi.
206 okur okudu.
8 okur okuyor.
128 okur okuyacak.

Okur demografisi

Kadın% 54.0
Erkek% 46.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Din ve şeriat yolunda yürümeyen kişi, günde bin keramet görse bile şeytana uymuştur...
Kalp, Sır ve Ruh arasındaki farklar
Kalp ile sır arasındaki fark şudur: Kalp değişkendir, döner ve farklı alemlerde dolaşır. Bazen sır ve Ruh perdesinde Hak Teala'nın izzetin görür, bazen sır ve Ruh örtüsüne meleklerin saflığını ve temizliğini müşahede eder. Bu perdede bazen kalp gözüyle nebi ve resullerin adımlarını görür, bazen kıyametten sonraki diriliş gününü gözünün önüne getirir, bazen de bu perdede kaza ve kadere nazar eder. Sır ise halden hale dönüşmez. "O seni görür" ibaresinin korku ve heybetinde istikrarlı bir şekilde durur. Gecesi, gündüzü, mukimliği ve seferi ondan haberdar olmadığı gibi, o da bunlardan haberdar değildir. Padişah-ı zü'l-celalin kendisine baktığını, ne söylese, ne yapsa ve ne düşünse hepsini gördüğünü bilir ve istiğrak haline geçer. Sır ile ruh arasındaki fark işe şudur: Ruh, padişah-ı zü'l-celalin, kendisini gördüğünü bilir. O' nun nazarıyla bütün varlığı edep ve hürmet olur. Hak Teala'dan başkasına yönelmez, başkalarıyla teselli olmaz, daima Hak Teala'nın cemalini müşahede eder.
Reklam
Reklam