Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
40. Günde büyüdüğümü anladım
ANNEM YOK ARTIK Annem yok artık. Beni düşünen kalbi yok. Bitti. Umutsuz olmak istemiyorum. Umutsuzluğun bir çıkar yol olmadığını biliyorum. Annem yok artık, yeryüzü çok gördü onu, kalabalığın arasında kuş gibi çırpınan varlığını çok gördü Dalgın yüreğini çok gördü, bizim için çarpan, kaygılarla dolu yüreğini. Annem yok artık. Bu kesin. Gelinecek bir yere gitmedi. İşte geldim çocuklar demeyecek, nasılsın yavrum demeyecek, sobanın yanında oturup uzatmayacak yorgun ayaklarını Sabah kahvaltılarının masası olmayacak artık, yine gel demeyecek, çıkarken ben kapıdan, çıkıp karanlığa karışırken Yeni bir dönemi başladı ömrümün, annemin olmadığı dönemi, onu yüreğimin üstüne nasıl bastırmak istediğimi bilemeye- cek artık Gençlik dönemleri bir şey anlatmıyor bana, aklımda hep son dönemlerinin annemi Hayatım sürüp gidecek, annem olmadan, çocuklarım olduğun- da onlara annemi anlatabileceğim sadece Fotoğraflarına bakacaklar, ufarak, biraz mahzunca bir kadın Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri tırmanıp kapımı açıp girmeyecek Yüreği dopdolu, trafikten, insanlardan şaşkın, kocasına sığınan biraz bütün fotoğraflarında Hayatım rüzgâr gibi akıp geçiyor, uğultulu bir rüzgâr gibi akıp geçiyor hayatım.
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Reklam
İnsanın kendine yapacağı en iyi şey vasatlığın her çeşidini terk etmek. Kötü yiyecekleri, kusurlu dünya görüşlerini, yeterli doyum sağlamayan ilişkileri bırakıp adım adım üst düzey hayata geçmek. “Ben buna layık değilim” aydınlanmasıyla resetlenip yeni bir sayfaya cüret etmek.
Aliye
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış!” Dedirtmem
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye… Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
İnsanın kendine yapacağı en iyi şey vasatlığın her çeşidini terk etmek. Kötü yiyecekleri, kusurlu dünya görüşlerini, yeterli doyum sağlamayan ilişkileri bırakıp adım adım üst düzey hayata geçmek. “Ben buna layık değilim” aydınlanmasıyla resetlenip yeni bir sayfaya cüret etmek.
Reklam
Hediye İmzalı Kitap
Bugün 29 Nisan 2024, En yeni kitabım "Elma Veriyorum Sana" "Okumayı sevenlerdenim" diyorsan ve bu kitabı imzalı şekilde hediye olarak istiyorsan: bu iletimin yorumuna " nokta virgül soru işareti ya da herhangi bir şey yazman yeterli" sonrası tamamen bahtına. 6 Mayıs 2024 te sadece iki kişi yoruma iz bırakmışsa o iki kişiye çekiliş yapmadan; kişi sayısı ikiden fazla olursa: çekiliş sonrası 7 Mayıs 2024' te şanslı iki kişinin kitabını kargoya teslim edicem. Tabii sadece ülkemiz sınırları için geçerli. Ayrıca bu kitabımı, diğer kitaplarımı ve bir kaç haftaya en yeni kitabım olacak olan "Nöroşirürjiyen"i D&R ve diğer bir çok online kitap mağazalarında bulabilirsin. Her kitap farklı bir dünya Ve dünyan bol olsun..
Sonun böyle olmamalıydı Miranda.
Kötüler kazanmamalıydı. Ama o kötü değildi ki hastaydı. Sosyopattı. Sen onu yeni kitleden biri olarak düşündün. Savaştın ama gücün bir hastaya yetmedi. Günlüğüne yazdığın bu cümleler beni bile umutlandırmıştı ama olmadı. "Şimdilerde bizden başka herkeste, gizli, çekingen, sinsi veya alenen ve kaba bir şekilde aynı bencilliğin ve zorbalığın var olduğunu görmek de beni sarstı, ister istemez bu bize de bulaşıyor. Din yok oldu sayılır, Yeni Kitle’yi durduracak bir şey kalmadı, gitgide güçlenip bizi yutacaklar. Hayır, yapamayacaklar.Yeni Kitle son derece aptal olduğu için kendi kendini yıkacak. Zeki olanları, özellikle de gençleri ellerinde tutmaları olanaksız. Ama bir savaş bu. Kuşatılmış bir kentte bulunmaya benziyor. Her yanımızı sarmışlar. Dayanıp onları dışarıda tutmak zorundayız. "
Hayat
Hayat her geçen gün bize yeni bir şeyler öğretiyor. Fakat bazı şeyler de var ki değil hayat; hiçbir insan, hiçbir durum, hiçbir olay onları bize öğretmez, öğretemez asla. Onları sadece kendi emek ve çabalarımızla öğrenebiliriz, ki o da çabamız kadar. İşte bunlardan birisi ve hatta belki de en önemlisi ise mutluluktur. Hayat bize hiçbir zaman mutlu olmayı öğretmez, hiçbir insan bunu öğretemez bize. Kendi kendimize mutlu olmayı öğrenmedikçe, hayatın olumsuzluklarını bi kenara atıp olumlu olanlara odaklanmadıkça hiçbir zaman mutlu olamayacağız ve belki de mutlu olmayı hiçbir zaman öğrenmeden göçeceğiz bu dünyadan. Onun için mutlu olmayı, her daim olumlu olanlara odaklanıp hareket etmeyi hayatımızdan eksik etmememiz lazım. Yoksa hiçbir zaman yaşadığımız zaman dilimine hayat vasfını yükleyemeyeceğiz. Sonra da hakkımızda söylenecek olan işte o söz: "Doğdu, yaşadı ve öldü. Ama yaşadığı şey hiçbir zaman hayat değildi." Dr. Günsarmalı
"Normal şeylerin sıkıcı bulunduğu bir devre denk geldik sanırım. Müthiş bir oburluk çağı... Yeni insanın nefsi doymuyor. Sıradanı tükettik, mutluluk dediğimiz şey sadece anlık. ."
Reklam
2023 Haziran..
Öylesine bir gündü, yeni değil de sanki geçmiş günlerden biriydi, öyle gibiydi.. Kaç gece yalnızlık sancısyla kıvranıp durmuştum. Öyle acımaszdı ki geceler, gökteki yıldızlar yüreğime atılan birer taş gibi gelmiştti bana.. Yine de herşeye değerdi bekleyişim.. Bütün yollar sana çıkıyordu ama ben asıl senin yolunun benimkiyle kesişmesini bekliyordum.. Aylar geçti hep vardn ama bir tek o an yanımdaydın.. Biraz yabancıydın bana, biraz da tanıdık. Şaşkındık, şaşkınlığmız çok fazla yanıyordu yüzümüze.. Göz göze gelmek hiç bu kadar zor olmamıştı.. Bir bakıştan bin anlam çıkarmak buna denirdi işte.. Yüzümüzde birbirimize ait izler arıyorduk bakarken.. Ne çok duymuştum sesini ama sanki ilk kez konuşuyordun.. İlk kez söylediğin cümleler sahibiyle bütünleşiyordu.. Düştükçe gülüşün yüzüne, sessiz olan her şey konuştu içimde.. Yine de sözler bir türlü çıkmıyordu ağzımdan.. Oysa boynuna sarılıp 'Sen aylardır beklenen, sen yıllardır özlenensin..' demek istiyordum..!
“İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar!” Hz. Rasûlullâh(aleyhisselâm) Şimdi lütfen bu cümleye iyi dikkat edin... Bu cümlede sınırlama, istisna yok!.. Bir cümleyi okuduğumuz ya da duyduğumuz zaman, önce kafamızdan şunu geçireceğiz... Bu cümle bir sınırlama getirmiş mi, getirmemiş mi?.. “İnsanlar uykudadır...” diyor!.. Beyazlar, zenciler,
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.