Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yılmaz Güney

Yılmaz GüneyBoynu Bükük Öldüler yazarı
Yazar
8.3/10
1.470 Kişi
5,1bin
Okunma
1.123
Beğeni
31,5bin
Görüntülenme

Yılmaz Güney Yorumları ve İncelemeleri

Yılmaz Güney yorumları ve incelemelerini, Yılmaz Güney kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yılmaz Güney puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
416 syf.
·
Puan vermedi
Köylü'nün horozu, Ağa'nın horozunu yenecek!
"Bir gece yatıyorduk, uyandırdı bizi. Ben gidiyorum arkadaşlar, dedi. O gün Durmuş Ağa horoz için azarlamış onu, bir güzel de dövmüş sonra. Buna içerlemiş çocuk. O gece gitti. Giderken de dedi ki: Ben, dedi, bir gün bu Yenice'ye döneceğim, diyar diyar gezeceğim, iyi bir horoz bulup alacağım, dedi. Horoz alacakmış da Durmuş Ağa'nın horozunu
Boynu Bükük Öldüler
Boynu Bükük ÖldülerYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 20171,037 okunma
150 syf.
10/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
"Ezilen" kelimesinin altında ezilen bir inceleme...
Salpa : Kaçan , korkan , susan, korkan , korkmuş ,korkutulmuş ... Salpa ve Kıvırcık ... Konya'dan İstanbul'a kaçan iki gencin dramıdır "Salpa"... Köyden kente ilerleyen yaşamın zorlukları altında ezilen Mehmet Salpa ve korkuyu bilmeyen Kıvırcık.. Yaşam ; kentle köy , işçi yöneten, zengin fakir , iyi kötü ikilemleri arasında gidip
Salpa
SalpaYılmaz Güney · Güney Yayınları · 2002617 okunma
Reklam
111 syf.
9/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Çirkin Kral Yılmaz Güney, gerçek adıyla da Yılmaz Pütün. Kimine göre büyük bir sinema adamı, kimine göre iyi bir gözlemci, kimine göre komünist, kimine göre gerçek bir devrimci, kimine göre katil, kimine göre hapishane kaçkını, kimine göre vatan haini, kimine göre de büyük bir edebiyatçı iyi bir yazar. Benim için artık şu bir gerçektir ki, Yılmaz
Hücrem
HücremYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017459 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Selimiye Üçlemesi bitti ama beni de bitirdi, üzdü, sinirlendirdi, huzursuz etti, yüreğe vicdana dokundu. Yılmaz Güney, Hücrem kitabında düşündürdü, sordu soruşturdu, üzdü, yer yer sinirlendirdi çoğunlukla da huzursuz etti. Salpa’da ise bunların seviyesini biraz daha arttırdı ve gümbür gümbür Salpa ile soruşturdu yaşadığımız gerçekleri, “Anlat be Salpa anlat” dedikçe sanki arka fondan “güm güm” diye sesler duyuldu, her bir cümlesi her bir sorusu gümletti sayfaları. Sanık kitabında ise Yaşar Yılmaz ile beraber bizleri çaresiz bıraktı, öyle bir üzüp huzursuz etti ki sinirlenmek istesek bile sinirlenemedik, ne geline ana diyebildik ne de oy anam oy desek de sesimizi duyurabildik. Yazmak istedik ama yazamadık, ne yazacağımızı bilemedik, ne yazabilirdik ki Yaşar, suçun yoktu ki senin. Kitabı okurken yoruldum, Yaşar Yılmaz işkencelere maruz kaldıkça koskoca tarihimizin belki de tarihimizden de büyük koskoca ayıplarını okudukça utandım, kendimi hepimizi suçlu hissettim. Çoban Sülü ve Ecevit suçlu demek, onların suçlarının size atılmasının ayıbı ve Yılmaz Güney’in her huzursuz edici cümlesi ile beraber yıkıma uğrattı beni. Kanlı Pazar, Altıncı Filo olayları neden herkesin üstüne atılır Salpa diye Salpa’ya sormak istedim. Yenildin be Yaşar, faşizme karşı dik duruşuna rağmen yenildin, hâlbuki bu zulmün yenilmesi gerekiyordu ama elbet olacak Yaşar elbet bu da olacak, hücrene, hücrendeki duvara boşuna yazmadılar o yazıları, sakin ol arkadaş sen paniğe kapılma. Zafere kadar savaşacağız ve zulüm mutlaka yenilecektir.
Sanık
SanıkYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017558 okunma
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabın yazım dili bana çok hitap etti. Aklımı kaçırdım okurken. Böyle güzel bir anlatım daha önce okumamıştım. Şahane tek kelime ile. Yakın zamanda YouTube kanalımda incelemesini paylaşırım.
Boynu Bükük Öldüler
Boynu Bükük ÖldülerYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 20171,037 okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Selimiye Üçlemesi’nin ilk kitabı Hücrem’in son satırında ismini öğrendiğimiz Memet Salpa’nın, çocukluğunu, büyümesini, İstanbul’a gelişini ve İstanbul’da yaşadığı zorlukları, sorularını ve bulduğu cevapları okuyoruz. Yılmaz Güney bu kitapta Hücrem’de üzdüğünden daha fazla, huzursuz ettiğinden daha fazla etki ediyor. Kitap boyunca depresyona girme
Salpa
SalpaYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017617 okunma
Reklam
400 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Yarı açık cezaevinden on bir mahkûm bir haftalığına bayram iznine çıkar. Her bir mahkûmun kendine özgü sorunları, acıları, umutları ve özlemleri vardır. Her biri Türkiye’nin değişik bölgelerinden ve farklı sosyal kesimlerinden gelmektedir. Bu izin sonrası kimi cezaevine geri döner kimisi dönemez... Dram filmi değil, gerçeklerin filmidir Yol. Umutsuz değil, umutludur. Mahkûmların duymuş olduğu pişmanlıklar başka bir yolun daha var olabileceğini sunuyordu bizlere. Cezaevindeyken kaleme alınan senaryo, bir nevi Güney’in yakın çevresini ve kendisini anlatmaktadır. Uzun bir süre hapishanede kalan Güney, mahkûmları çok iyi tanıyor. Senaryo yazımı esnasında izne ayrılan mahkûmların hikâyelerini dinliyor, onlardan izinlerinin nasıl geçtiğini anlatan yazılar istiyordu. Bir yandan da çekimin yapılacağı farklı coğrafyalara araştırmacılar gönderiyor, oranın halkından bilgiler topluyordu. Senaryoda on bir mahkûmun hikâyesi bulunmakta fakat cunta yönetiminde çekilen bu film birçok zorluklarla karşılaşmış ve maddi yetersizliklerden dolayı Şerif Gören altı mahkûmun hikâyesini çekebilmiştir. Bir mahkûmun eşini oynayan oyuncunun performansını beğenmeyen Güney, montajlarda o mahkûmu da çıkartarak filmde beş mahkûmun hikâyesini anlatmıştır. Bu senaryo kitabı filmin kırpılmamış hâlidir. Filmde göremediğimiz cezaevi sahnelerini ve diğer altı mahkûmun hikâyesini bu kitapta okuma fırsatını yakalıyoruz. Cezaevinden film yöneten Yılmaz Güney bütün baskılara ve parasızlığa rağmen dünyanın en başarılı filmlerinden birini armağan etmiştir bize. Bize düşen de Yol'u anlayabilmek ve o Yol'da ilerlemek.
Yol
YolYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017136 okunma
280 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir çocuğun gözünden "dünya". Senin ve benim gözümüzle gördüğümüzden çok başka elbette. Malesef tüm çocuklar eşit şartlarda büyüyemiyor ama. Cezaevi gerçeklerini, açık bir dille anlatan 'direnç'li bir kitap.
Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz
Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruzYılmaz Güney · Yılmaz Güney Vakfı · 2003224 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
20 sinde gencecik bir kadın, daha küçücük bir bebek ve bütün inancıyla umutlarla dolu ne olursa olsun pes etmeyen bir adam...Türk sinemasına muhteşem solukları getirirken demir parmaklıklar arasındaydı. Dışarda onu bekleyen karısı anası çocukları vardı. Ne olursa olsun umudunu yitirmedi her mektubunda karısına boyun eğmeden yaşamanın , güçlü olmanın, umudu yeşertmenin öneminden bahsetti. Dört duvar arasında okudu okudu okudu, yazdı yazdı yazdı, üretti. Ona demir parmaklıklar taş duvarlar engel olamadı. Karısını çok sevdi onca sıkıntının içinde ona duyduğu o güzel aşkı o kadar güzel anlatıyor ki mektuplarda.ağlamamak elde değil o satırları okurken. Biz ise en ufak bir olumsuzluk karşısında yıkılırken insanlar sonu belli olmayan dört duvar arasında sıkışmış kalmış durumda bile bu kadar umutlu güçlü dimdik inançla inatla kalabilmiş. Keşke daha önce okusaydım keşke... Dediğim bir kitaptı.
Selimiye Mektupları
Selimiye MektuplarıYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2018200 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Sanık
Okurken nefesinizin daraldigina şahit olacaksınız. Ama kitabı elinizden bırakmayacaksıniz. Yaşar Yılmaz, işkencelerin sebebini bilmedigi bir suçtan yargılanan, zorla suça bulastirilmaya çalışan talihsiz bir devrimci genç. Yaşar icerideyken dışarıda vapura binenleri, file torbasında sebzeleri olan teyzeyi, plajdaki insanları düşlerken bana da içeride işkenceye maruz kalan insanları, ülkemin herhangi bir yerinde zor durumda olan, dövülen ezilen zulüm görenleri düşündürdü. O dönemde yaşamış olsaydım. Ve de bu iskenceleri bilseydim. Devrimci olurmuydum diye sorduttu bana. Ve dik duranlara alkış tutturdu. Yaşar' in tek isteği okuyup ailesine, köyüne faydalı olmak istegiydi. Ama günün koşulları gereği bir an devrimci yaptı onu, hem de diğerleri gibi işlemediği suçu yıktılar Yaşar in üzerine. Yilmaz Güney in okuduğum ilk kitabıdır. Cok iyi bir kitap ama bir daha bir Yilmaz Güney kitabi okuayack gücu bulabilirmiyim kendimde orasını bilmiyorum. Cok acı, üzücü, kahredeci... Verdikleri savaşta hayatını yitiren tüm devrimcilerin ruhları şad olsun.
Sanık
SanıkYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017558 okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ve Selimiye Üçlemesinin son kitabı SANIK. Bence üçlemenin en çarpıcı ve etkileyici kitabı. Kesinlikle okumanız gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Bir dönemin karanlık acımasız yüzüne şahitlik ediyoruz. İşkenceler, iftiralar ve acılar. Üniversite öğrencisi Yaşar Yılmaz’ın içeri alınması ve acımasız işkencelerle işlemediği suçları itirafa zorlanmasına tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin bu karanlık utanç döneminde her kesimden insanın bu tür acılara işkencelere maruz kaldığı bir gerçek. Anlatılanlar o kadar gerçekçi ve etkileyici ki okurken o işkencelere ve sorgulara siz de maruz kalıyorsunuz. İyi okumalar, kitapla kalın.
Sanık
SanıkYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017558 okunma
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sanık ve işkence
Selimiye üçlemesinin üçüncü kitabı SANIK…. Aslında tüm kitaplar birbirinden ayrı olarak yazılmış… Devamı niteliğinde olmayan kitapların en çarpıcı olanı galiba son kitap olmuş… Bir dönemin gerçeği olan ve herkesin görmezlikten geldiği her kesime birleri tarafından yapılmış olan İşkence gerçeğini bütün çıplaklığıyla ele alımış. Okurken içinizin titrediğini hissederken bir insana bir suç nasıl hangi şartlarda kabul ettirilir çok iyi anlayacaksınız… Anlatılanlar o kadar gerçekçi ki, Yaşar Yılmaz’ın kim olduğunu ve sonunu merak ettim. Maalesef bir zamanlar Türkiye’nin gerçeğiydi yaşanılanlar ve yazılanlar…Mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum çünkü bu günümüzde de süregelen bir gerçek!
Sanık
SanıkYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017558 okunma
68 syf.
8/10 puan verdi
Umutsuzluk Bir Hiç Döküştü Sadece...
Bir sabah uyandığında,onu tanıyanların kaçınılmaz gördükleri bir son değil miydi? Onu gazeteler, radyolar ve televizyonlar görmeyecek,duyamayacak,okumayacaklar mıydı? Sıcak bakan o kaçınılmaz sonu... Alışamıyordu,onun yokluğuna,onun uzağında olmayı.hiç ummadığı bir yerde,bir anda,hiç ummadığı bir biçimde karşısına çıkacağını bilmiyor muydu?
Umutsuzlar
UmutsuzlarYılmaz Güney · Güney Yayınları · 199964 okunma
111 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Dönüşüm
Selimye üçlemesinin ilk kitabı olan Hücrem iki bölümden oluşuyor. İlk bölümü Yılmaz Güney'in 72-74 yılları arasındaki Selimye cezaevindeki gözlemlerinden oluşmaktadır. Kesinlikle cezaevi anı kitabı gözüyle bakılmamalıdır bu bölüme. Sinemadaki başarısını edebiyatta da gösteren Güney fikirleri doğrultusunda neler yapılması gerektiğini cezaevinde daha iyi anlamıştır. Cezaevi Güney için bir tür iç hesaplaşmadır. İlk günlerinde geçmişte yapmış olduğu hataları göz önüne getiren Güney büyük pişmanlıklarını dile getirmiştir. "Cezaevi günlerim benim için yeniden doğuş olmuştur." diyerek cezaevinde bambaşka bir Yılmaz Güney olduğunu da belirtmiştir. İdeolojisi ile ters bir hayat yaşayan Güney alkolün ve kumarın yanlış bir şey olduğu saptamıştır. "Hapishane de savaş sürecinin bir parçasıdır" diyen Güney cezaevi yıllarını olumlu yıllara dönüştürebilmiştir. Zannımca da cezaevi üretimin yapıldığı en büyük alanlardan biridir. İlk bölümde Yılmaz Güney ile birlikte hapishaneye girecek, parmaklıkları karşınızda hissedecek, onunla beraber volta atacak, rutubet kokusunu içinize çekeceksiniz. Kitabın ikinci bölümü de bizeleri iki küçük öykü karşılıyor. Her iki hikayede de bir çocuğun gelişimi ve yaşayışı konu ediniyor. İkinci öyküsünde adı geçen Mehmet Sapla Güneyin Selimye Üçlemesindeki Salpa'nın müjdesini veriyor.
Yılmaz Güney
Yılmaz Güney
Hücrem
Hücrem
Hücrem
HücremYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017459 okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
Bütün gerçekleri olduğu gibi aktaran bu senaryo Yılmaz Güneyin ikinci dönem sinemasının ilk ürünü olarak görülebilir. Cabbar ve ailesi etrafında Türkiye'nin sosyo-ekonomik durumunu başarılı bir şekilde anlatan Güney son derece realist bir senaryoya imza atmış. Umut 1970 Türkiye sinemasına bir bomba gibi düşmüş o zamanın yeşilçam filmlerine karşı devrimci sinemayı yükseltmiştir. Cabbar yoksul olabilirdi ama umutsuz olmazdı. Umudunu her zaman bir yerlere bağlamak zorundaydı. Çünkü umudunu yitirdiği zaman aklını da kaybedecekti.. Film izlemek ile senaryo okumanın arasında çok fark olduğunun düşüncesindeyim. Filmi de izlenmeli senaryosu da okunmalıdır zannımca.
Umut
UmutYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 2017174 okunma
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.