Genç Werther’in Acıları, uzun zamandır okumak istediğim ancak bir türlü fırsat bulup okuyamadığım bir kitaptı. Daha öncesinde Halid Ziya Uşaklıgil’den Bir Ölünün Defteri’ni okumuş olduğum için bu kitabın konusuna da çok yabancı sayılmıyordum. Ancak şunu da belirtmeliyim ki her iki kitap birbirinden izler taşısa da hikayeleri, okuyucuyu farklı biçimlerde yaralayan bir etkiye sahipti.
Sizlere tavsiyem, kesinlikle benim yaptığım gibi yoğun bir zamanınızda okumamanız olacaktır.
Kitap tek kelimeyle muhteşem ve son derece akıcı ancak o kadar az elime alabildim ve bölük bölük okudum ki, kitaptan aldığım haz haliyle minimumda kaldı. İlerleyen zamanlarda kesinlikle tekrar dönüp okuyarak, bu hatamı telafi edeceğimi düşünüyorum.
Bu kitap hakkında beni şaşırtan ilginç bilgilerden biri de Goethe’nin böyle bir kitabı yalnızca 2 haftada yazması ve bu kitabın, onun ilk eseri olmasıdır.
İlk çıktığı dönemlerde, insanları intihara kadar sürükleyen ve okunması bir süre yasaklanan bu eser, yer yer benim de kendimi bulduğum hikayesiyle, imgelemeleriyle ve ana karakterin yaşadığı ruhsal sıkıntılarının, bizlere son derece kusursuz bir şekilde aktarılmasıyla beraber, favori kitaplarımın arasında yerini aldı.
Herkese keyifli okumalar dilerim!