Aydınlanma insanın kendi suçuyla düştüğü ergin olmayışından (Unmündigkeit) çıkmasıdır. Ergin olmayış, [kişinin] kendi aklını (Verstand) başkasının kılavuzluğu olmaksızın kullanamamasıdır. Ergin olmayış, eğer akıldaki bir eksiklikten değil de aklı başkasının kılavuzluğu olmadan kullanma kararlılık ve cesâret yoksunluğundan kaynaklanıyorsa işte [bu]
"Cesur" olmak korkmamak değil,korktuğun halde yine de o kararı vermek demek.Çünkü derinlerde yapman gerekeni biliyor ve onu yapmazsan dönüşeceğin insanla yüzleşmek istemiyorsun...
Peçeneklerin Emba, Yayık ve İtil boylarına gelerek kök salmaları ve daha sonra ilerleyerek Karadeniz'in kuzeyine yönelmelerine dair elimizdeki en önemli kaynaklar De Administrando İmperio ile İslam kaynaklarıdır. De Administrando İmperio'ya baktuığımızda Peçeneklerin yerleşmeleri ve geldikleri yerler hakkında şunları söyleyebiliriz:
- Tarihimizde 569 yılında bir elçilik olayı var, aslı nedir?
569'da Bizans, Kilikyalı Zemarkhos diye birini Göktürk kağanı Bumin'e yolluyor. Çin'den gelen ipek Yolu'nun teminat altına alınması için Türklerden yardım istiyorlar. Çünkü İran, yolu kesmiş durumda... O zaman Göktürklerin doğru dürüst bir başkenti yok diyebiliriz ama var ve Zemarkhos,
13. yüzyılda Anadolu, bir Türk yurdu görünüşü almıştır. 1279'da Doğu-Anadolu'dan geçen Marco Polo, Anadolu'yu Turkmenia diye anar. Türkmenlerden önemli bir kısmı, elverişli buldukları yerlerde köyler kurarak yerleşik hayatı yeğlemekte idiler.
Eskişehir Mogol valisi Caca oğlu Nureddîn Bey'in 1272 tarihli vakfiyesindeki köy adları, daha bu tarihten önce, Osmanlıların bu ilk yerleşme bölgesinde birçok Türkmen boyunun köyler kurduğunu göstermektedir. Bölgede Çepni, Bayat, Eymir, Avdan, Kayı/Oğuz/Türkmen boy adlarını taşıyan köyler buluyoruz.
Sumerlilerde aile hukuku var. Bunda kadın hakları korunmuş.
Tek eşlilik var. Kadın kadınlık görevini yapamadığı takdirde veya çocuğu olmuyorsa, kendi izniyle kocası başka bir kadın alabiliyor ama eski karısına ölünceye veya kadın kendi ayrılmak isteyinceye kadar bakması gerek. İkinci kadın ilkine her türlü saygıyı göstermeli, icabında
islam: Hz. Adem'den Bugüne Süregelen Tevhid Dini
Hz. Adem'den günümüze değin süren Tevhid dininin adıdır. Toplumsal değişim gereği şeriat ve minhac/yöntemlerde farklılıklar olsa da (Maide, 48) O, Hz. Adem'den Hz. Peygam-
bere kadar gelen, ismi Kur'an'da geçen ve geçmeyen peygamberler vasıtası ile Tevhid mesajı sürekli tekrar edilen bir dindir.
Hz. Peygamber'in getirdiği mesaj ve Mekke toplumu söz ko nusu olduğunda Hz. İbrahim'in "özel konumunu hatırlamak gerekir.
Kur'an'da Hz. İbrahim için "Tek başına bir ümmet." (Nahl, 120) deyimi kullanılmıştır. Hz. İbrahim "Bereketli hilal de denilen Mezopotamya toprakları ile Nil vadisi üzerine kurulu Mısır medeniyeti arasında sürekli ziyaretler yapan, bu toprak lardaki önemli kavimlere gönderilen peygamberlerle iletişimde olan bir peygamberdi.
Bunu zamanındaki diğer peygamberlere kıyasla Hz. İbrahim'in "kurucu işlev"e sahip oluşu ile açıklayabiliriz.
Evet, Hz. İbrahim tarihin bütün dönemlerinde belirleyici rolü olan ama kendi döneminde de tarihin oluştuğu ve yazıldığı bu topraklarda sürekli hareket halinde olmuş, kendi kavminin sınırlarını aşarak bütün Ortadoğu toprakları için de tevhid mesajını taşıma ve anlatmada etkin rol oynamıştır.
“Kadınlarınız hakkında Allah’tan korkun. Onları, Allah ile bir sözleşme yaparak aldınız ve Allah adı ile kendinize helal etiniz.” hadisi ile erkeklerin sorumluluğuna dikkat çekilir.”