Yorgo Seferis (Γιώργος Σεφέρης) (d. 19 Şubat 1900/ İzmir-Türkiye – ö. 20 Eylül 1971) 20. yüzyılın önemli Yunan Şairlerinden.
Urla'da (İzmir) doğdu. 1914'te ailesiyle Atina'ya taşındı. Çalışmalarını 1918 - 1925 arası Paris Sorbonne'da sürdürdü. 1963 yılında Nobel Edebiyat Ödülü aldı.
"Bir ağaç dalı gibi çiçek açmayı,
meyve vermeyi ve soğuk zamanı kavala dönüşmeyi
umut eden bu bedeni
uğultulu bir arı kovanına soktu imgelem
ona işkence etsin diye her geçişinde ezgili zaman"
Ömer Gezen' e ve tüm dostlara teşekkür ederim.Sizler de bu anlamlı harekete katılmak isterseniz #51007323
{Liste Güncellenecektir. Yoruma Siz de Sevdiğiniz İncelemeleri İliştirebilirsiniz.}
*Gülnaz Eliaçık
1900'de Osmanlı topraklarında doğan Yorgo Seferis, 1963 yılında büyük bir prestij ve yetkinlik göstergesi olan Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Yunan edebiyatının ileri gelen şairlerinden biri olduğu da bu sebeple açıktır. Kitabını okuduğumda bunu gözlemledim. Sahiden çok iyi ve özgün tasvirleri var. Vaktiyle atalarımızla vatandaş olan, bizim toprağımızın insanı Yorgo Seferis, ömrünü Atina'da, Yunan devletinde tamamladı...
Seferis'in kitabı oluşturan şiirlerinde, yarattığı idealist Hristiyan temanın içinde yitirilmiș bir cennete duyulan özlemi, çağındaki bunalım hissinin ortaya çıkardığı sıkışmışlık hissini ve imgeci bir bakış açısının izlerini bulabiliyoruz. Son zamanlarda okuduğum birçok şiir kitabının mütercimi Cevat Çapan çıkıyor. Tesadüfen bu kitabın çevirmeni de Cevat Çapan. :) Çok başarılı sahiden. Yorgo Seferis'in duyguları ve Cevat Çapan'ın tercümesi ile vücuda gelmiş bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Destansı ÖyküYorgo Seferis · De Yayınevi · 196554 okunma
Kitabın sayfalarını karıştırırken
okuduğum bu cümle, ruhuma sirayet ederek bütün varlığımı esir altına aldı. İşte! O an, anladım ki,
" Tamam! Şimdi, okuyacağım kitabı buldum!" dedim, buruk bir sevinçle!...
Yorgo Seferis'in yıllar sonra iskeleyi gördüğü zaman zihnine dolan bu cümle, maziye gömdüğüm anılarımı ortaya serdi, birdenbire.
Nobel ödüllü büyük Yunan şairi Yorgo Seferis 50’li yıllarda Ankara’da Yunan sefaretinde çalışırken Kapadokya'yı gezmiş ve günlük tarzı diyebileceğimiz bu eseri yazmış. Seferis Kapadokya'yı ve kaya kiliselerini; doğası, kutsallıkları ve yok olan kalıntıları ile bize aktarırken şiirsel duyarlılığını da satırlara yansıtmış.
Zaten turla gidip, harala gürele gezebildiğim Kapadokya burnumda tütüyor. Umarım bir gün uzun soluklu bir gezi planı yapabiliriz. Böylece Kapadokya'ya Seferis'in gözünden bakma şansı da yakalayabilirim.