Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Annem hayattayken hep "hayırlı başarılar" dilerdi. "Başarı"yı tek başına bir hayır olarak gördüğüm için olsa gerek, bu söz bana fazla gelirdi. İnsan zamanla başarının da "hayırlısını" dilemeyi öğreniyor. En yalın haliyle başarı dilemek tek başına yeterliyken, insanlar neden ille de başarılarımızın devamını dilerler? Başarıya bir süreklilik kazandırma dileği anlaşılabilir elbet, ama bana öyle geliyor ki, asıl bunda bizim kısa cümlelerle yetinmeme merakımızın payı var. Tek başına 'hoş', 'güzel', 'iyi' demeyi bilmeyiz. İlle de 'çok güzel', 'çok hoş', 'çok iyi' deme gereksinimi duyarız. Abartı, toplumsal hislerimizin dildeki ifadesidir, bu yüzden şiddetli sıfatlardan, tekerlemesi bol sözlerden, nakaratı bol şarkılardan hoşlanırız. Bu nedenle duygularımıza ifade etme repertuarında, hıçkırık, iç çekme, ağlayarak şiir okuma gibi unsurlar, kaderimize prestij sağlayarak bir ifade değeri kazanır."
Sayfa 100Kitabı okudu
Bir kabadayı afur tafuru, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun!" böbürlenişi, öfke sehvetine kapılı insanlar yaratıyor. Bu soruyu sorana demeliyiz ki: "Evet, senin kim olduğunu biliyorum. Uc-beş yıl sonra ölüp gidecek ve dünyadan izi silinecek bir fanisin. En ufak bir hastalık alıp yerden yere vurabilir seni. Bir dakika sonra başına ne gelecek bilemezsin. Onca malı mülkü, parayı, rüşveti de yanında götürmene gerek yok. Nedir bu ihtiras? Nedir bu kavga? Nedir bu yetinmeme? "
Sayfa 45 - Dk
Reklam
Mutsuzluğu Seçmek
Evet, senin kim olduğunu biliyorum. Üç-beş yıl sonra ölüp gidecek ve dünyadan izi silinecek bir fanisin. En ufak bir hastalık alıp yerden yere vurabilir seni... Nedir bu ihtiras? Nedir bu kavga? Nedir bu yetinmeme?
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm
Dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terkettiğin gecedir. Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek? Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermem, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimlerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye.. İnadıma öfkeleniyorsun. Seni bırakmama, seni özgürlüğüne salmama hiddetleniyorsun. Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Kapitalist ekonomiye dayalı düzen, ümit duygusunu canlı tutma yöntemi olarak maddi kazanç ve çıkarları ön planda tutmuştur. Her türlü maddi olanağa sahip olan insanlarda ise bir süre sonra, yetinmeme duygusunun körüklediği mutsuzluk ve ve depresyon vakaları görülmeye başlamıştır.
Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye..
Reklam
Şiirin, daha doğrusu sanatsal yaratıcılığın günlük hayatla ilişkisi, bir sonsuzluk, genişlik ve derinlik ilişkisidir. Bir başka ifadeyle, gündelik olanla yetinmeme ilişkisidir.
Sayfa 58
Bir kabadayı afur tafuru, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun ! " böbürlenişi , öfke şehvetine kapılmış insanlar yaratıyor. Bu soruyu sorana demeliyiz ki :" Evet , senin kim olduğunu biliyorum. Üç-beş yıl sonra ölüp gidecek ve dünyadan izi silinecek bir fanisin. En ufak bir hastalık alıp yerden yere vurabilir seni. Bir dakika sonra başına ne geleceğini bilemezsin. Onca malı mülkü ,parayı,rüşveti de yanında götürmene gerek yok. Nedir bu ihtiras? Nedir bu kavga ? Nedir bu yetinmeme ?"
Sayfa 45 - Doğan KitapKitabı okudu
Zaman değil, bir sonsuz hüzün, dedim, usulca doğrularak. Yazarken, yaşarken... bir çınlama, bir an, beşinci mevsim, on üçüncü ay, sekizinci gün. Belki de bir yetinmeme ruhu.
Bir kabadayı afur tafuru, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun!" böbürlenişi, öfke şehvetine kapılmış insanlar yaratıyor. Bu soruyu sorana demeliyiz ki: "Evet, senin kim olduğunu biliyorum. Üç-beş yıl sonra ölüp gidecek ve dünyadan izi silinecek bir fanisin. En ufak bir hastalık alıp yerden yere vurabilir seni. Bir dakika sonra başına ne geleceğini bilemezsin. Onca malı mülkü, parayı, rüşveti de yanında götürmene gerek yok. Nedir bu ihtiras? Nedir bu kavga? Nedir bu yetinmeme?" Jean-Paul Satre "Başkaları cehennemdir!" demişti. Biz bu kültürden gelmiyoruz. Bizim Akdeniz aydınlığı vurmuş kültürümüzde "Yalnızlık Allah'a mahsus!" denir. Ve inanılır ki "İnsan insanın zehrini alır!" Doğrudur da. Mutluluk bizi sarıp sarmalayan dostlarımızdır, paylaşma duygusudur, merhamettir, erdemli kalma onurudur, sevdamızdır.
Sayfa 45 - Doğan KitapKitabı okudu
142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.