Yenilgi, Yenilgim, benim ölmez cesaretim
Sen ve ben, birlikte güleceğiz kasırgayla,
Ve ikimiz, mezarlar kazacağız içimizde ölenler için,
Şevkle tutunacağız güneşe,
Tehlikeli olacağız!
Hata yapmamak için geçen koca bir ömür,
koca bir hata...
Yenilmemek için alınan koca bir yenilgi
Neresinden tutarsan tut elinde kalır bazen
koca bir ömür.
Yanlışsız, kusursuz olsun diye feda ettiklerimiz bir bir serilir önümüze..
Bir başarısızlığı kalıcı bir şey olarak görüp hayatınızdaki her şeye gölge düşürecek kadar büyüttükçe, anlık bir yenilgiyi sürekli bir umutsuzluk kaynağına dönüştürmeye eğilimli olursunuz. Oysa Tanrıya ve ölümden sonraki yaşama inanmak gibi daha geniş bir bakış açısına sahipseniz, işinizi kaybetmiş olmak sadece geçici bir yenilgi olarak kalır.
"Enver Paşa iki ekstrem arasında, yani ümitleri hayalleriyle büyük yenilgi arasında, ama daima cesur, daima dinamik, kendi talihiyle boğuşur.
Ve son, ne yazık ki imparatorluğun da sonu olur."
- Şevket Süreyya Aydemir
1993'te yayınlanmış bir metin. Küresel ölçekte yenilgi söylemlerinin ayyuka çıktığı zamanlar. Dünya edebiyatında genel olarak 'sol'un gömüldüğü ve bu cenazeye çeşitli tepkilerin verildiği yıllar. Çağdaş Türk Edebiyatı'nda bu minvalde üretim yapan ilk Oya Baydar geliyor aklıma. Dolayısıyla bu dönemde üretilen edebi metinlerin
Bir keresinde birinin "İnsana yenilgilerinin hatırlatılması önemli," dediğini duymuştu ama nedenini çözemiyordu. Yenilgi doğası gereği unutulmaz oluyordu zaten