Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Neziha Demir

Aslında kimse,onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez.Bazı insanlar kimi çoşkulu anlarında hayatlarının o altın anını “şimdi “ yaşadıklarının içtenlikle düşünebilir yada söyleyebilirler belki ama gene de ruhlarının bir yanıyla bu andan da güzelini,daha mutlu olanını ileride yaşayacaklarına inanırlar.Çünkü özelikle gençliğinde , hiç kimse bundan sonra her şeyin daha kötü olacağını düşünerek hayatını sürdüremeyeceği gibi, insan eğer hayatının en mutlu anını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa , geleceğin de güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur .
Reklam
Ama bir zamanlar sevmiştim.Birini bir zamanlar sevmiş olmak insanın içinde bir iz bırakıyordu.İnsan o kişiyi artık sevmese bile iz kalan yer acıyordu.
Sonunda Sadi’nin bölük börçük cümlelerinden ailesine karşı koyamadığını,çaresiz kaldığını , onu hala ve çok sevdiğini anlattığını çıkardı.Ağlamasını kesti.Sadinin gözlerine baktı, “ Ben senin için her şeyi yapardım “ dedi. Yürüdü gitti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“ İnsan yaşlanır ; içinde o derin zayıflık hissini , kayıtsızlığı , rahatsızlığı hisseder, bütün bunlar ilerleyen yaşla gelir; böyle hissedince de sadece hasta olduğunu düşünür, bu can sıkıcı durumun belli bir nedeni olduğunu düşünerek korkularını bastırır ve hastalıktan kurtulduğu gibi bu durumdan da kurtulmayı Ümit eder .Boş düşünceler ! Yaşlılığın bir hastalık olduğu ,korkunç bir hastalık olduğu düşünceleri.Yaşları ilerledikçe insanları dine yönelten şeyin ölüm ve ölümden sonraki şeylerin korkusu olduğunu söylerler.Fakat kendi deneyimim beni şu inanca yöneltti: Böyle korku ve düşüncelerden apayrı olarak dini duygular biz yaşlandıkça gelişme eğilimi gösterirler, çünkü ihtiraslarımız ateşini yitirdikçe , hayal güçlerimiz ve duygularımız köreldikçe aklımız daha işler hale gelir ,bir zamanlar aklımızı çelen imgeler , arzular ve heveslerden arındıkça Tanrı, gizlendiği bulutların arkasından görünür, ruhumuz bütün aydınlıkların kaynağı olan bu varlığı hisseder , görür ve ona yönelir, bu yöneliş doğal ve kaçınılmazdır; duygular dünyasına canlılığı ve cazibesini veren her şeyi artık yitirmekte olduğumuz için , o muazzam varoluş artık içsel ve dışsal etkilerle desteklenmediği için, kalıcı bir şeye ,bizi asla yanıltmayacak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederiz; bir gerçekliğe , mutlak ve ebedi bir gerçeğe tutunmak isteriz.Evet , kaçınılmaz bir biçimde Tanrı’ya yöneliriz; bu dini duygu gereği öyle saftır ve bunu yaşayan ruha öyle bir mutluluk verir ki , diğer bütün yitirdiklerimizi telafi eder.”
“ Tanrı’lar adildir.Hiç kuşkusuz.Son tahlilde görünen o ki , Tanrıların yasalarını , toplumları idare eden kişiler dikte ederler ; İlahi Takdir düşüncesi , insanlardan çıkar .”
Sayfa 234Kitabı okudu
Reklam
“ Fiziksel güzelliği aşarak , kanın çürüdüğünden daha çabuk yenilenen bir zihinle” * bu cümleyi çok sevmiştim burayada yazmak istedim .
Istırap karşılığında kazanılan şeylerle kıyaslandığında, şu andaki mutluluk çok sefil kalır.Ve tabii ki istikrar, istikrarsızlık kadar gösterişli değildir.Mutlulukta , şanssızlığa karşı verilen mücadelenin ihtişamlarından hiç biri yoktur.Günahla mücadelenin veya ihtiras yada şüphe nedeniyle ölümüne altüst oluşların görkemini bulamazsınız mutlulukta. Mutluluğun yüce bir yanı yoktur .
“hiçbir suç davranış bozukluğu kadar bağışlanmaz değildir.Cinayet sadece bireyi öldürür;sonuçta ,birey nedir ki ?” “Kolayca yeni bir birey üretebiliriz, hem de istediğimiz kadar.Uyumsuzluk bir tek bireyin hayatından çok daha fazlasını tehdit etmektedir; doğrudan , Toplum ‘ un kendisi için bir tehlike oluşturur.
“Taksimden , bir de Eyüp’ten başka yerden umut yok.” “İnsanlık öldü mü ?” dedim. “Yok,” dedi, “ ölmedi , ölmedi ama , bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde ?” “Nerede kaldı acaba ?” Mahmud’un yüzü sevinç ışığında şakıdı.İnsanlık belki Mahmud’un bu ağız dolusu gülüşünde, bu yürek dolusu sevincindedir , kim bilir , belki... “ kuşlarda gitti “, dedi Mahmut.
Reklam
Düşündüm: “Gökte herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa ,benimki çok uzakta, karanlık ve pek önemsiz bir şey olmalıdır.Belkide benim hiç yıldızım yok ! “
İşte her yıl böyle olur.Beş Mayıs’ı altı Mayıs’a bağlayan gece Hızırla İlyas dünyanın bir yerinde buluşurlar.Onlar buluştukları an dünyadaki bütün yaşam durur,tekmil canlılar ölürler.Hemen sonra da daha gür; daha canlı; daha doğurgan dirilirler.Ve biri mağrıptan, birisi de maşrıktan kopup gelen iki yıldız gökyüzünün ortasında tokuşur, birleşirler.Birleşip ışık olurlar,yeryüzünün üstüne top top sağılırlar.
Sayfa 281Kitabı okudu
“Biz burada yanalım.Biz Burada bir lokma ekmek peşinde ölelim,biz burada sıtmadan , sinekten kırılalım, sonra onlar yayladan , soğuk sulu, mor menekşeli, hem de yarpuzlu, hem de ak çağşaklı pınarların başından gelsinler, buuuz gibi,buuuz gibi, buuuuz gibi suları içerekten , sonra bizim kışlağımıza otursunlar, paraları da ... “ Bu paragrafı yazmak istedim hala aynı sorunu yaşıyor yörükler buradaki karakterin bunları demeside beni üzdü.
Sayfa 102Kitabı okudu
Çukurova insanları gittikçe zalim, kötü, sevgisiz oluyorlarmış...Dost diyecek hiç dost kalmamış.Herkes herkesin gözünü oyuyormuş, beş kuruşa insan babasını öldürürmüş.Kendisi o kadar insan içine girmiyormuş.Baharda portakal çiçekleri öyle bir kokarmış ki kokularından insan sarhoş olurmuş... ***kitabın son sayfasında bulunan bir paragraf beni bugün içinde yaşadığımız zaman içinde biraz düşündürdü ve yazmak istedim.
Sayfa 102Kitabı okudu
Niçin hep onu düşünüyor, niçin o geliyordu gözlerinin önüne?Uykuda , düşte hep o vardı.Her nereye baksa onu görüyordu.Kime , neye dokunsa,önce ona dokunuyordu.Bir hoş olmuştu.Her nereye gitse yüreği onu zindana zindana çekiyordu. *** Balık burcu biri olarak bu romantik güzel alıntıyı yapmasam olmazdı :)
Duaya dair kısmından bir bölüm ; Sıkıntıya ve dara düşünce dua ediyorsunuz ; keşke sevinciniz doruklarda olduğunda ve bolluk günlerinizde de dua etseniz.Zira dua, benliğinizin berrak ve canlı esire yayılmasından başka nedir ki ?
Reklam
Eğer yüreklerinizi yaşamlarınızın gündelik mucizeleri karşısında hayretle dolu tutabilseydiniz,acınız da en az sevinciniz kadar harikulade görünürdü.
Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz , zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez...
Biliyorsun çünkü , yumuşak sertten güçlüdür,su kayadan güçlü,sevgi zorbalıktan güçlüdür.
Sayfa 132Kitabı okudu
“Sus , Basil! Dinlemeyeceğim! diye bağıran Dorian yerinden fırladı.”Anlatmayacaksın bana böyle şeyler.Olan olmuş.Geçmiş geçmiştir.” “ Sen düne geçmiş mi diyorsun?” “Aradan ne kadar zaman geçmiş olmasının ne önemi var?Ancak sığ kişiler bir duygudan kurtulabilmek için yıllarca beklerler.Kendi kendine söz geçirebilen bir kişi nasıl kolayca bir zevk icat edebilirse acısını da aynı kolaylıkla dindirebilir.Kendi duygularımın elinde oyuncak olmak istemiyorum ben.Duygularımı ben kullanmak istiyorum ,onların tadını çıkarmak ,onlara hükmetmek...’
Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş, sürülmemiş topraklar gibi katıdır.Önyargılar bu ruhlara,kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır,inatla büyürler.Bunları söküp atmak , kökünü kurutmak zor mu zordur; bunu biliyordum.
Sayfa 475Kitabı okudu
“İyi bir İnsan, “ dedi Slim.”İnsanın iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur.Hatta bana zaman zaman bunun tam tersi olmalı gibi gelir.Çok zeki birini ele al,hemen hiçbir zaman iyi biri olmadığını görürsün.”
Reklam
Bir çok sözünü alıntı yapmak isterdim :)Ama bu kitaptan çıkarabileceğimiz en kesin alıntıydı . “ insanların çoğu iyidir, Scout, yeter ki sen onları bir gün gör”
“Fakat her şey geçer.Her şey unutulur.Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur.İnsan birazcık da kalender olmalıdır!”
“Eğer bir insan geleceği öğrenmek isterse , ölümü de hesaba katmak zorundadır. Ölüm her yolun sonu değil midir? “
Ölüm yaşamımızın iki ucundan tutmakta: Yaşlılık ölüme, çocukluktan daha yakın değildir.
Acaba bazı ruhlar için hüzün bir zevk, bir gıda değil midir ?
Acaba biz, dünyamızdaki özgürlüğün bitişini izleyen martılar mıydık ?
Reklam
Bir yosun gibi anlam ve neşeden yoksun bir şekilde var olmaktansa, hiç olmamak daha iyiydi.
Sayfa 130