Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ya geceleri? Ayın ve yıldızların ışığı yeter miydi kırık kalplerin acısını örtmeye. Geceleri dürüsttü işte. Şarkılar gibi duyguları yansıtmaktan çekinmiyordu ölümcül bir zehirdi âdeta.
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı, sokak lambaları ve gezegenlerarası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
Sayfa 125 - DomingoKitabı okudu
Reklam
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı, sokak lambaları ve gezegenlerarası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
Sayfa 125Kitabı okudu
° Slobodka’da ölüm sessizliği vardı, çıt çıkmıyor, yıldızların parıltısı sönüyordu. °
İş bankasıKitabı okudu
Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli…
Sayfa 102 - sentezKitabı okudu
Mehtaplı gece tasviri uzun ve özentili. Trigorin için kolay bunlar, kendi yöntemini elde etmiş o... Su bendinde kırık bir şişe ağzının parlaması ve değirmentaşının gölgesi, mehtaplı bir gecenin tasviri için ona yetiyor. Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli... Ne işkence!
Reklam
Düşleri olmazsa insanın, ruhunun dünyaya açılan pencereleri de kapanır bir bir. Işıksız bir hücredeymiş gibi yaşar. Gülmeyi unutur. Sönüverir neşesi. Ateş böceklerinin sönen ışıkları, yıldızların artık görünmeyen parıltısı gibi... Tıpkı köydekiler, öteki köydekiler, hatta daha öteki köydekiler gibi...
Sayfa 85
Bana ise titrek ışıklar yıldızların yumuşak parıltısı bir piyonunun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada itip giden ezgileri gerekli ne işkence!
Finwë ise Teleri gelmeyince kedere boğuldu, hele Elwë'nin terk edildiğini öğrendiğinde bin beter oldu, çünkü Mandos'ta karşılaşacakları vakte dek onu göremeyecekti. Yine de bir daha hareket etmedi ada, Eldamar Koyu'nda tek başına kaldı; o yüzden de Tol Eressëa dediler adına, Yalnız Ada. Teleri burada, gökteki yıldızların altında, Aman'a ve ölümsüz kıyının seyrine baka baka diledikleri gibi yaşadılar. Yalnız Ada'da uzun süren misafirlikleri sırasında yalnız başlarına kaldıkları için, dilleri Vanyar'ın ve Noldor'un dillerinden farklılaştı. Valar onlara bir yurt ve yerleşecekleri bir yer verdi. Ağaçların aydınlattığı Valinor bahçelerinin pırıl pırıl çiçekleri arasında dahi yıldızları görmeyi arzuluyorlardı bazen; bu yüzden, Pelóri'nin yalçın yamaçlarında bir gedik açıldı ve denize uzanan derin bir vadi içinde yemyeşil bir tepe yükseltildi: Túna dendi bu tepeye. Ağaçların ışığı önüne üzerine batı tarafından düştüğü için, gölgesi de daima doğu tarafına uzandı, ve doğuda Elfyurdu Koyu'na bakar, ve Yalnız Ada, ve Gölgeli Denizler uzanırdı. Kutlu Ülke'nin parıltısı, işte bu Işık Geçidi'nden, Calacirya'dan yani, sular seller gibi aktı ve karanlık dalgaları gümüşi ve altın ışıklarla alevlendirerek Yalnız Ada'ya erişti; bu ışıkla yeşillenip güzelleşti adanın batı sahilleri. İlk çiçekler daima, Aman Dağlarının doğusuna düşen o yerde açtı.
Sayfa 134 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı, sokak lambaları ve gezegenlerarası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
Sayfa 125Kitabı okudu
98 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.