Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Artık sabah oldu..
Bazı kitaplar vardır, okuduktan sonra etkisi uzun süre devam eder. Bu öyle bir kitap. Nobel ödüllü yazar Elie Wissel’in Nazi zulmü sırasında kendisinin ve ailesinin başından geçenleri anlattığı üçlemenin ilk kitabı: Gece. Toplama kamplarında Nazilerin Yahudilere uyguladığı sistematik zulümleri ilk ağızdan dinlediğimiz bu kitap okurken insanın canını acıtıyor: Kuru ekmek karşılığında bir yaşam... Tren vagonlarında yazın sıcağında, kışın soğuğunda günlerce süren yolculuklar... Dikenli teller arkasında bir hayat... İnsan onuruna sığmayacak davranışlar... Küfürler, aşağılanmalar, tecavüzler, ölümler... Bu kitabın sayfalarından kan damlıyor.
Salâh Birsel'in farklı yerlerde yayınlanmış on yedi denemesinden oluşan, 93 sayfalık kısacık bir kitap.
Salâh Birsel'in duru anlatımı kitabı hiç sıkılmadan okumanızı sağlıyor. Yazar okuru fazla dolambaçlı yollara sapmadan sohbete çağırıyor. Gerçi kitabın kısacık olması da okurun sıkılmaya fırsat bulmasına mâni oluyor:)))
Bana göre kitabın tek sıkıntısı buydu. Kitaba daha fazla deneme alınarak kitabın soluğu uzatılmaya çalışılsaymış keşke.. Kısa soluklu kitapları gerçekten pek sevemiyorum ben. Özellikle söz konusu kitap bir deneme kitabı ise..
Bir deneme kitabını okurken günlerce ellerimde taşımak, konudan konuya atlamak hatta yer yer sıkılmak isterim ben. Daha kendimi kaptırmaya fırsat bulamadan biten kitapları sevmiyorum. (Bu yüzden lütfen uzun kitaplar yazın, özellikle deneme yazarken çok kafa ütüleyin;-);-);-))
Velhasıl kelam kitap kısa soluklu idi ama fena değildi.
Ne çok göklere çıkarılacak kadar iyi bir kitaptı ne de tutup yerlere çalacak kadar kötü...
İYİ OKUMALAR:)))l
Popular Science Türkiye - Sayı 86 (2019 Haziran)
Bilimdeki Güncel Trendler baslığı altında
Beyninize İnce Ayar Yapmanın
Yolları yazı dizisi cok güzeldi.Severek okudum bolca istifade ettim.Bu yazı dizisinden sizin de İstifade edileceğini düşündüğüm için buraya da ekliyorum..
DİKKATİNİZİ ARTIRIN
■ Hayatınızın bir şemasını çıkarıp iş, aile,
sağlık vb. başlıklara ayırın. Üzerinden sık sık
geçip
Popular Science Türkiye - Sayı 86Popular Science Türkiye Dergisi · Doğan Burda Yayıncılık · 201978 okunma
AFİYET OLSUN!
Merhaba #Edebiyattabiryolcu 'nun refakatçileri, merhaba!
Fark ettim ki bir süredir kitap yorumu yazmamışım, öykü meraklıları için bir kitap yorumuyla geldim: "Modern Soslu Postmodern Makarna"
Bu kitap vesilesiyle tanıdım Turhan Yıldırım'ın kalemini. Kendisini daha önce YouTube kanalındaki videolarından tanıyordum tabii ama herhangi bir eserini okumamıştım.
Kitap adından da anlaşılacağı üzere modernizm ve postmodernizm akımlarının etkisinde kaleme alınmış öykülerden oluşuyor. Yazarımız belli ki metinler arasılık tekniğini seviyor. Ben de çok severim. Çünkü bu teknik bende bulmaca çözermiş gibi bir hava yaratıyor öyküyü okurken. Bu havayı çok seviyorum.
Öyküler kısa ve çok kısa öyküler olmak üzere iki tip elbise giymiş. Okurun karşısında öyle raksediyor. Bu raks, okurun zihnine metnin "derdi"ni nakşediyor.
Kitabın içerisinde farklı öyküler olsa da birbirine göndermelerde bulunan ya da tam olarak devamı olmasa da devamı sayılabilecek nitelikte öyküler var.
Radyo Motivasyon, Küle Susamışlar, Esarete 14 Kala, Raşel, İshak'ın Çığlığı, Sinekli Bir Kedi Yavru Kara (Burada araya girmem gerekiyor. Bu öykü bana Ece Ayhan'ın "Bakışsız Bir Kedi Kara" şiirini çağrıştırdı. Kitapta bu öyküden bir önceki öykünün adı ne peki? "Bakışsız" Bu manzara çok hoşuma gitti.) en beğendiğim öykülerden oldu.
Okuyun da siz de yorumunuzu yazın bakalım, hangi öyküleri beğeneceksiniz?
Bizde mantar gibi Gogol yetişir
Mektup-roman tarzında girmiş yazın dünyasına Dostoyevski. Gidene mi zor kalana mı ? Rus toplumunun yoksulluğunu ,sefaletini , fakirliğini bu soru merkezinde ortaya koyduğu yaşlı Devuşkin ve genç Varvara ‘nın aşkı ile gözler önüne sermiş yazar .Bugün nerdeyse 200 yıl sonra hala bizi etkilemesinin sebebiyse (Dostoyevski ‘nin ruhunun ve yazın üslubunun dışında ) toplum olarak büyük çoğunluğumuzun yoksulluk sınırı altında yaşaması . Hepimiz kolayca kendimizi Makar Devuşkin’ in yerinde hayal edebiliyoruz . Ve yöneticilerimiz de kitaptaki Majesteleri gibi bizden bihaber . Cemal Süreya ‘ nın ;”1931 yılında doğdum , 1937 yılında annem öldü ,1944 yılında Dostoyevski ‘ yi okudum .O gün bugündür huzurum yoktur .”dediği gibi huzurunuzu kaçıracak bir kitap . Şiddetle tavsiye edilir .Hele ki 8 Temmuz tarihli mektuptaki Palto (Gogol) eleştirisi .
Edebiyatta var,
Siyasette var,
Cephede var,
Kürsüde var; hem miting kürsüsünde, hem üniversite kürsüsünde var.
Birçok alanda eğitmenlik yönü var.
Sözün özü kimliğinde barındırdığı birçok misyon ile birlikte, ismiyle müsemma Halide Edip Adıvar.
Cumhuriyet Döneminin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Halide Edip, II.Abdülhamid devrinde dünyaya
Sona Ermek, Selim İleri'nin yazın hayatının ellinci yılında, altmış sekiz yaşında yazmış olduğu bir roman. 2017 yılında, ilk çıktığında, haftalarca çok okunanlar listesinden düşmedi. Hâl böyle olunca benim için kitabı okumak farz olmuştu diyebilirim :) Başkarakter edebiyatla geçirmiş olduğu ömrünün yaşlılık döneminde, tüm yazın yaşamıyla hesaplaşıyor. Gençlik yıllarını çok eleştiriyor fakat o yılları çok da arıyor. Roman boyunca başkaraktere eşlik eden pek çok kişi ve eser var. Anna Karenina, Çehov, Mehmet Rauf ve Eylül'ü... Liste böyle uzayıp gider. Yazarın melankolik fakat bir o kadar da karmaşık bir kalemi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden kitabı okurken zorlandım. Tek bir konu etrafında dönmeyip adeta "daldan dala" atlayarak yazmış. Sürekli kesik kesik cümlelere yer verilmiş. Şayet siz de benim gibi Selim İleri kalemi ile ilk defa tanışacaksanız bence bu kitapla başlamamalısınız. Çünkü yazar bile kitaba "ıssız akşamlarında beni okumuş olanlara " diye başlıyor:) Yine de farklı kitaplarına şans vermek istediğim bir yazar oldu benim için. Herkese iyi okumalar.
Saç örgüsü kazananlar ve son olarak uçurma yazın 3 kitabinin sonuncusu diğer kitaplarda olduğu gibi yine baş kahraman idealist bir kadın ve kız çocuklarının okuması için mücadele veriyor. Saç örgüsünu okuyanlar için küçük bir supriz de var bu kitapta. Tavsiye ederim
Sarı Özek bozkırının kışını, yazını öyle bir anlatmış ki okurken kışın soğuğunu iliklerine kadar yazın sıcağını bayılacak gibi hissedersiniz..
Yitip kaybettiği can dostunu vasiyeti üzerine Ana Beyit mezarlığına gömmek için devesi Karanar üzerinde giderken yaşadığı acı tatlı bütün anıları film şeridi gibi gözünün önünden geçer, Boranlı Yedigey'in..
1945 savaşı, savaş izleri, Aral denizi, Nayman Ana efsanesi, mankurt efsanesi, Raymalı Ağa ve Begimay efsanesi, Orman- Göğsü gezegeni ve daha nice hikayeleriyle, kurgusuyla efsaneydi..
Yolculuğuna başladığında kimdin, yolculuğunun sonunda artık kimsin... Bu cümle kitabın bende bıraktığı pırıltı, kısa bir zamanın uzun serüveni.
"Tolkein'den sonra fantastik edebiyatının öncülerinden olan Moorcock."
Güneş kremi kokan sayfalar, kitabın kapağında çıkmış parmak izlerim, saçımdan damlayan suların bıraktığı küçük yuvarlaklarla kitabımı muazzam bir keyifle okudum. Deniz mi kitap mı ikileminda kazanan hep kitabım oldu ki genellikle yazın özellikle tatildeyken okumalarım yavaşlar.
Kitabın daha son sayfasını okurken tekrar okumaya karar verdim. Sürükleyen konusu, yazarın dili, kurgusu... Kitabı bala batırıyorum şuanda ama inan bana sonuna kadar hakediyor.
Kitabın arka kapağından alıntılar:
Tarih değişmesin diye tarihe müdahele etmenin bedeli nedir? Fikir mi gerçekliğin sebebidir yoksa gerçeklik mi fikrin?
İşte insan, yanlış sorulara verilen doğru bir cevap.
