Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Karanlığın kuşattığı yeryüzü ve su, hareketsizce ve sessizce uykuya daldı. Sanki gecenin zifiri durgunluğu içinde hiç durmadan ve boş yere akan yıldızların parıltısı dışında hiçbir şey kalmamıştı dünyada.
Sayfa 12 - Can yayınlarıKitabı okudu
Yolculuk sona mı ermişti?
.. sedef bir mavilikte bir opal parıltısı gibiydi. Yolculuk sona mı ermişti? O noktaya varılmış mıydı? Herhangi bir taşıta ihtiyaç kalmamıştı artık; Vergilius, boşlukta süzülmekteydi, dalgaların üzerinde yürüyordu, ve etrafta sabahın sessizliği, mevsimdışı bir ilkbahardı, etrafta huzurun ve bir tatil gününün nefesi vardı, sıvı halindeki ayna tarafından yukarıya doğru alınıp verilen bir nefesti bu, gökyüzünden aşağıya, altın kaplı sulara doğru alınıp verilen bir nefes, Yukarısı ile Aşağısı, güneşin huzuru ile yıldızların huzuru ve denizin huzuru bir bütün halinde alınıp verilen nefese dönüşmüştü, tek bir nefes içersine son bulmak nedir bilmeyen bir ilkbahar atmosferi dolmuştu, ve bu atmosfer içersinde her şey manzaraya, ilkbahar manzarasına dönüşüyordu; ..
Sayfa 512 - İthaki
Reklam
Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli…
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
...kahramanların ünü, yıldızların kendi parıltısı sönmeden önce söndürülemeyecektir.
Sayfa 18 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı ve gezegenler arası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
Karanlıkta
Ay ışığı, yıldızların ışığı, gece parıltısı, sokak lambaları ve gezegenler arası tozun geri saçtığı güneş ışığı vardı, ama insanlar bunlara rağmen hayatlarının yarısını koyu gölgeler içinde geçiriyordu.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
"Bir hocam anlatmıştı... Gökyüzündeki yıldızların ışığı bize yıllar sonra ulaşırmış . Yani gökyüzüne bakıyoruz, bir yıldız parlıyor ama o yıldızın parıltısı belki iki yıllık, belki de daha eski... Hatta o yıldız çoktan sönmüş bile olabilir... Umarım hayatta hiçbirşeye bukadar geç kalmazsın Merih senin ne güzel parlıyor dediğin o yıldız çoktan sönmüş olabilir..." Eylül
Sayfa 172 - EylülKitabı okudu
"Ayrı düşen âşıklar, yokluğu kendi gerçeğine sahip binlerce hayalle avuturlar. Görüşmeleri engellenir, birbirlerine yazamazlar, haberleşmek için binlerce gizemli yöntem üretirler. Birbirlerine kuşların örüşlerini, çiçeklerin kokulann çocuklarım gülüşlerini, güneşin ışınlarını, rüzgarın iç çekişlerini, yıldızların parıltısı, tüm evreni gönderirler. Ama neden olmasın? Tanrı'nın tüm eserleri aşka hizmet etmek için yaratılmıştır. Aşk tüm doğayı iletileriyle dolduracak kadar güçlüdür."
Sayfa 238 - 2.CiltKitabı okudu
"Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli."
Mehtaplı gece tasviri uzun ve özentili. Trigorin için kolay bunlar, kendi yöntemini elde etmiş o… Su bendinde kırık bir şişe ağzının parlaması ve değirmentaşının gölgesi, mehtaplı bir gecenin tasviri için ona yetiyor. Bana ise titrek ışıklar, yıldızların yumuşak parıltısı, bir piyanonun uzaklardan gelen ve güzel kokularla dolu dingin havada yitip giden ezgileri gerekli… Ne işkence!
Reklam
Müzisyen yaradılışlı insan için her şey müziktir. Titreşen, kımıldayan, bir nabız gibi atan her şey. Güneşli yaz günleri, rüzgârların ıslık çaldığı geceler, akan ışıklar, yıldızların parıltısı, kuşların şarkısı, böcek vızıltıları, ağaçlardaki hışırtılar, sevilen ya da nefret edilen sesler, evin alışılmış gürültüleri, kapının gıcırtısı, gecenin sessizliği içinde nabız atışları, var olan her şey müziktir, onu dinlemekten başka yapacak bir şey yok müzisyen yaratılışlı biri için.
Sayfa 95 - yapı kredi
Hayat yeniden kuruluyor. Gökte ay var. Vedaya hazır. Yıldızların son parıltısı da aradan çekiliyor. Güneş doğdu doğacak çünkü. Doğan güneş değil aslında, taptaze yaratılmış yeni bir gün. Yoklugun karanlığından kurtarılıp dalların ucuna tutturulmuş yemyeşil yapraklar kadar taze. Güneş, doğdu doğacak günün habercisi yalnızca.
Parlak yıldızların çokça biriktikleri gök parçasını yansıtan suların üzerinde hafif ay ışığını andırır bir yıldız parıltısı oluşarak, daha ilerisi denizin (yüreği çarparak sevdiğinin dudaklarından öpen âşık gibi) çırpına çırpına sevdalı bir biçimde ufuklara dokunan küçücük dalgaların mavi karaltılar içinde kalışını, kıyıdaki bir yalının balkonundaki koltukta sigarasını içerek seyreden Celâl Bey, o saatte Paris’te öğrenimi sırasında geçirdiği beş altı yıllık süreyi ve hiç bir kederle zehirlenmemiş yirmi üç yıllık hayatının neşeli anılarını, yine Paris’te iken bulunduğu uygarlık kaynaşmasının kimi gizli köşelerinde bir güzel gülümsemeyi, bir tatlı bakışı, yüreği duygulardan boşanmış olarak düşünüyor ve bunların hepsinin, önündeki denizden, esrarlı aynalardan dalgalana dalgalana geçtiğini seyrediyordu.
Yıldızların parıltısı güneşin ışığından nasıl kaçarsa bunlar da yeni günün izlenimlerinden öyle kaçarlar.
Yazmak şansı aramaktır. Şans evrenin en küçük parçacıklarına can verir. Yıldızların parıltısı onun gücüdür; kır çiçeği onun büyüsüdür.
95 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.