Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir mahallede iki tavşan, iki tilki ve iki karaca yakalamıştık. Hepsi kontamine olmuş haldeydi. Yine de avladık ve yedik onları. Başta bunu yapmaya korkuyorduk hepimiz, ama şimdi alıştık artık. Bir şey yemek zorundayız, gidip Ay’a yerleşmeyiz. Ya da başka bir gezegene...
Sayfa 177 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
“ Bu adamın hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirebilecek durumda değilim, bundan utanç duymamak için elimden gelen tek şey, onunla birlikte kontamine olmuş sandviç yemek. Onun kaderini paylaşmak.”
Reklam
Ölümle cezalandırılabilecek günahlar işlemişti ama ellerini yıkamadan ve şükran duası okumadan yemek yemek onu huzursuz etti.
Sayfa 413 - Yapı Kredi Yayınları
Yine en çok hayvanlara üzülüyorum...
Hamster’ımı evde bırakıp üstüne kilitledik kapıyı. Beyaz hamster. Ona iki günlük yemek bıraktık. Ama bir daha geri dönmedik...
Sayfa 429Kitabı okudu
Bildikleri tek dua yemek duası; Yetim malını, kul hakkını, kardeş etini.
Sayfa 22 - Şule Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
Çernobil topraklarında insanların durumu hazin. Ama hayvanların durumu daha da hazin. İnsan sadece kendisini kurtardı, kendi dışındaki tüm canlılara ihanet etti. Köyler boşaltılır boşaltmaz gruplar halinde bölgeye gelen silahlı asker ve avcılar hayvanları vurdu. Oysa o köpekler insan sesine koşuyordu... Kediler de... Atlar da... Neler olduğunu hiçbiri anlayamadı. Üstelik yaşananlarda bunların zerre kadar suçu yoktu; ne yabanıl hayvanların nede kuşların; hiç suçları yokken sessizce öldüler ki bu daha da korkunçtu. Vakti zamanında Meksika'daki yerliler ve dahi Hristiyanlık öncesi dönemdeki Slav kökenli atalarımız, yemek için öldürdükleri yabanıl hayvanlardan ve kuşlardan af dilermiş. Eski Mısır'da hayvanların insanlardan şikâyetçi olma hakkı varmış. Piramitlerde günümüze ulaşan papirüslerden birinde şöyle yazar: "Hiçbir boğa N'den şikâyetçi olmamıştır" Ölüler alemine doğru yola çıkmadan evvel Mısırlılar içinde şu ifadelerin yeraldığı bir dua edermiş: "Hiçbir canlıya zarar vermedim. Hiçbir hayvanın önünden tahılını ya da samanını almadım."
Reklam
Yok ya Abbâs’ı bilmeyen, kimdi? ... O sahâbîyi dinleyin şimdi: «Bir karanlık geceydi pek de ayaz...» İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz, Çıktım evden ki yollar ıpıssız. Yolcu bir benmişim meğer yalnız! Aradan geçmemişti çok da zaman, Az ilerden yavaşça oldu iyan, Zulmetin sînesinde ukde gibi, Ansızın bir müheykel a’râbî! Bembeyaz
Biz de Ücretini Artırırız!... Hâbib-i Acemî (r.a.) ilk zamanlarda Basra'da murâbahacılık (tefecilik) yapan bir sermayedâr idi. Her gün borç tahsil etmeye çıkardı. Şayet para alarak borcunu tahsil ederse ne âlâ, aksi hâlde ayak kirası alır ve bununla da o günün rızkını temin ederdi. Derken bir gün borç tahsil etmeye gitti ama aradığı şahsı evinde
Ve bu insanlar neler olduğunu anlamıyordu, rahiplere inandıkları gibi biliminsanlarına, okuması yazması olan herhangi bir insana da inanmak istiyorlardı. Ama onlara deniyordu ki:" Her şey yolunda. Korkacak hiçbir şey yok. Yemek yemeden önce ellerinizi yıkayın, kâfi." Hemen değil, ama birkaç yıl sonra anladım ki, hepimiz birer iştirakçiydik, bu suça ortak olmuştuk.
Efendimiz Hz.Muhammed Aleyhisselam
* Efendimiz, hilm sahibiydi. Tahrik edici sebeplere rağmen son derece vakar ve sebatkâr davranırdı. * Acı ve eziyetlere dayanır, sabırla hareket ederdi. * Hiç kimseden kendi nefsi adına intikam almamış, fakat konu Din olduğu zaman gerektiğinde şiddet ve celadet göstermişti. * Nefsi için asla öfkelenmez, çok çabuk hoşnut olurdu. * Gelmiş ve gelecek
134 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.