79 Yıllık ömrün 7’sinde görmek, gördükten sonra bir daha görememek ve göremeyeceğinizi de bilmek, buna inanabilmek, var olmanın dayanılmaz ağırlığıdır..
Âşık Veysel’in hayat hikâyesi, kronolojiye bağlı kalan bir biyografi olarak değil de, yürekte derin bir sızı bırakan bir belgesel-anlatı olarak yazılmış. Hakkında çok şey duymuştum fakat bir o kadar da bilmediklerim olduğunu fark ettim bu kitapta. En çok etkilendiğim kısım görme yeteneğini kaybetmesiydi.
Çocukluğundan yetişkinliğine kalbindeki o büyük sevgi, sazının telinde hayat bulmuş. Gönül adamı olduğunu hepimiz biliyoruz, ama olaylar karşısındaki dik duruşu ve bunun yanındaki o naifliği çok etkiledi. Ölüm anında söylediği sözler üzdü. Yaşadığı acılar, ihanetler, yakınlarının ölümleri, hepsi onu ilahi aşka yaklaştırmak için vesile olmuş.
Kitabın son bölümünde Âşık Veyselle bazı insanların ortak anılarına yer verilmiş. Topraklarımızdan çıkan Âşık Veysel gibi değerlerimizi tanımak için güzel bir biyografik eser…