Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Taleb şan değildir. Razı ol, şan da senin , nam da senin
Sayfa 17 - Dergah yayınları 21.baskıKitabı okudu
Ölüme ağlama. Kalbe bak. Hata ve isyan ile pişman, ibadet ve taat ile neşveli değilsen zAten ölüsün.
Sayfa 17 - Dergah yayınları 21.baskıKitabı okudu
Reklam
1887 yılında Japon imparatoru Meiji dönemin osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’e armağanlar gönderir. Bu, tarih de ilk türk ve japon yakınlaşmasıdır. Tabi Meiji japonyayı dışa açmakta dünyayla buluşturmakta kararlı bir imparator. Temasın bir nedeni bu ama aynı zaman da o tarih de japonlarla bizim ortak bir düşmanımız var. Ruslar. Yani ruslarla her iki
“Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk!” Victor Hugo
bana hep garip gelen, gözyaşların doğmadan önce programlanmış olmasıdır. bu demektir ki ağlayacağımız önceden saptanmış. bunu hiç düşündünüz mü? kendine saygısı olan hiçbir yaratıcı yapmaz bunu.
Sayfa 55 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor Bütün kara parçalarında Afrika dahil Aydınca düşünmeyi iyi
Reklam
Korku Eğitimi
Güvenliği adalete tercih eden bir dünyada, adaletin güvenliğin sunaklarında kurban edilmesini her gün daha çok insan alkışlıyor. Ayin, şehirlerin sokaklarında yapılıyor. Her suçlunun kurşunlarla taranarak yere düşüşünde, toplum kendisini kovalayan hastalık karşısında bir rahatlama hissediyor. Her yoksulluk içinde sürünenin ölümü, iyi yaşayanlar üzerinde farmakolojik etkiler bırakıyor. Farmacia kelimesi, eski Yunanların kriz zamanlarında Tanrılara sundukları adaklara, insan kurbanlara verdikleri isim olan pharmakos’tan geliyor.
Çitlembik YayınlarıKitabı okuyacak
"Ne zaman yoksulluk bir kapıdan girse, din başka bir kapıdan çıkıp gider!"
Toplumsal cinsiyet, bireyler için beklenti örüntüleri oluşturan, günlük yaşamın toplumsal süreçlerini düzenleyen, ekonomi, ideoloji, aile, siyaset gibi toplumsal örgütlenmelerin içine yerleşerek onları biçimlendiren bir kurumdur. (...) Bu kavram, kadınlar ile erkekler arasındaki farklılıkların toplumsal düzlemde kurulmuş olduğuna dikkat çekmekle birlikte, kadın ve erkek arasındaki farklılıkların cinsiyet ayrımcılığına yol açtığına dair vurgular barındırır. Cinsiyet farklılığının ayrımcılığa dönüşmesi veya cinsiyet ayrımcılığının farklılıkları inşa etmesi şeklinde işleyen bu çift yönlü süreç, çatışmanın giderilemediği ve uzlaşmanın sağlanamadığı durumlarda kendini gösterir.
Yoksulluk gelir azlığı olarak tanımlanırken 1990'lı yıllardan itibaren yeni bir içerik kazanmış, çok boyutlu yoksulluk anlayışı kabul görmeye başlamıştır. Amartya Sen yoksulluğun bir gelir azlığından veyahut maddi yetersizlikten ziyade, temel kapasitelerden yoksun olma hali olarak da anlaşılmasını istemiştir. Eğitim, sağlık gibi hizmetlere ulaşamamak, karar alma süreçlerine katılamamak, siyasal özgürlüklerden yoksun olmak, kendini ifade edememek ve güvensizlik, yoksulluğun farklı görünümleri olarak kabul edilmiştir.
Reklam
Kadınların dünyadaki toplam üretimin üçte ikisini gerçekleştirmesine karşın dünya gelirinin sadece %5'ine sahip olması düşündürücüdür.
"Bütün insanlar için ekonomik ilerleme ve yaşam kalitesinde gelişmeye, kadın statüsü arttığı zaman daha çabuk erişilir. Bu, basitçe, tek tek bireyler üzerinde bir merkezileşme değil; çünkü kadının topluluk içindeki rolünün pozitif etkisi ailesinde, evde, çevrede, çocuklarda, yaşlılarda, bütün topluluklarda ve milletlerde görülecektir."
Sayfa 57 - FinneKitabı okudu
Belleksiz toplum yoktur, çocuklarını kurban etmeyi göze alan, yoksulluk, çaresizlik, cehalet gibi erdemlere sarılarak katliamların üstünden atlayıveren toplumlar vardır.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.