Üzülerek söyleyeyim ki yakın çevremdeki kanser vakalarının artması sonucunda bu durumun normal olmadığını ve mutlaka bir sebebinin olduğunu, büyük bir ihtimalle de birilerinin bizim üzerimizde bir çeşit deneyler yaptığını düşünerek okumaya karar verdiğim bir kitap.
Aslında kitabın varlığından bir yıldır haberdardım. Ama her gün internette
"Gitme burdan
Sen olmadan ben asla yaşayamam
Kesmiyo', ne ilaç ne antidepresan"
8 YAŞINDA (!) erkek yiğenim bugün böyle bir şarkı mırıldandı yanımda.Evet bildiğim kadarıyla çok popüler bir şarkı,8 yaşındaki yiğenimin dilinde dönecek kadar hem de(!!!)
O küçük cihazlarla çocuklarımızın ruhunda açılan büyük tahribatların farkında değil miyiz gerçekten ❗❗❗
Sadece bir çocuğun düzeltilmesi çözüme yetmiyor malesef; çevresi, arkadaşı, izlediği, dinlediği her şeyden toplum olarak mesuluz...
Bir kişinin evinin önü pis ise yanında ki bütün evler de kokmaya mahkumdur(!!!)
Hangi inanca mensup olursanız olun, Kendinizi hangi modern çağın kralı atfederseniz edin fark etmez, 8 yaşındaki bir çocuğun bilinçaltı bu sözleri biriktirmeyi hak ediyor mu soruyorum sadece (?!!!!!)
"Victor Hugo : " Bir okul açan bin hapishane kapatır" demiş. Bizde okullar çoğaldıkça hapishanelere ihtiyaç artıyor. Çünkü mânevî temeller üstünde yükselen bir terbiye sistemimiz yok. Yalnız bilgi vermekle ahlâkî itiyatlar kazandırılamayacağını düşünmüyoruz. Bütün yükü Maarifin zaten çökmüş omuzlarına da yüklemeyelim. Memleketin manevî havasını tazelemek lazım. Pencereleri ardına kadar açalım. Zehirleniyoruz. Kendimizi kaybetmek üzereyiz."
Başlangıç cümlesiyle metaforla giriş yapıyor sevgili yazarımız. Evet iyi at mı kalmadı (buraya istediğimiz her şeyi koyabiliriz, eskilerde olup da şimdi yok olduğunu defaatle tekrarladığımız her bir sorunumuzu), yoksa onlardan anlayacak, gideceği mesafeye göre yemini verecek (ne az ne çok) binicileri mi yok?
İyi atlar her zaman vardır. Onlara
Her gece bir hüzün, bir keder çöküyor üzerime. Kardeşler, kardeşler, zehirleniyoruz, çürüyoruz, ölüyoruz, yaşadıkça tükeniyoruz, sefaletin içine gırtlağımıza kadar batıyoruz...
Gel ve ruhumdan sızarak mürekkebe damlayan acılarıma ayak bas. Çünkü bu yazıların ithafı acıya bulanmış mayanın, mutluluğa tutmadığı topraklaradır..
"Kardeşler kardeşler.. Zehirleniyoruz, çürüyoruz, ölüyoruz, yaşadıkça tükeniyoruz, sefaletin içinde gırtlağımıza kadar batıyoruz."
https://1000kitap.com/kitap/kitap--180246
Benim adım insanlık!
Öleli uzun zaman oldu.
Her gece bir hüzün, bir keder çöküyor üzerime. Kardeşler, kardeşler, zehirleniyoruz, çürüyoruz, ölüyoruz, yaşadıkça tükeniyoruz, sefaletin içine gırtlağımıza kadar batıyoruz.
“Neden mi, dedim?
Fakat hayatta olan şeylere 'neden' diyen kimse acemidir. Vazgeçtim, olacak. Bunların hepsi, belki beterleri de olacak… Zehir bile sırasında ve dozunu aşırmadan kullanılınca şifâ getiriyor.
Biz ise, zehir mâhiyetinde olan hâdiseleri iyi kullanmayı bilmediğimiz için 'neden' diyor ve faydalanacağımız yerde zehirleniyoruz.”
Her gece bir hüzün, bir keder çöküyor üzerime. Kardeşler, kardeşler, zehirleniyoruz, çürüyoruz, ölüyoruz, yaşadıkça tükeniyoruz, sefaletin içine gırtlağımıza kadar batıyoruz.
Her gece bir hüzün bir kader çöküyor üzerime. Kardeşler! Zehirleniyoruz, çürüyoruz, ölüyoruz, yaşadıkça tükeniyoruz, sefaletin içine gırtlağımıza kadar batıyoruz.
Hani bazı kitaplar vardır ya,
Okursun biter,
Bi daha açıp okumaya ihtiyaç duymazsın...
Bazı kitaplar ise bambaşkadır.
Ekmek gibi,
Su gibi daima onlara ihtiyaç duyarsın.
İçinde çok faydalı bilgiler olan kitapları, sürekli el altında bulundurmak gerekir ya,
Çünkü,
Başcucu Kitaplarıdır onlar.
Tıpkı Nutuk gibi,
Şu Çılgın Türkler,
Diriliş adlı