Kitaba çok sonra eklenen son bölüm olmasa, mutlu biten bir kitap olurdu. Ama sanırım yazar bu bölümü de koyarak insanları martılar üzerinden uyarmak istemiş. Tabularımızı yıkarak, yapamazsın, yapmamalısın diyenleri dinlemeyerek gerçek kapasitemizi ortaya çıkarabiliriz. Bir sürüye dahil olmak belki yalnız hissettirmez ama, onların nereden geldiği belli olmayan kurallarına ve değerlerine uymak gerçek benliğimizi bize unutturabilir. Kitapta sürüden ayrılarak yaşamı fark eden, hayatını anlamlandıran ve tüm tepkilere rağmen çalışarak istediğini alan bir martı görüyoruz. Bu martı oluşturduğu farkındalık ile diğer birçok martının da kendini keşfetmesini sağlıyor. Yine insanlar ile de bağlantı kurarsak, insanlar bilinmezlere, gizemli olan şeylere, efsanelere kendilerine göre atıfta bulunmayı severler. Ne yazık ki bir zaman sonra martı Jonathan'ın öğütleri ve çalışmaları unutulup, kendisine gereksiz bir yücelik kazandırılıyor. En sonunda da, herkese ilham kaynağı olan, herkesin örnek aldığı martı Jonathan, kimsenin onun gerçek öğütlerini bilmediği, ama körü körüne saygı duyduğu bir martı Jonathan oluyor. Kitap adeta diyor ki, körü körüne inanmayın. Nedenlerini araştırın ve inandığınız gibi yaşayın.