Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Büyümek hayatın mazeretlerine inanmaktır, hatta hayata devam etmek için yeni mazeretler bulmaktır.
Sayfa 202 - Can YayınlarıKitabı okudu
"İslam ülkeleri içinde yalnız Türkiye'yi ilgilendiren yazı meselesi vardır.Kendi geleneksel yazısını atarak Latin harflerinden yeni bir alfabe düzen Türkiye, bu yazı durumuyla köklü bir düşünce dirilişine gidemez." Sezai Karakoç
Sayfa 77
Reklam
Der-Kenar
Bir sahifenin kenarına çıkarılan yazı.
Sayfa 202 - Bu kelimeyi çok seviyoruuuumm <3
Tanımıyoruz Hint'i
Tanımıyoruz Hint'i. O ülkeye en büyük hükümdarını armağaan eden Türk, Hint'i tanımıyor. Tanımıyoruz Hint'i. Ekbere rağmen tanımıyoruz. Sebak Tekin'in oğlu Hezarbütgede'yi mescit eylerken Elbiruni fikir hazinelerini taşımış Doğu'ya, Yunan felsefesiyle Himalaya bilgelerinin felsefesini karşılaştırmış, İslam
Sayfa 150
Yarı münevver
Bizde birkaç sahifeden fazla yazı okumaya tahammülü olmayan bir "yarı münevver" zümresi vardır. Bunlar ruhları hasta, iradeleri gevşek, kafalarını bir nokta üzerinde uzunca bir zaman tutmak kabiliyetinden mahrum birtakım psikopatlardır. Bu tip insanların kafası hayatın bütün ciddi meseleleriyle alakalarını kaybettiği için hiçbir şey onları sahiden sarsmaz. Bir çocuk tecessüsü ile her şeye şöyle bir dokunurlar ve derhal daha ne olduğunu anlamadan bırakırlar... Kütleşmiş ve hassaslığını kaybetmiş alakalarını bir an uyandırmak için daima başka şeylere muhtaçtırlar. Konuşmaları bile böyledir. Fevkalade merakla sordukları bir şeyin cevabını dinlerken zihinleri avuçlarının için den gidiverir, daha siz üçüncü cümleyi söylemeden o, mevzunuzdan şaşılacak kadar uzaklardadır. Ne dediğinizin farkında bile olmadan size, bütün o zavallı saflığı ile, kendisine yeni hediye edilen bir tablodan, dün falanca ile ettiği kavgadan veya maaşına hâlâ zam yapılmadığından bahsediverir.
Sayfa 124
Yazı, milletin tarihteki devamını sağlar ve "akılda tutma" şeklidir. Arap harflerinin kaldırılmasıyla Türkiye için, yazıda korunan geçmişin bütün nimeti kaybolmuş oldu. Bir çok diğer "paralel" reformlarla beraber, yeni Türk nesli kendini manevi dayanaktan yoksun ve adeta bir çeşit manevi boşluk (vakum) içinde buldu. Türkiye kendi "hafızasını", geçmişini kaybetti. Bu durum kime gerekli idi?
Reklam
zamanın izleri
Elini teninde dolaştır ey okur, hassas parmak uçlarını göz kenarlarında, alnında gezdir, diğer elinin üzerini sıvazla. En ufak pütürleri, yara izlerini, kırışıklıkları, şişmiş damarları hisseden sinir uçların bedeninde dolaştıkça zamanın sende bıraktığı izleri bulacaksın. Oturduğun koltuğun kumaşında, ceketinin dirseklerinde, evinin duvarlarında
YAZIN BAKALIM, EŞŞEK...!
Medreseden yeni mezun hoca, vaazı dinledikçe girdiği câmîde câhil, Arapça bilmeyen bir kimsenin istihdam edildiğini anlamış. Önce yabancılığını düşünerek bir müddet sükût ve tahammülle vakit geçirmişse de, hocanın vaaz içinde anlattığı hurafeler, isrâiliyât denilen uydurma hikâyeler ve hele ibâre yan­lışları canını sıkmış. Hissetmiş ki,
Sayfa 48 - Sebil Yayınları Not: Demokrasiyi âdetâ taassupla benimseyip müdâfaa eden ve onu bir îmân derecesinde gören bir kısım budalalara ithaf olunur.Kitabı okudu
Bir emir, bu sessiz sakin hayalleri bizim düşmanlarımız yaptı; bir emir onları bizim dostlarımız yapabilir. Herhangi bir masa başında, hiçbirimizin tanımadığı birkaç kişi tarafından, bir yazı imzalanır. Başka vakit, dünyanın nefret edip en büyük cezalara çarptırdığı şey, insan öldürmek, yıllarca baş gayemiz olur.
Sayfa 155 - EverestKitabı okudu
kültürel şizofreni mi? ayıp ediyorsun daryus.
Çifte yanılsama bu kimlik katılaşmasının kaçınılmaz sonucudur ve tercümesini bilinçdışı bir Batılılaşma ile kültürel bir şizofrenide bulur. Batılı değerler defedilmek istenirken, gayriihtiyari Batılılaşılır ve Batı'nın yan ürünleri benimsenir; olduğu gibi kalmak istenirken gerçeklikten kopulur ve narsisizmin halüsinasyon evresine yapışılıp kalınır. Zihinsel ve psikolojik tıkanmalara yol açıp sayıklamayı andırır bir çarpıklık dünyası yansıtan da bu iki varlık parçasının birbirine uymazlığıdır. Böylece bilişsel bir mesele koyar ortaya. Varlığın iki yarısı aynı anda iki farklı zamansallık içinde, iki farklı dalga boyunda yaşadığı için, bunları yamalamadan birleştiremeyiz. İki farklı kaynaktan iki görüntü dizisi alan bir alıcı tahayyül edin. Sonunda ekran üzerinde görüntüler üst üste binecek ve görüntünün netliğini bozacaktır. Bizim gerçekliği algılayışımızda vuku bulan da aşağı yukarı budur işte; çünkü hâlâ şeylere eski bakışa bağımlı olan —içsel varlığımızı kastediyorum—, analoji yoluyla, sempati yoluyla düşünen bir varlık parçası vardır; halbuki zihin modem zamanların episteme'sinden bize gelen yeni fikirleri tüketmektedir. Dünyanın büyüsü kaybolmuş olduğundan, simgeleri çözmemiz imkânsızlaşmıştır, zira "yazı ile şeyler birbirine benzemez olmuşlardır artık"
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.