Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alırsınız Cenneti
Va'zın sonu çok güzeldi. Bekir Hoca diyordu ki: "Orucu neyi tutmazsınız, rakıyı, şarabı içersiniz, sarhoş gezersiniz. Ondan sonra da cennete gitmek istersiniz. Naaa!... alırsınız cenneti! Namaz niyaz yok. Kumar dersen çok. Sonra da cennet istersiniz. Naaa size... Alırsınız cenneti. Namahreme bakarsınız, harama uçkur çözersiniz, zil zurna gezersiniz, sonra da cenneti istersiniz. Naaa!... Alırsınız cenneti!.."
Nesin yayınlarıKitabı okudu
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Bir insan disiplini nasıl uygular?Dedelerimiz bu sorunun yanıtı için daha iyi donanmışlardır. Onların önerileri, sabahları erken kalkmak, gereksiz lükse kapılmamak, çok çalışmak olacaktır. Bu tip disiplinin gözle görülür eksiklikleri vardır. Katı ve hükmedicidir, tutumluluk ve yarını düşünme gibi erdemler üizerine oturtulmuştur ve birçok yönüyle yaşama düşmandır. Fakat bu disipline tepki olarak her türlü disiplini kuşkuyla karşılamaya ve sekiz saatlik düzenli çalışmayı dengelemek amacıyla disiplinsizliğe ve aylaklığa karşı hoşgörülü davranma doğrultusunda artan bir eğilim görülmektedir. Belirlenmiş bir saatte uyanmak günün belirli bir bölümünü düşünmek, okumak, müzik dinlemek, yürümek ile geçirmek, gizemli öykü ve sinema gibi işleri tutku haline getirmeden bunlara asgari zaman ayırmak, tıka basa yemeyip zil zurna sarhoş olmamak belirgin bazı kurallardır. Ancak disiplin, kişiye dışarıdan zorlanan bir kural gibi görünmemeli, kişi onu kendi isteği ile gerçekleştirmelidir. Disiplin, kişiyi hoşnut etmeli ve kişi kendini yavaş yavaş, uygulamayı bıraktığında arayacağı bir davranış biçimine alıştırmalıdır. Bizim Batılı disiplin anlayışımızın (tüm diğer ahlaki konularda olduğu gibi) en şanssız yanlarından biri, disiplin uygulamasının acı verici olduğunu ve ancak acı veriyorsa "iyi" olduğunu düşünmemizdir. Başlarda bazı direnmelerin kırılması gerekmişse de Doğu insanı -ruhsal ve bedensel olarak- iyi olanın aynı zamanda uygun olması gerektiğini çok önceleri fark etmiştir.
Sayfa 130
Reklam
Nasıl başına güneş geçerse insanın, tıpkı öyle, başını ay geçmiş denirdi, içkiyi fazla kaçırmış gibi nara atanlara, aşk aklını başından almışlara, ay altında zil zurna sarhoş olanlara...
Altay Cem Meriç;
Bir şey soracağım; "Filistinliler toprak sattı keh keh" tayfa neden cehaletle itham edilmedi? Muhafazakar tarihçiler çıktılar çaaat çaaat gösterdiler. Baya baya zil zurna cahil oldukları ortaya çıktı. Ama adamlara kimse cahil imasında bulunmadı.
"Orucu neyi tutmazsınız, rakıyı, şarabı içersiniz, sarhoş gezersiniz. Ondan sonra da cennete gitmek istersiniz. Naaa!... alırsınız cenneti! Namaz niyaz yok. Kumar dersen çok. Sonra da cennet istersiniz. Naaa size... Alırsınız cenneti. Namahreme bakarsınız, harama uçkur çözersiniz, zil zurna gezersiniz, sonra da cenneti istersiniz. Naaa!... Alırsınız cenneti!.."
Melih Cevdet ise Boğaziçi'nde Ayın Ondördü'nü anlatır bir şiirinde. Şiir için Orhan Veli'nin ayın on dördünde öldüğünü bir ön hatırlatma olarak söylemek gerekli sanırım: Ben Boğaziçi'nde ayın ondördü Nazlı nazlı, aheste beste... Derken zil zurna Def keman dümbelek çiftenağra Hey babam hey... Yamandır Boğaziçi'nde ayın ondördü yaman Çileden çıkarır adamı dinden imandan eder Komaz zengin kafir farkı Kör eder, sağır eder, dilsiz eder.
Reklam
o kadar gereksiz ve boşsun ki kurtulan senden zil zurna sevinir..öyle nefretsin ve gereksiz..
Yalan sevinçle oyalandım Aklın tuzağında dolandım Kusuruma bakma zil zurna geldim Sabahın 5’i kapına dayandım Erbabım aşk madem Madem yasaklar namahrem Kafeste sözler susuyor şimdilik Uçurur zaman hele du’ bakalım Sırtında uzun hırka gibi gece Yarenlik etmez kaytarır hece Hatıra oturmuş kalkmaz halden anlamaz Derya deniz düşünce Gezdim seni sokak sokak Valla yok hesap kitap İçimde avaz avaz yan yan yan benimle Uzun yola gider gibi Bakma öyle yüzüme Aman cancağazım etme
422 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap elime ulaşınca konusu hakkında fikir edinmek için arka kapağına baktığımda 'Ağam(Yazar) benlen eğleniyiii' dedim çünkü hiç bir şey ögrenemedigim gibi afalladım ve şaşkın şaşkın güldüm..Okumakta olduğum kitabı bitirip hemen zifiriyet fabrikasına başlamak istedim çünkü merak ettim..Okuyunca yazara çok kızdım 'Neden?' diye soracak olursanız..Bir kitap böyle yazılır mı dedim ..Kitabı elimden bırakıp gündelik işlerimi yapmak bile istemedim sanki kitap kaçacakmış gibi :)..Düşünün artık elimin yarısı kalinligindaki kitabı 2 günde bitirdim..Bir günde de bitirebilirdim de uykuyu seviyorum napayım ondan feragat edemezdim :)..Neyse nedir bu kitabın güzelliği diye sorarsanız da..Şöyle söyleyeyim; ailesini terk etmiş 40lı yaşlarda iki çocuk babası bir adamın kendini yaralı bir halde çöplüğün içinde bulmasiyla başlıyor üstelik zil zurna sarhoşken..Başından bir sürü talihsiz olay geçiyor ve siz bunları gülerek hatta baya baya kahkaha atarak okuyorsunuz..Aile dramindan tut maceralara,toplumsal yapıya,aile yaşantısına,dönemin hükümetine,dine,hislere,bilgiye bir cok konuya değinmiş yazarımız..Okurken kendinizi kahkaha atarken bulduğunuz gibi bir anda bilmediğiniz bir konuyu araştırırken de bulabilirsiniz..Açıkçası böyle bir kitapla karsilasacagim aklımın ucundan bile gecmezdi..Ağır bir üslup kullanılmasına rağmen uzun zamandır okuduğum kitapların en iyileriden...
Zifiriyet Fabrikası
Zifiriyet FabrikasıHakan Yücel · İkinci Adam Yayınları · 2020614 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
Kitabı bitirdikten sonra bu tarz kitap okumayalı ne kadar çok zaman olduğunu farkettim. O kadar güzeldi ki başlamam ve bitirmem bir oldu.. Collin kötü bir sezon geçirmiş, aile evinde sessiz sakin bir tatil geçirdikten sonra şehrine dönerken arabası bozuluyor ve yürürken az kalsın bir araba tarafından ezilme tehlikesi yaşıyor. Peki araçtaki kim güzeller güzeli esas kızımız Harper :) Harper hatasını telafi etmek için Collin'i evine kadar bırakmayı teklif ediyor. Ve hoş sohbet muhabbetle sanki 40 yıllık arkdşlarmş hissi ile birlkte yolculuk yapıyorlar. Harper'n sporla da uzaktan yakından alakası olmadığı için Collin daha rahat ediyor ve hokeyci bir arkadaş olduğunu söylemiyor kızımıza. Nerden bilsn zil zurna aşık olucak yanıp tutuşacak. Sonra ayrılıyorlar şu bu derken 2'li arkadaşlarınn baskısı ile arkadaş bulma sitelerine üye oluyorlar. Pat derken güzeller güzelimiz orda da buluyor hokeyci çocuğumuzu :) Ayh gerisi de hadi kitapta olsun. Çünkü çok tatliş ve içinizi sıcacık edicek bir kitaptı. Bayılarak okudum. En kısa zamanda 2.kitabı da okucim. Hokey aşkımı depreştirdiği ve bu hasretimi de giderdiği için tenks yuuuu :) Öneririm arkadaşlar okuyun ve de okutun..
Gizli Vuruş
Gizli VuruşTeagan Hunter · Pukka Yayınları · 2023551 okunma
Reklam
Enderlik Hatası
Üniversite öğrencilerinden 10 posteri çekiciliklerine göre sıralamaları istendi –ufak bir teşekkür olarak da posterlerden birini alabilecekleri sözü verildi. Beş dakika sonra o âna dek sıralamada üçüncü olarak değerlendirilen posterden kalmadığı söylendi. Ardından bir bahaneyle öğrencilerden posterleri tekrar sıralamaları istendi. Kalmayan poster birdenbire ilk sıraya çıktı. Bilimde bu olguya tepkisellik adı verilir: Bir seçenek elimizden alındığında, artık mümkün olmayan seçeneği daha çekici olarak değerlendirerek tepki veririz. Bir tür inat tepkisidir. Psikolojide Romeo ve Juliet etkisi olarak da tanımlanır: Shakespeare’in acıklı ergenlerinin aşkı yasak olduğu için o kadar güçlüdür. Öte yandan özlemin illa ki romantik türden olması gerekmez: ABD’de bir öğrenci kutlaması her şeyden önce zil zurna sarhoş olmak anlamına gelir –çünkü ABD’de 21 yaşın altında alkollü içki tüketmek kanunen yasaktır. Sonuç: Enderlik durumu karşısında tipik tepkimiz, gerçekçi düşünmenin kaybıdır. Bu yüzden bir şeyi sadece fiyatı ve faydası üzerinden değerlendirin. Bir şeyin ender olup olmaması ya da Londralı doktorun o şeyi istemesi bir rol oynamamalıdır.
Öyle bakma yüzüme, bakma, Benim iyi kalbli ayışığım. Bilmelisin artık. Bilmelisin, Zil zurna âşığım.
Mustafa Kemal rakıya olan ilgisi hayat boyu sürdürdü. Ama ne zaman, nerede ve ne miktarda içmek gerektiğini, belli bir sınır aşanların ne duruma düştüklerini gayet iyi biliyordu. Atatürk sofrasında içki için kimseyi zorlamazdı. Atatürk'ün deli ve sarhoşla arası iyi değildi sofrasında bulunan misafirler arasında alkolün etkisi altında kalanlara da rahatsız olmamaları için hemen izin verirdi. Bazen de içkinin tesiri ile şahsına karşı taşkınlık gösteren olursa sofrayı onun yerine kendisi terk ederdi. Cumhuriyet balolarında veya yabancıların bulunduğu diğer müzikli toplantılarda havanın bozulmamasına önem verirdi. Devamlı etrafı izler, alkol tesiri ile ciddi olmayan hareketler yapmaya başlayanları görür, münasip şekilde ikaz ettirir ve buna rağmen o kişide düzelme sezmezse, etrafa belli etmeden toplantıdan çıkartırdı. Atatürk'ün hizmetinde bulunan Cemal Granda Atatürk'ün içki içtiği zamanlarda hiçbir gün taşkın hareketine rastlanmadığını ve bir kere bile sarhoş olduğunu görmediğini belirtmiştir. Sofrasında bulunmuş olan Hasan Reşit Tankut, "Atatürk'ün zil zurna sarhoş olduğunu söyleyenler ya sofrada bulunmamış kişilerdi. Ya da iftiracılar. Çok defa sabaha karşı gezmeye çıkardık, çok defa da bu gezinti uzun bir yolculuk biçimini alırdı. Bir an için kendisinde çakırkeyiflik belirtisi görmedik" demektedir.
Sayfa 99 - Güven KitabeviKitabı okudu
556 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.