Şunu hiç kendimize sormuyoruz.
Evlenmeden, önce bilebileceğimiz kadar
nikâh fıkhı okuduk mu hiç ?
Adam bir laf ediyor, 4 mezhebe göre kurtalıcak bir tarafı kalmamış ama kurtarmaya çalışıyor.
Yapıp, ettikten sonra hocaya sormakla olmuyor sadece bu işler.
Yapmadan önce, nasıl yapmamız gerektiğini bizim de bilebileceğimiz kadar bir ilmihal bilgisine, malumatına ihtiyaçımız var.
Karşılaşılan sıkıntılar, çekilen dertler karşısında müzikle teskin olmaya çalışmak bir anlık nefsî duyguları tatmin etmekten ibarettir.
Müzik nefsî arzularınızı tatmin ederken ruhunuza ağırlık verir.
Hakiki huzur hiç şüphesiz ki ALLAH'ın zikri ve Kur'an tilaveti ile mümkündür.
Kemalistlik en başta ezikliktir.
Net bir kimliğe sahip olamamanın, toplumsal kabulden dolayı müslümanlıktan vazgeçememekle Müslüman olmaktan utanmak arasında debelenmenin adıdır.
Bugün akıl ve vicdanlarını bile kullanamamalarının; İsrail taraftarlığı yapmalarının sebebi budur.
Bilinmeden, din yaşanmaz!
İslâmın, ilk emri “Rabbinin adıyla oku”dur.
Faydalı kitapları oku, itikad oku, amel oku, fıkıh oku, tefsir oku, hadis oku.
Okumak gerekiyor, dini öğrenmek gerekiyor.
Öğrenmeden, yaşanan bir din insanı; helâke götürür.
Güzel bir şey yaptığını sanır insan, oysa yaptığı bid’attir.
ALLAH ve Resulünün ﷺ razı olmadığı bir şeydir.
Emri bil maruf, yaparken karşındaki kişiyi küçük görüp, kendi nefsini ufaktan bir beğeniyorsan.
Sen o, emri bil marufu ilk önce kendi nefsine yap.
Sen, nasıl bir nefs taşıyorsun ki o, kardeşine tahkir nazarıyla bakabiliyorsun!
Kim ne derse desin bir Müslümanın evinin içi,ev halleri ve eşi mahremdir.
Kimin hangi nazarla bakacağının belli olmayacağı sosyal medyada paylaşılmayacak kadar değerlidir, böyle olmalıdır.
Bu değerleri ulu orta paylaşacak kadar nasıl dönüştürdüler bu toplumun ahlâkî yapısını?
Çok kitap okumak her zaman iyi birikim sahibi olmak anlamına gelmez. Bunun için çok kitap okumaktan öte kaliteli okuma yapmak önemli bir etkendir. Kaliteli okuma yapabilmenin temel esaslarını da şu maddeler zımnında sıralamamız mümkündür.
1-Kitap okurken kitabın tamamına vakıf olmayı degil önemli gördüğümüz, mutlaka zapt edilmesi gerektiğini düşündüğümüz noktalara odaklanmalıyız. Bu durum ilgimizi daha sınırlı bir alana çekeceğinden dolayı bu bilgilere yoğunlaşmamız kolay olacak ve bu yoğunlaşma sayesinde de o bilgileri zihnimizde tutmamız mümkün olabilecektir. Aksi takdirde yoğunlaşma sağlanmadan yapılan çok sayıda okuma neticesinde az bir faydanın hasıl olması kaçınılmaz olacaktır.
2-Yapılan okumalarda sıkça içine düşülen bir hata da bir konuyla ilgili çok fazla kitap okunması gerektiği kompleksine kapılmaktır. Oysa bir meseleyi çok iyi kavrayabilmiş olmak o konuda çokça sayıda farklı kitap okumuş olmakla her zaman ilintili olmaz. Bu sebeple bir kitabı iyice hazmederek, malumatına yoğunlaşarak yapılmış olan bir okuma, yoğunlaşmaksızın yapılan muhtelif okumalardan daha faydalı olacaktır. Özetle, çok sayıda kitap okumayı değil, kitabı hazmederek okumayı öncelemeli ve buna gayret etmeliyiz.
Vehhâbîler: 1924 yılında Mekke istilası yapıyorlar.
Efendimizin ﷺ doğmuş olduğu evi tarumar ediyorlar, yıkıyorlar. Hazreti Hatice validemizin (Radıyallâhu anha) ve diğer ashab-ı kiramın türbe ve kabirlerini yıkıyorlar bunu da bir ibadet maksadıyla yapıyorlar.
Orada çok Müslüman kanı döküyorlar.
Birlik diyorlar birlik derken bölüyorlar, parçalıyorlar. Onun için onların bu söylemlerine asla kanmamak gerekiyor!
Hiçbir zaman birlikten yana olmadılar Ümmeti böldüler. Hatta fikri bölmekten yana fiili bölmeye de başvurdular.