Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini
Dilek Fırıncı Özdemir moderatörlüğünde #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim.
️️️️️️️️️️️️️️️️
Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve
Şah’ın, Kamertay’ın üzerinde şehri dolaştığı günü hatırladım. Herkes ona “Kurban oliiim yüce Şah!” diyorlar ve kasideler sunuyorlardı, Sultan’a ise şimdi askerleri “Gururlanma padişahım senden büyük Allah var!” diye alkış okuyorlar. Bu sözlerden çok etkilendim.
Sevmek , anlamı neydi sevmenin?
Ben sandım ki sevgi sensin
Her kalbimin atışında, her gözümün doluşunda
Her güneşin doğuşunda, batışında
Sen geçiyordun kalbimden
Sevinç kopuyordu gözlerimden
Söyle her şey oyun muydu?
Sevmek demek sence bu muydu?
Peki bize saygın yokken
Biz değilen bir şey yokken
Nasıl siyah leke sürdün sevgi gibi yüce bir
Bu yüzden kitapta tarihi olaylardan çok, hoşuma giden alıntıları paylaştım. Kitapta hurafeleri, iftiraları baz alarak kurgulanmış tarihi bi içerik olmayan romandır. O dönemde 100 bin haşhaşinin yaşadığı iddia ediliyor. Bu rakam oldukça uydurma bir rakamdır. Zira rakamların sayısı gerçek olsa Selçuklu'da bütün devlet kademelerini kontrol
Dört kitaptan daha büyük:
Demek bu hayat,
Önce sana bana yük
Demek su kimin
Toprak kiminse
Motor, elektrik, ve ışık kiminse
Demek sultan odur.
Demek insan bölük bölük.
Yaşıyorsan ölüyorsun demek.
Nasıl yaşıyorsan
Öyle düşünüyorsun demek
Demek insan
En yüce mertebede hayvandır
Yeni anladım
Alet kullanan ve yapan.
Öyle güzelmiş ki, adını Gökçen koymuşlar.
… Dünya güzeli bir kız olmuş. Görenlerin aklı
şaşar, güzelliğini işitenler görmek için yüce dağlar aşarmış.
… avlanan bir şehzade bir geyiğin ardından koşa koşa oraya gelmiş. Yürük, kendi çadırı önünde düşen yaralı geyiği şehzadeye verirken Gökçen gözükmüş. Genç şehzade o anda vurulmuş. Geri dönememiş. Otağını kurup günlerce orada kalmış. Padişah, oğlunu aratıp buldurmuş. Kaldırıp getirmiş. Meğer, Yürük kızına vurulan şehzade, nur topu gibi bir sultanla daha yeni evli imiş. Günler geçmiş, aylar geçmiş. Şehzade dayanamayıp Gökçen'in yanına gelmiş. Evlenelim demiş. Yürük kızının da onda gözü varmış ama iyi yürekli olduğundan,sultan üzülmesin diye kabul etmemiş.
Yüce yüce dağlardan mı gelirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber
Benim sevdiğimi sen de bilirsin
Hayır mı gök turnam yardan ne haber
Koyuverin ben yarime varayım
Muradıma maksuduma ereyim
Sen bilmezsen ağ kuğudan sorayım
Hayır mı gök turnam yardan ne haber
Benim yarim kıya kıya bakınır
Ak ellere al kınalar yakınır
O da senin gibi güller sokunur
Hayır mı gök turnam yardan ne haber
Hakkım helal olsun. Siz de affedin, Yüce Rabbim de beni affetsin. Dün o şekilde cevap vermek beni çok utandırdı. Peygamber Efendimizin dediği gibi soyuyla övünen, rahmet-i ilahiden uzaktır. Müslüman asla so-
yuyla, ailesiyle övünmemeli.