mektup şaka mı :((
İlk defa göz göze geldiğimiz anı hatırlıyor musun? Kaçamak bir buluşmaydı bu gözlerimizin. Seni istiyordum, biliyor­dun... Bakışların duygulu, anlayışlıydı, özlemliydi zaman za­man. Bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim. Seni din­liyordum, bakışlarını dinliyordum. Dağbaşında apansız karşıma çıkan bir pınardı sanki gözle­rin. Eğilip su
Her insanin içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar.... Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey önereceği ânı bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz... Çöpçüsünden züppesine kadar herkes, cinal cömertliğinin kesesinden harcar, hepsi, mutluluk reçeteleri dağıtır; hepsi, herkesin adımlarına yön vermek ister: Ortaklaşa hayat, bundan ötürü tahammül edilmez bir hale gelir, insanın kendi hayatı daha da çekilmez olur: Başkalarının işlerine hiç karışmadığı zaman kişi kendi işleri için o kadar endişe duyar ki, kendi "benliği"ni bir dine çevirir, ya da tersten havarilik yaparak "benliği"ni yok sayar: Evrensel oyunun kurbanıyızdır...
Reklam
ON DÖRDÜNCÜ MEKTUP
İlk defa göz göze geldiğimiz anı hatırlıyor musun? Kaçamak bir buluşmasıydı bu gözlerimizin. .. Bakışların duygulu, anlayışlıydı, özlemliydi zaman zaman. Bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim. .. Dağbaşında apansız karşıma çıkan bir pınardı sanki gözlerin. Eğilip su içmek istiyordum kirpiklerinin arasından, içimde yaktığın ateşi söndürmek istiyordum. Ama o ateş gitgide büyüdü işte! Şimdi biraz da sen yan artık, benim yanacak yerim kalmadı. .. O gün ilk defa seni gördüm. Düşün sen dünyaya geleli beri kaç yıl geçmiş aradan. Düşün ne kadar çok özlemiştim seni? Öyleyse hiç gitme, ne olur? Vereceğin her kedere razıyım. Acıların en büyüğünü sen tattır bana, zehirlerin en şiddetlisini senin elinden içeyim. Ama gitme ne olur? Dudaklarım kurumuştu, içim yanıyordu. Suya hasret, kurumuş bir ot gibiydim. Yağmur olup yağdın üstüme, yeşerdim, filizlendim. Sonra güneş oldun, hayat verdin bana, koku verdin, renk verdin. Şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa yine kuruyacağım, dağılıp toz olacağım anlıyor musun? .. Gidersen beni bana mahkûm edeceksin, keşke ölsem diyeceğim o zaman, keşke ölsem! Şimdi sendeyim, seninleyim, seni yaşıyorum. Beni bana bırakma! Senden bir parçayım artık, belki de baştan başa sen oldum farkında değilsin. Beni bana bırakma!
145-146 14.mektupKitabı okudu
Gazetedeki haberi bitirince, başını sağa-sola çeviren Prof. Arnaldez, elindeki çubukla şunları yazdı Amazon'un hafif sertleşmiş çamurlarına: "Ey İbn Haldun, senin söylediklerin tutmadı, ve teorilerini ortaya atarken, büyük bir hata yaptın! Çünkü senin zannettiğin gibi, tarih tekerrür etmiyor! Koca Osmanlı'nın torunu, Hanım
Sayfa 77 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
[8. Hikmet ve İlim Sahibi Bir Yaratıcıyı İnkâr Edenlere Cevap] Yaratıkların, özellikleriyle birlikte tabiatlar ve gıdalar sayesinde oluştuğunu söyleyen, "Bu, yıldızın, güneşin ve ayın fonksiyonudur" diyenler, "Bu, gök cisminin (felek) dairevî hareketiyle oluşmaktadır" tezini savunanlar, üremenin babaların ve annelerin
Sayfa 151
"Ele avuca sığmayan, ne yapsam derlenip toplanmayan bir geçicilik duygusu peyda oldu bir süredir, Deniz. Zaman ve mekân algım cılızlaştı. Etrafımda bir sürü şey olup bitiyor ama gördüğüm, hareket halindeki bir arabanın camından dışarı baktığımda gördüklerimden farksız. Bir şeylerin içinden akıp gidiyorum. Hikâyelere şahit oluyorum ama
Sayfa 77 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
191 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.