''Hiç bir tablo boyamış değiliz. Aklımızdan belki de böyle bir şey hiç bir zaman geçmeyecek. Ama bu, bir sanatçının yaşamını ören sorunlara benzer sorunlarla hiç karşılaşmayacağımız anlamına gelmez. Bu tür sorunları iddiasız da olsa sezinlememiş bir kimsenin olmayacağını kanıtlamak isterim. Eline bir demet çiçek alıp, o renk çiçeği oraya, bu renk çiçeği buraya koyarak bir düzen kurmayı denemiş herkes, ne türeden bir uyum elde etmek istediğini kesin olarak bilmeksizin, renkleri ve biçimleri dengelemekten duyduğu acayip hazzı bilir. Şuradaki bir kırmızı lekenin çok önemli olduğunu veya şu mavinin tek başına daha iyi durduğunu, başka renklerle yan yana gelince sırıttığını sezinler en azından. Yeşil yapraklı bir dalcık birdenbire, her şeyi ''tam yerinde'' yapıverir. ''Aman dokunmayın, işte şimdi her şey yerli yerinde'' diye haykırırız. Kabul, herkes çiçeklerin konulmasında aynı özeni göstermez, ama herkes, her şeyi ''tam yerine'' koymak kaygusunu duyar. Bu, belirli, bir giysiye uygun kemeri bulma sorunu olabileceği gibi, yemek tabağına konulacak yiyeceğin uygun miktarı için bir endişe de olabilir. Bütün bu durumlarda, ne denli bayağı olursa olsun, en küçük bir gölgenin dengeyi etkilediğini ve biricik bağıntının işte tam öyle olması gerektiğini duyumsarız.
(..) ..günlük yaşamda kötü bir alışkanlık olabileceği düşüncesiyle genellikle bastırılan veya gizlenen şeylerin, sanat dünyasında başlı başına bir yeri vardır. Bir sanatçı, biçimleri eşlemek veya renkleri uyumlaştırmak söz konusu olduğunda, her zaman son derece ''ince eleyip sık dokumalı'' veya daha iyi bir deyişle ''titiz'' olmalıdır.''
Sayfa 14Kitabı okudu
Cumhuriyet
Mustafa Kemal Paşa büyük kararlardan önce yaptığı gibi yine içine çekilmiş, susuyor, düşünüyor ve dinliyordu. Yemek biterken hükümet sorunu açıldı. Bazı görüşler ileri sürüldü. Sorunu kökten çözecek çarenin adı Mustafa Kemal Paşa tarafından açıklandı. “Efendiler yarın cumhuriyet ilan edeceğiz!”
Sayfa 338Kitabı okudu
Önemli bir toplantıda cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için, siz yanılıyorsunuzdur.
Örneğin; trende giderken, bir baba, 3 evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç, susun, demeden yolculuğa devam ettiğinde ; siz ona ne gamsız adam, diyebilirsiniz. Ama
Soyadının Hakkını Veren Sanatçı: Bozkurt İlham Gencer
Bozkurt İlhami Gencer, şu anda 94 yaşında. Bu röportajı verdiği sırada 90 yaşındaydı. Bazı röportajlar vardır tam da ders niteliğindedir, işte o röportajlardan birisi de bu röportaj.
Kendisi jazz müziği sanatçısı. Kendisi üç saat program yapabiliyor. Bu yaşta bu kadar zaman dilimini sanata ayırabilmek muhteşem bir şey. Peki bunu nasıl başarıyor?
- Kendisi 20 yıldır hiç ara vermeden egzersizler yapıyor. Kedisinden öğrendiği gerinme hareketini sabah kalktığı zaman yapıyor. Gerilme hareketlerini her gün yapmasa hamlaşıyor.
- Sabah ne kahvaltı yapar, ne de öğlen yemeği yer. Akşam yemeği yapar, sonra da 4 saat sonra kahvaltı. Binevi oruç tutuyor. Bunu 40 yıldır yapıyor.
- Yemek ayırt etmez, ne bulsa yer. Sigara hiç içmez, alkolü Atatürk'ün vefat etme yıl dönümünde bir duble susuz rakı şeklinde içer.
- Diyabet, kalp sorunu gibi sorunları da yok. Göz egzersizleri sayesinde gözlüğü de atmayı başarır.
Daha sağlıklı olmak için diyor ki; "daha çok hareket, daha sağlıklı beslenme, daha olumlu düşünce, dostlara daha çok vakit ve daha çok gülümseme."
Daha çok diyor; "koyu yeşil yapraklı sebze tüketin, zeytinyağı kullanın, sarımsak yiyin, yemeklere zerdeçal katın ve ceviz yiyin."
İşte o röportaj:
gazetevatan.com/dr--yasemin-bra...
Bu da geçtiğimiz aylarda NTV'nin yapmış olduğu röportajı.
youtube.com/watch?v=lhkAFto...
94 yaşında ve 7 gün sahnelerde!
Çocuk edebiyatına karşı hep bir tutukluluk var nedense önyargılı değilim fakat cezbetmiyor diyeyim 
katmerinsevisi güzel hediyesiyle hem beni çok mutlu etti hemde en önemlisi bu yaklaşımımı kırdı ve geç kaldığımı düşünmeye başladım çevre doğa dostu olan bu kitaplar büyük küçük demeden her yaş seviyesine okutulmalı her çocuk belgesel izlemez herkesin ilgisini çekecek ortak noktalardan biri olan mizah, anlatacağını ifade etmekte Harika bir tercih olmuş. Bizlerin çıkarımları daha fazla olacak zaten çocuklar fıtrat olarak çok temizler okurken kendilerini karakterlerle özleştirme de yabancılık çekmezler.
Dünyayı çıkmaza sokan biz büyükler için bu tür derin mesajları olan kitaplar kendi adıma konuşacak olursam etkili.
3 kitabında yönlendirmeleri, dili ve akıcılığı çok hoş 9+ diye düşündüm kardeşim de çok sevdi genel olarak ders alınacak notları; doğru bilginin kitaplardan elde edinileceği, çevre dostu nesiller, hayvana karşı dahi empati mahlukata şefkat ve merhamet, çocuk kitabı bunu çocuklar okuyacak, sonu tatlı bitsin pollyannacılığından uzak, azim ve sorumluluğun yaptırım gücü, birlikten kuvvet doğmasına sarılmak, bir sorunu düzeltmeyecek olsak bile bilincinde olmak, ve daha nice güzel Mesajlar barındırıyor keşke bitmese dedim yer yer güldüm çoğu kez düşündüm. Hayal kurmayı ve böyle ruha iyi gelecek şeker pamuğu tadında satırların arasına dalmayı çok sevdim
Kitap okurken aklıma düşen ünlemler
Aslında hep bildiğim hatta kimi zamanda kullanmış olduğum bir tabir hakkında İsmet Özel'in yine hiç bu açıdan bakmadım diyeceğim yorumlarıyla karşılaştım.
Tabirimiz "tuzu kuru";
"Türkçe de geçim derdi çekmeyen, günlük meselelerini olduğu kadar yarınki hayatına dair meseleleri de eli altında ki imkanları gücüyle çözebilen insanlar
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu.
_Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi.
_Yücelmek için özür
Umutsuzluk Anında Yapılacaklar Listesi
Dans Etmek
Dondurma yemek
Sorunu çözmek için fikir geliştirmek
Anne baba ya da abladan yardım istemek
Her şeyden vazgeçip uyumak
Sayfa 18 - Kırmızı Kedi ÇocukKitabı okudu
Evlerde, parklarda, bahçelerde bir türlü oyalayamadığımız çocuklar için haliyle hafta sonları her mahalleye dikilen AVM'ler iyi bir ortam gibi gözüktü gözümüze. Hem çocuklar üşümüyor, hem kendimizi azıcık lüks hissediyor, hem de yemek için vakit kaybetmiyor ve park sorunu yaşamıyorduk.
...
Emzirme odalarına yerleştirilen sallanan sandalye ve lambaderlere baktığınızda her şeyin size daha iyi bir hizmet sunmak için olduğunu zannetseniz de, gün ışığının içeriye sızdırılmaması, ortak alanlara asla saat konulmaması, daha otoparktan başlayarak tüm koridorlar ve mağazalarda kesintisiz bağıran müzik sesi ise size bambaşka bir şey söylüyor: "şimdi al, gerisini bir şekilde halledersin." kesinlikle hiç bir duygunuzu harekete geçirmeyen, sanki dünya denilen şu gezegen, üzerinde katiyen hiç bir savaşın olmadığı, insanların asla açlıktan veya donarak ölmediği bir yermiş gibi, olabildiğince tuzu kuru melodilerdir bunlar.
Sayfa 45Kitabı okudu
