Sosyalizmin başlıca hususiyeti, metafizik plândan mahrum olması ve fertten cemiyeti lehine istediği fedakârlığa karşılık, onu bağlayabileceği ruhî bir ideâle sahip bulunmamasıdır. Sadece kaba mânasiyle hak dağıtımında adalet... Bu fikir, kendi başına bir ideal değildir ve mutlaka bir dünya görüşünün maiyetinde olmaya muhtaçtır. Sosyalizm ise komünizmin ters tarafından becerdiği bu ana dayanaktan yoksundur.
İşte bu hal, sosyalizmi, muallakta, asıl ve esasından mahrum bir şube fikirden ibaret bırakmakta ve onun ayrı bir idealle birleşerek kendisini tamamlamasını zarurî kılmaktadır.
O, hiçbir mânevî müesseseyi inkâr etmiyor; fakat kendisi de, şu veya bu, bir inanç kutbu getirmiyor ve madde taksimindeki adalet duygusunu, o duygunun üstünde bir mâna mihrâkına bağlayamıyor. Böylece ana fikir platformasından hiçbir iz vermeyen, boşlukta ve bomboş, yarım bir sistem meydana çıkıyor.
Artık her ferd, inandığı her neyse, sosyalizmi ona iliştirerek bir tamamlık elde etmeğe bakacaktır.
Sosyalizmin "sebep" tarafı boştur.
Bu yüzdendir ki, sosyalizm kısa zamanda sayısız çeşitlere ayrılmış ve herkesin gözlüğüne göre ayrı ayrı renk taşımış olmasa da ayrı renklerdeki gözlüklere uyacak ve onlarca tamamlanacak yarım mahiyetini aşamamıştır.
(Grifit) isimli İngiliz muharririne göre 261 çeşit sosyalizm vardır. Kapitalist, katolik, klerikal, anarşist, kollektivist, etatik, estetik, federalist, radikal, nasyonal, demokrat, liberal vesaire vesaire....