Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan-ı ekber, insan-ı asgar gibi muntazamdır. Her bir şey, hikmet üzere vaz'edilmiştir. Faidesiz, abes yoktur.
Nokta RisalesiKitabı okuyor
tavuk etiyle ilgili ger­çekıere gelince: - "Kemikleri gelişmesin ", "sadece et yapsınlar" ve "çabucak büyüsünler" diye yumurtadan çıkar çıkmaz hormon ve antibi­ yotik verilen. . . - 1 saat karanlıkta, 2 3 saat ışık altında bırakılarak durmadan yemeye zorlanan... - kuluçka süresi 17 güne inen... - henüz 45 günlükken aslında bir yumruk büyüklüğünde olması gerektiği halde 1.5 kiloya kadar çıkabilen 40 gramlık civ­ civler... Eğer hemen kesilmezlerse, zaten kemikleri kırılarak kendili­ ğinden ölen zavallılar... Toksin, hormon ve antibiyotikler verilerek yetiştirilen bu çift­ lik tavuklarını yemenin; kansere, karın fitıklarına, kemiklerin kolay kırılabilir olmasına, akciğer sıvısının bitmesine ve KOAH başlangıcına yol açtığı, onkoloji uzmanları tarafindan açıkça be­lirtiliyor.
Reklam
Her şey her şeyle bağlıdır. Bir şey her şeysiz yapılmaz. Bir şeyi halkeden her şeyi halketmiştir. Öyle ise, bir şeyi yapan Vâhid, Ehad, Ferd, Samed olmak zaruridir.
Nokta RisalesiKitabı okuyor
Nede kolay hüküm veriyoruz halbuki !
"Herhangi bir kimse, din kardeşine 'Ey kâfir!' derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner." (Müslim, 1/319) “Yani bir Müslüman din kardeşini fasık veya kafir olmakla suçlarsa, suçladığı kimse gerçekten öyle olsa bile onu suçlayıp teşhir etmek caiz değildir. Eğer fasık dediği kimse fasık değilse kendisi fasık olur, kafir olduğunu iddia ettiği kişi kafir değilse, bu söz geriye dönerek söyleyenin kafir olmasına sebep olur. Çünkü o, bu sözle bir müminin kafirliğine hükmetmiştir. Hükmettiği kişi gerçekten kafir değilse, kendisinin küfrüne hükmetmiş olmaktadır. Böyle bir suçlama ise bir Müslümanın kendi kendine yapacağı çok büyük bir kötülük olur. “ Lütfi Şentürk & Seyfettin Yazıcı
Şeriat-ı İlahiye İkidir: Biri: Sıfat-ı Kelâmdan gelen bir şeriattır ki, beşerin efal-i ihtiyâriyesini tanzim eder. İkincisi: Sıfat-ı irâdeden gelen ve evâmir-i tekviniye tesmiye edilen şeriat-ı fıtriyedir ki, bütün kâinatta câri olan kavânin-i adetullahın muhassalasından ibarettir.
Nokta RisalesiKitabı okuyor
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
Reklam
Amelsiz ve ilimsiz fıkhın hükmü ..
"Dinin felaketine yol açan üç sebeb vardır: Günahkâr fıkıh alimi, zalim devlet başkanı ve cahil müctehiddir." (Feyzü’l-kadir, 1/52) "Ümmetimin aleyhine korktuğumuz şeylerin en korkuncu, her dili bilen münafıktır." (Müsned, 1/22, 44) "Ahir zamanda bir kavim ortaya çıkar. Cahiller başa geçerek insanlara fetvâ verirler. Böylece hem kendileri sapar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13Tirmizi, İlim, 5)
tabiat misâli bir matbaadır, tâbi' değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fail değil; mistardır masdar değil; nizamdır, nazım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-ı hariciye değil.
Nokta RisalesiKitabı okuyor
Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve azasının ef'alini intizam ve rabt altına alan bir şeriat-ı kübra-yı İlahiyedir. İşte şu şeriat-ı fıtriyedir ki, Sünnetullah ve tabiat ile müsemmadır. Hilkat-i kâinatta câri olan kavânin-i itibariyesinin mecmu ve muhâssalasından ibarettir. Kuvâ dedikleri şey, her biri şu şeriatın birer hükmüdür. Ve kavânin dedikleri şey, her biri şu şeriatın birer mes'elesidir.
Nokta RisalesiKitabı okuyor
Dönüşte, yollar kalabalıktı. Pazar gününün kaçınılmaz biti­minde evlerine dönmek zorunda olanlar. Gün boyunca hava­lanmamış, ev kokmayan evler: yenilenmemiş eşya, unutulan ekmek-kıyma, dolaba sığmayan bir şişe, yemek pişirme telaşı; ufak sürtüşmelerden çıkan kırıcı tartışmalar; hafta başına hazırlanmanın umutsuzluğu; çanta yapan, boyuna azarlanan çocuk­lar; konuşacak şeyleri kalmamış, Pazar gününde bile umduğu­nu bulamamış karı-kocalar ve hepsinin üstünde uzlaştırıcı, ser­semletici televizyon.
Reklam
Günlerimi serseri bir mayın gibi oraya buraya çarparak harcıyorum. Yunus'un deyimiyle "dopdolu yay içinde". Boyu­na öykü üstüne kafa yorarak, neler yapılabileceğini düşünerek. Sürekli bir "talepsiz arz"ı yaşayarak.
Belki umuttur. Belki de bir özlemdir. Özlem sıcacıktır. Özlem bir dost, bir sewgilidir. Sarıwerir insanı sıcaklığı.
Türkiye'de gittikçe artan sağ sol gerginliği 1968'de işgallere ve silahlı çatışmalara döndü. Deniz Gezmiş'in başlarında bulunduğu sosyalist öğrenciler 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi merkez binasını işgal ettiler. 16 Şubat 1969'da Beyazıt Meydanı'nda çıkan sağ sol çatışmasında iki genç öldü.Demirel'in
Gülmeyi, paylaşmayı, sevmeyi bilenler; yemek pişirmeyi ve iyi yemek yemeyi uzun sofralarda, geniş tabaklarda; sevi­şirken öleceklerini sanacak kadar haz duyanlar, çok çocuk is­teyenler, çocuklarca seçilenler; unutmayanlar, ananlar, sızlan­mayanlar; dünyaya ve sevdiklerine kaptırdıkları şeylerin çete­lesini tutmayanlar, hep kazançlı, hep borçlu çıkanlar son he­saplaşmada.
32 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Çocukların büyüklerin sözünü dinlemesinin önemini anlatan bir kitap. İlkokul 1./2. Sınıf öğrencilerin okuması için, anasınıfı öğrencilerine okumak için uygun bir hikaye. Yağmurda oyun oynamaya heveslenen afacan maymunun öyküsü…
Afacan Maymun Muki
Afacan Maymun MukiYasemin Meyva · Tandem Yayınları · 01 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.