Bundan yıllarca önce ben de sokakta sürünen, annesi babası belirsiz bir genci evime almıştım. Bir süre bizimle birlikte yaşadı… Biliyorsunuz yetiştirme yurdunda yetişen çocuklar on sekizine geldiklerinde sokağa bırakılıyorlar. Üniversiteyi kazananlara bir dereceye kadar destek veriliyor, ama bu destekte varla yok arası gülünç bir şey. Bir gün
Sayfa 115Kitabı okudu
Tatar genci kendini takdim etti: -Ali Bahadır Kaplanof... Kız kardeşim, Gönül Hanım Kaplanof! Subay sakin, fakat kendinden emin bir asker tavrıyla cevap verdi: -Niçin Kaplanof? Kaplanoğlu demek daha yakışmaz mı? Ali Bahadır Bey tanışmanın daha ilk dakikasında, hiç beklemeden karşılaştığı bu itiraz üzerine biraz durdu ve yutkundu. Fakat kız kardeşi atıldı ve hoş bir eda ile Tolun'un arzu ettiği cevabı verdi: -Subay Bey'in hakkı var. Taklide, benzeşmeye sebep ne?... Bizim de bir büyük milletimiz, tarihimiz varlığımız yok mu? Baştanbaşa bütün Asya'yı, bir kısım Afrika'yı, Fransa sınırlarına kadar Avrupa'yı istila eden bizim ırkımız olduğu halde bu asaleti ne çabuk gönlümüzden çıkardık?... Biz benliğimizi tanımazsak, kimse bizi tanımaya tenezzül etmez. Başkasının artığını yiyen, elbisesini giyen, saygıya layık değildir... İşte ben kartımızı düzeltiyorum! Çantasından, zarif küçük bir deri cüzdanın içinden çıkardığı kartvizitlerinin son kelimelerini şöylece değiştirdi: Kaplankızı
Türk Edebiyat VakfıKitabı okudu
Reklam
Zenci Asker
Bizim için zenci asker ender bulunan, harikulade, çok zeki bir evcil hayvandı. Onu ne denli çok sevdiğimiz, ya da o ışıltılı yaz öğleden sonrası ıslak kalın derimizin üzerinde parlayan güneş, çakılların koyu gölgesi, çocuklarla onun kokusu, sevinç çığlıklarımız; tüm bunlar dolu dolu nasıl anlatılabilirdi ki.
Sayfa 52 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Zorunlu askerlik hizmeti, emek, zaman ve kaynak israfıdır. Erlik, derhal bir meslek statüsü kazanmalı ve profesyonel ordunun bir parçası haline gelmelidir. Her üç ayda bir toplanan yüz binlerce genci askere dönüştürmek için harcanan çabanın onda biriyle ordunun işlevselliği on kat arttırılabilir. Sosyo-ekonomik açıdan geri bırakılmış toplumun zorunlu askerlik hizmeti yoluyla olumlu anlamda biçimlendiği düşüncesi asla geçerli değildir. Bunun kanıtı, nesillerdir askerlik hizmetini tamamlamış erkeklerin yönlendirdiği günümüz toplumunun mevcut düzeyidir. Askerliğin insanı adam ettiğine ilişkin inanç, bütünüyle temelsizdir. On dokuz yaşına kadar cahil bırakılmış genç erkekleri dayatma yoluyla, on beş ay içerisinde bilinçlendirmek mümkün değildir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca izmarit toplayarak mıntıka temizliği yapmış olanla, kanalizasyonu denize akıtan aynı kişidir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca vatan sevgisi aşılanan insanla, devletine kazık atan aynı kişidir. Dolayısıyla, 460 gün boyunca vatandaşını adam etmek için uğraşanla, insani gelişmişlik endeksinde dünya 84’üncüsü olan aynı ülkedir. Ordu, zorunlu katılımlara ihtiyaç duyamayacak kadar ciddi bir kurumdur. Aldığımız eğitimin süresi on haftadır. Çağdaş hiçbir ordu on haftalık erlere güvenerek varlığını sürdüremez. Kahramanlık şiirleri okuyan ve komando üniforması giymiş beş yaşındaki çocuklar kadar asker olan bizler, bu vatan için öleceğiz. Çünkü ne savaşmayı biliyoruz ne de hayata dair bir umudumuz var!”
Ortadoğu'da Yeraltı
Ey İstanbul! Sana bu şiiri hastanelerin acil servislerinden, yoğun bakım odaları ağzına kadar dolduğu için hastaların ambulanslarla başka hastanelere taşınırken çıkan siren ve trafikteki diğer araçların korna sesleri ve aralarından geçmeye çalışan insanların itiş-kakışları ve kuru öksürükleri içinden yazıyorum! Sana bu şehrin tam kalbinden, yani
Sayfa 8 - İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
...Bunun için medreselerde talebeye zorla bir şey öğretilmez.Önüne öğrenme malzemeleri konur,talebe hangisine odaklanırsa onun üzerine eğitim verilir.Herkese aynı eğitim verilirse bu zulüm olur.Herkes aynı değildir.İnsan makine de değildir.Onun öğrenme özgürlüğünü ve başarılı olacağı alanı elinden almamak gerekir.Asker olacak çocuğu,hoca yapmak;hoca olacak çocuğu,asker yapmak doğru olmaz.Bizim hocalarımız istidat avcısıydı.Kimde ne cevher varsa hemen açığa çıkarırlar,kolay kolay yanılmazlardı.Modern okullarda aynı kalıptan çıkmış gibi aynı tip insan yetiştirmeye başladılar.Kendi yolunu çizemeyen,düşünmeyen,önüne her şey hazır konan bu gençler gelecekte yeni bir sorunla karşılaştıklarında acaba nasıl çözüm üretecekler?
Sayfa 105 - Mihrabad YayınlarıKitabı okudu
Reklam
299 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.