“Her şeye yeniden başlamak da mümkün değildi. İstesem de mümkün değildi. Nerede kaldığımı unuttuğuma göre, baştan başlamak için de birtakım yetenekler gerekliydi; daha talihli doğmuş olmak gerekliydi meselâ. Yeni bir dil öğrenebilmek için, hiç dil bilmemek gerekliydi.”
Gece yatağa girince binlerce plan yapıyoruz yeni dil öğrenmeye karar veriyoruz ,uzun zamandır ertelediğimiz kitabı okumaya ,tiyatro,bale ,opera gibi seçkin kültüre merak sarıyoruz ,daha sağlıklı beslenmeye spor yapmaya başlıyoruz neler neler derken uykuya dalıyoruz sonra o güneş doğuyor uyanıyor kahvaltı dahi yapamadan hayat savaşımız başlıyor gelecek kaygısı ,işsizlik,enflasyon,kur,kimimizin okul hayatı,kimimizin iş hayatı ,kira ,fatura ,yemek ,kıyafet derken gün bitiyor ve yine yatıyoruz binbir güzel hayalle maalesef Türkiye’de gençlik bu halde bizi biz yapan değerler hayatımızda yok hep bir sorun hep bir mücadele bir gün sadece kaygımız olmadan uyanmak isterdim birgün de kendimiz için uyanmak isterdim . Fatma Özdemir
Reklam
48 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Kristof’un içine bakmak..
Okumaz Yazmaz, Agota Kristof’tan okuduğum kitapları arasında en sevdiğim oldu. Bir insan kendini size açınca size de içinizi açıp bakma fırsatı sunduğu için sanıyorum. Kristof’un yoksulluk içinde geçen çocukluğuna, Macaristan Sovyet işgali altındayken yaşadığı ilk gençliğine, mültecilik sürecine, başka bir ülkede hayata yeniden başlama, dil öğrenme ve nihayetinde yazmakla kurduğu ilişkiye dair kısacık metinlerden oluşan, ama insana işlemekte maharetli bir kitap bu. Kitaba adını veren, dil öğrenme süreci Kristof’un. Fransızca okuyup yazmayı bilmediği için okumam yazmam yok diyormuş insanlara. Nasıl öğrenmiş o dili, sevdiği yazarları o dilden nasıl okumuş ve en önemlisi nasıl o dili kullanarak yazmaya başlamış..Özenerek okudum bu kısımları. En çok mültecilik kısımlarından etkilendim sanırım. Neredeyse birebir aynı bir süreci yaşadığım için belki. Aynı kaderi yaşayan insanları uzaktan birbirine bağlayan o ‘gümüş iplik’ uzanıp bağladı bizi sanki. İnsan kaçakçılarının soğuk komutları altında geçilen sınırlar, yeni bir ülkede kurulmaya çalışılan, üç bacaklı bir sandalyeye benzeyen o ‘yeni’ hayat, ve o çöl.. “Gülümsüyorlar, konuşuyorlar bizimle fakat hiçbir şey anlamıyoruz. Çöl burada başlıyor işte. Sosyal çöl, kültürel çöl.” Kristof’un kurgu kitaplarını daha iyi anlamayı sağlayan, ama bence onlardan bağımsız da okunmayı hak eden nefis bir kitap bu.
Feyza Zaim
Feyza Zaim
çevirisi
Okumaz Yazmaz
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,325 okunma
236 syf.
9/10 puan verdi
José Saramago - Ölüm bir Varmış Bir Yokmuş
José Saramago
José Saramago
(1922-2010) Lizbon da doğmuş olan yazarımız 1995 yılında yazdığı
Körlük
Körlük
kitabı ile 1988 de Nobel Edebiyat ödülünü almıştır. Körlük kitabı benim için ayrı yere sahip, öğrencilik zamanında bir dersimiz için okuyup analizi yapıp maketini yapmıştık.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
(2005) kitabı güzel bir konuyu ele
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202012bin okunma
bana yeni bir dil ver ya Rab! bana, beni yorulmadan anlatacak bir lisan ihsan et yoksa bu çok ağır yoksa bu beden büyük yoksa bu sahte bu sancılı bu komik bu zavallı bu her şeyin kendi anlamıyla dövüştüğü bu asr bana yük!
Sayfa 45 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Antropolojinin ve arkeolojinin bu denli önem kazanması 1936'da Tarih, Dil, Coğrafya Fakültesi kurulurken de kendini gösterdi. Fakültede başlangıçta "ictimaiyyat"a, sosyolojiye yer verilmedi. Antropoloji sosyolojinin yerini almıştı. Ancak 1939 yılında, "Felsefe zümresini alâkadar eden dersler" arasına "sosyoloji" de kondu. Yurtdışından Behice Boran, Muzaffer Şerif, Niyazi Berkes gelmişti. Atatürk'ün ölümü ertesi, 1939'dan itibaren yeni bir sosyoloji, bu arada sosyal psikoloji anlayışı geliştiriliyordu.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.