Kitap hakkında bişey söylemeye gerek var mı bilmiyorum malum fazlasıyla bilinen takip edilen izlenen hastası olan bi serinin başlangıç kitabı. Ama benim yorumlarım farklı olucak. Birçok korku gerilim romanı okumuş ki hele vampirler üstüne Drakula gibi bir başyapıtla yoğrulmuş bir vampir yargım olduğunu varsayarsam bu kitapla başlayan bi vampir çarpıtma var. Artık onlar korkulan ürperti veren canlılar değil bizden biri hatta ilgi odağı herkesin hayran oldğu karakterlere dönüştüler. Kitap olarak söylicek olursam kitap güzel. muhteşem diyemem sürükleyici. Ama sonları çok saçma geldi bana kız sürekli uyuyor falan insan ne kadar yorgun olursa olsun öyle gerlimli anlarda uykusunu kaybeder. Kitap gene iyi dediğim gibi eğer ilk kitbı okuyup ardından filmi izlerseniz çok büyük hayal kırıklığı yaşarsınız. Çok amatörce geldi bana ilk film. devamını izlemeye gerek bile duymadım. Bence vampirler hala korku dünyasının yıldızı olmalı. Popülaritesi yüksek liseli gençlik olarak değil.
Labirent Yayınları'ndan yine güzel bir polisiye.
İlkine göre çok daha derli toplu, 3 kişinin gözünden 3 ayrı hikayenin tek bir potada eritildiği, gerilim ve felsefi dozunun gayet yüksek olduğu, güzel bir polisiye.
Anlatılan hikayeler gerçekten hayal gücü yüksek bir insanın kitabının okunduğunu belli edecek seviyede.
Mutlaka okunması gerekenlerden
King'in Esaretin Bedeli ve Ölüm Kitabı gibi romanlarını hatırlatan, sürükleyici ve gerilimi yüksek bir roman. Doğa üstü olaylar yok, sıkı bir gerilim var.
Bay MercedesStephen King · Altın Kitaplar · 20141,377 okunma
Tam bir çılgın, tam bir gerilim kraliçesi yazar! Beni her okuduğum kitabında bir kez daha kalemine hayran bırakıyor. Adeta kitaplarına bağımlı oldum. Sıkı bir TESS GERRITSEN takipçisiyim desem abartmış sayılmam. Rizzoli&İsles serisinin birinci kitabında yazar genellikle tıbbı terimleri çok kullanmış olsa da çok profesyonel, temposu yüksek, bol adrenalin, heyecanlarla dolu bir romandı. Yazarın okumadığım üç tane kitabını da kısa zamanda okumayı o kadar çok istiyorum ki...
CerrahTess Gerritsen · Doğan Kitap · 201813,8bin okunma
Kendisine kalan mirası almak üzere deniz aşırı yolculuk yapan genç bir kadın, şehrin iyi bir semtinde, zamanının sosyete apartmanındaki daireye gelir. Daire büyük teyzesinden miras kalmıştır ve satılacaktır. Evle uğraşırken çeşitli tuhaflıklar fark eden kahraman, olayları araştırmaya koyulur. Sadece hayatı değil, akıl sağlığı da tehlikededir. Gerilim dozu yüksek, başarılı bir korku romanı.
Dünyanın az bilinen bölgelerinden olan Slovakya'da geçen hikayede, kadın komutan Jana ana karakter. Sosyalizmin dağılmasından sonra suç merkezi haline gelen ülkede yolsuzluk en üst kademelere kadar yayılmış durumda. Komutanın çocukluk arkadaşının siyasete girmesiyle olaylar tırmanışa geçiyor. Yüksek dozlu gerilim ve heyecan okuru bekliyor.Tek sorun, çevirinin biraz yetersiz olması.
Varşova'da oluşturulmuş farklı bir Nazi kampında, ortadan kaybolup sonrasında cesetleri bulunan küçük çocukların ve çaresiz yetişkinlerin hikayesi. Sıradan Nazi kamplarından farklı bir ortam, gerilim dozu yüksek bir hikaye. Yazarın dili ve anlatım şekli, olayların kurgu olmadığına okuyucuyu ikna ediyor. Sonuç tahmin edilebilir olmasına rağmen, kitabı bırakamıyorsunuz.
“Hayatta doğru düzgün yaptığın bir iş yok mu?” Ses tellerine yüksek gerilim hattı döşenmişlerdi sanki. Aynı sinirle yanıt verdim. “Var işte, sana katlanıyorum. Tam zamanlı berbat bir iş!”
Bitti... Büyük bir merakla ve beklentiyle başladım kitaba, okumayı istediğim bir kitaptı. Gerek konusunun çekiciliği ve türünün korku-gerilim olması gerekse filmin fragmanı beni bu kitaba sürükledi.
Kitabı okumaya başladıktan sonra kitapla istediğim bağlantıyı kuramadığımı düşündüm, anlatımı yalın geldi, 'bazı şeyleri' biraz detay vererek
1999 basımı bu kitap aynı zamanda yazarın okuduğum ilk kitabı olmasıyla da benim için ayrıca özeldir.
Konusu ile her ne kadar kısmen Virüs'e benzese de kurgu olarak fazlasıyla ayrılan, gerilim dozu yüksek bir kitap. Ayrıca yazarın tüm kitapları içerisinde finali okuyucuyu en çok tatmin eden, "Nası koydu Aykut Kocamaaan" tezahüratı yaptıran bir kitap.
SSCB'de biyolojik silah imalatında çalışan Yury, Amerikan rüyası kabusa dönüşünce Amerikalılardan intikam almak için memleketinde öğrendiği teknik ile millete şarbonlu mektup göndermeye başlıyor ve olay gelişiyor. Olayların içinde ise tabi ki adamın Jack Stapleton, hali hazırda sadece iş arkadaşından biraz daha fazlası olan Laura (şimdi evlendiler çocukları bilem oldu ohhoo) ile devamlı yan karakterler dedektif Lou Saldano ile zenci mahallesinin çete resisi Warren -ki kendisi çoğu macerada Jack'in lanet beyaz kıçını kurtaran adamdır- koşturup duruyorlar. Ben sevdim, halen severim, 1999 yılından sonra tekrar okumak iyi geldi. Herkese tavsiye ederim...
Not: Yaşı benle akran olanların hatırlayacağı şarbonlu mektup vakalarının tarih itibari ile bu kitabın yayın tarihinden sonra ortaya çıktığını hatırlatmak isterim.