Bir mahalle düşünün ki hiç bir evden acı, keder, hüzün, ölüm eksik olmuyor. Acının mahallesi haline gelmiş adeta.
Bir mahallede yaşayan herkesin hayatını küçük küçük hikayelerle anlatmış Tarık Tufan. Ama ne hayatlar.
Kimse sevdiğine kavuşamıyor, kavuşsa bile o yolun sonu yine mutsuzluğa, acıya çıkıyor. Herkesin hayatı bir noktada kötüleşiyor. Kimi eşi tarafından öldürülüyor, kimi para hırsından mahvoluyor, kiminin başını bir şeyi çok istemek yakıyor, kimisi güzelliğinin bedelini hayatıyla ödüyor, kimi evlat acısından akli dengesini yitiriyor. Gibi gibi bir sürü acı dolu hikaye.
Kitapta belki de iyi olarak verilmek istenen tek şey mahalle hayatının samimiyeti. Kocaman binalar arasında git gide yalnızlığa sürüklenen bu devrin insanına inat hayatları her ne kadar zor olsa da, mahalle hayatının sıcaklığını, birbirine destek olmayı asla bırakmıyorlar.
Kitapta bir diğer dikkatimi çeken nokta ise; aşkın sadece erkekler tarafının anlatılıyor oluşuydu. Hep erkeklerin nasıl aşık olduğununa, ne hissettiğine, aşkla birlikte nasıl yandığına değinilmiş.
3.sayfa haberlerinin derlenip toplandığı bir kitap gibi hissettirse de o insanların hüznünü, acısını sizde üzerinizde hissediyorsunuz.
Sonları asla mutlu bitmeyen hayat hikayeleri.