Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Andrey Rublyov

Andrey Rublyov
@yersiz_yurtsuz
Özgürlük için bir yatak ve kitaplar yeterlidir der Spinoza, omuz silkip ahşap piposundan bir nefes çekerek.
Ailelerin ve annelerin en sık yaptığı hata da bu değil mi?
Mahler, bireyin psikolojik doğumuna ayrılma-bireyleşme evresi adını vermiştir. Ayrılma, çocuğun anneyle ortak yaşamsal birleşme durumundan çıkışının ifadesidir. Bireyleşme, kendi ayırt edici bireysel özelliklerini üstlendiğini gösteren başarıları içerir. Bu evreler özdeş değildir. Birbirinden farklı biçimlerde ilerleyebilirler; birinde ya da öbüründe gecikme ya da erken gelişme görülebilir. Çocuğun bireyleşmeye yönelik doğuştan gelen yönelişine müdahale eden, onun yanından hiç ayrılmayan ve onu çocuksu olmaya zorlayan bir anne -çocuğun; bilişsel, duyuşsal, algısal işlevleri erken gelişmiş bile olsa- kendi/öteki ayrımında gerilemeye yol açabilir.
Sayfa 62 - Kanın Kitap
Reklam
“Savaş onların problemlerini çözme tarzıdır.”
1967'de İsrailli yöneticiler, yeni bir ileri sıçrama hareketi yapmaya karar verdiler. Savaş onların problemlerini çözme tarzıdır. Çünkü 1967'de 950 bin faal bir nüfustan 96 bini işsizdi. Dışarıya göç içeriye göçten fazlaydı (sene için-de yaklaşık 10 bin vatandaş İsrail'den ayrılıyordu). Diaspora'dan (özellikle de Amerikan diasporasından) toplanan paraların girişi tabana vurmuştu. Muzaffer bir savaş bütün bu problemleri bir seferde halledebilirdi: İşsizliği bertaraf etmek için seferberlik ve toprak işgali, para toplamayı teşvik için İsrail'in “güvenliği"nin tehdit altında olduğu yaygaraları ve göçmenlere yeniden itimat sağlamak için de zaferler...
Sayfa 417 - Timaş
Bilim nasıl mı gelişir?
Paris Tıp Okulu'nun itibar kazanmasına katkıda bulunan ikinci unsur işin felsefi boyutuyla ilgiliydi. Aydınlanma'nın amacı buydu. Bilgi birikimini geliştirme arzusu her alanı kapsıyordu. Entelektüel şüphecilik (septisizm) bunun yöntemlerinden biriydi. Otoriteyi sorgulamak gerekiyordu. Bu da, neredeyse tamamı yanlış olan tıbbi dogmaların sorgulanması anlamına geliyordu. Aydınlanma'nın bir diğer bileşeni deneyciliğe (ampirizme) olan eğilimdi. Öğrenmek için gerçek verilerden kopuk kuramlar değil, gözlemler temel alınmalıydı.
Sayfa 43 - İş Bankası Kültür Yay.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşgal sadece bir toprağın kirlenmesi değil geleceğin kirletilmesidir.
İşgal bizi eski olanla kala kalmak zorunda bıraktı. Budur işte işgalin işlediği cürüm. Dünün kil fırınlarından bizi yoksun etmedi, fakat yarın icat edebileceğimiz şeylerin gizeminden yoksun bıraktı.
Sayfa 75 - KüreKitabı okudu
Alıntı Filistinli yönetmen Michel Khleifi’nin makalesinden.
İsrail'in gücünün kaynağı, bizim zayıflığımız; fakat bizim zayıflığımızın kaynağı İsrail'in güçlü olması değil, tersine, Arap toplumunun kaldırıp atamadığı arkaik yapıları: kabilecilik, patriyarkalizm, din ve cemaat hayatı. Bu katı yapılar yüzünden ne insanlar bir birey olarak kendilerini ortaya koyabiliyorlar, ne de çocukların ve en önemlisi kadınların kendilerine özgü bir hakları oluyor.
Sayfa 35 - Agora
Reklam
“Dünyanın hiçbir yerinde devletler yıkılmaz; ta ki vatandaşlar ‘Mahkemelerimiz adalet dağıtamıyor’, demeye başlayıncaya kadar.”
Sayfa 230 - İthaki Yay.Kitabı okudu
Çoğu zaman gerçekler ona denk yalanlarla örtbas edilir.
“Ajanlar Kaw Kızılderilisini sorguladığında, çözülmesi fazla zaman almadı. Rose'un kendisine cinayetle ilgili hiç böyle bir hikâye anlatmadığını itiraf etti. Aslında, tuhaf bir beyaz adam evine gelmiş, ifadeyi yazmış ve hiçbiri doğru olmasa da onu imzalamaya zorlamıştı. White, bu komploları kuranların yalnızca kanıtları silmekle kalmadığını, aynı zamanda kanıt da ürettiklerini fark etti.”
Sayfa 134 - İthaki Yay.Kitabı okudu
Filistin; Açık hava hapishanesi.
1967'den bu yana İsrail'in gerçek niyetinin ne olduğunu değerlendirmenin bir başka yolu, Filistinli kurbanların bakış açısından bu siyasalara bakmaktır. İşgalden sonra yeni yönetici Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri imkânsız bir arafa hapsetti: Onlar ne mülteci ne de yurttaştı -onlar vatansız mukimlerdi ve hala da öylelerdir. Onlar, içinde yurttaş ve insan haklarına ve gelecekleri üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmadıkları devasa bir hapishanenin tutsaklarıydı ve birçok açıdan hâlâ öyledirler.
Sayfa 110 - NikaKitabı okudu
Çalışma kampları tarihin en acımasız ironisi.
İlk Siyonist liderlerin yazdıklarına ve düşüncelerine dair bir çalışma, 1948'e gelinceye kadar bu suçun kaçınılmaz olduğunu gösterir. Siyonizmin hedefi değişmemişti: Bu hedef, manda Filistin'inin olabildiğince büyük bir kısmını devralmaya ve gelecekteki Yahudi devleti için ayrılan alandaki Filistinli köyleri ve kentlerdeki mahalleleri ortadan kaldırmaya adanmıştı. Uygulama, planda beklenenden çok daha sistematik ve kapsayıcıydı. Yedi ay içinde 531 köy yerle bir edildi ve 11 mahalle boşaltıldı. Kitlesel kovmayı; katliamlar, tecavüzler ve on yaşından büyük erkeklerin çalışma kamplarında bir yıldan daha uzun süreler için hapsedilmesi takip ediyordu.
Sayfa 91 - NikaKitabı okudu
İyiler gidiyor yavrum. Önce iyiler gidiyor. Allah, yarattığı ve de sevdiği kula dayanamayıp ilk kez alırmış. Dünya kötüler dünyası, çıfıtlar dünyası, puşt, pezevenk dünyası.
Sayfa 18 - Ötüken
Reklam
Meğer bizim saltanat zannettiğimiz şey, sadece gaflet uykusuymuş.
Sayfa 43 - Remzi Kitabevi
Kadının başını kapatmaya dair ataerkil uygulamanın kökeni: Assurlular
Assurlular toplum düzenini sağlamak amacıyla uyguladıkları kuralları yazılı hale getirmişler, zaman zaman da saraydan fermanlar yayınlayarak kuralları hatırlatmışlardır. Bu bağlamda özellikle kadınlar açısından oldukça dikkat çekici yaklaşımlar gözlenir. Kadın sosyal yaşamda önce babası, evlendikten sonra da kocasının gözetimi altındaydı. "Koca eğer savaşta esir alınmışsa kadın en az iki yıl onu beklemek durumundaydı. Evlendikten sonra bile eski kocası gelirse ona dönmek zorundaydıKadına verilen cezalar da oldukça ağırdı: Eger bir kadın hırsızlık yaparken yakalanırsa ya kocası tarafından kulakları, ya da mağdur tarafından burnu kesilirdi. Evli bir kadın yalnız başına dışarıya ancak başını örterek çıkabilirdi. Evli olmayan kadın, köle ve fahişeler başlarını bağlayamaz, bağlarlarsa dayakla cezalandırılırdı. Saray kadınları ise daha sıkı kurallara tabi idi. Bir saray kadını yanında biri olmadan bir erkekle karşılaşırsa her ikisi de öldürülürdü. Bir köle omuzu açık biçimde bir saray kadınının yoluna çıkarsa yüz kamçı ile cezalandınılırdı" (Tosun-Yalvaç 1975).
Sayfa 141 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
Sümer-Akad kültüründen Tek Tanrılı Din İhracı ve Abraham
Kentlere yerleşen Amurrular, Akkadca çiviyazısını dillerine adapte ederek kullanmışlar, köklü Mezopotamya kültürünü özümseyerek bu bölgenin bir parçası olmuşlardı. Sümer kökenli bazı kültürel ve mitolojik unsurların tek tanrılı dinlere aktarılmasında da bu toplumun payı olduğu öngörülür. Eski Ahit'te anlatıldığına göre Güney Mezopotamya'da yerleşmiş bir grup göçmen Amurrulu, olasılıkla ikinci binyıl başlarında, İbrahim Peygamber önderliğinde Doğu Akdeniz kıyısındaki Kenan ülkesine ve oradan da Mısır'a ulaşmıştır. İbrahim Peygamber'in göçü ile sembolize edilen bu olay, Amurru toplumunun kültürel ilişkilerde oynadığı role ve tek tanrlı bir dinin tarihsel köklerine işaret ediyor olmalıdır. 99
Sayfa 99 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
Dilin, Dinin, Kültürün arke-kökeni Sümerler
Sümerler’in 3200 yıllarında geliştirdiği civiyazısı, Önasya’da 3000 yıla yakın bir süre boyunca Akkad, Assur, Babil Pers, Hitit ve Urartu gibi birçok toplum tarafından kullanıl miş, Fenike kıyılarında geliştirilen alfabe yazısına da öncülük etmiştir Benzer biçimde "Yaratılış" ve "Tufan" gibi tek tanrılı dinlerle günümüze taşınan dinsel anlatılar ilk kez Sümerler ve sonrasında diğer Mezopotamya toplumları tarafından tekrar tekrar kaydedilmiştir. Yazılı kanunlar, matematik, tıp, fal, büyü ve benzeri konularda önce bu coğrafyada adımlar atılmıştır.
Sayfa 15 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
Katoliklikten daha sevimli ve daha “sinemasal” olmasının nedeni de bu.
Ortodoks Hristiyanlığı, İsa Hristiyanlığı, antik Mısır inançları ve Yahudilik geleneğini Yeni Platonculuk çerçevesinde yorumlayan ve bunu Aristocu bir terminolojiyle sunan oldukça otantik bir zeminden kaynaklanır. Onun güzelliği, ruhsal zenginliği ve gergin paradoksları bu akümülatif yanından gelir. Ortodoksluk farklı tarihsel kültürlerin akümülatif kombinasyonunu zengin bir mirasa dönüştüren nadir dinsel kültürel fenomenlerden biridir.
Sayfa 75 - Ayışığı KitaplarıKitabı okudu
571 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.