Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Enver Paşa'nın babası da paşaymış. İkide birde, "Ben hayatım boyunca harama uçkur çözmedim." dermiş. Oğlu Enver Paşa, tek başına Osmanlı'ya en büyük zararı veren kişi. Keyfi bir kararla 1.Dünya Savaşı'na sokmuş devleti, Çanakkale'de kıyıma sebep olmuş. 90 bin canı Sarıkamış'ta dondurmuş ve sonuçta koca imparatorluğu kuşa çevirip Sevr'e teslim etmiş. Bunun babası yine bir gün gururla "Ben harama hiç uçkur çözmedim." dediğinde bir dostu, Enver Paşa'yı kastederek "Paşa hazretleri, keşke helale de hiç uçkur çözmeseydiniz, sevabınız daha büyük olurdu." demiş.
1.Dünya Savaşı
Öteki cephelerde bekledikleri zaferi elde edemeyen Almanlar, bizim, kanı da, canı da sudan ucuz askerlerimizi çatışmaya sürmek istiyorlardı. Ama hem hükümet üyelerinin çoğunluğu hem de cemiyetin önemli bir kısmı tarafsız kalmaktan yanaydı. Bir oldu bittiye ihtiyaç vardı. İşte onu da, adlarını Yavuz ve Midilli diye değiştirdikleri Goeben ve Breslau adındaki gemilerle yapmışlardı. Elbette Enver Paşa'nın desteği ve teşvikiyle...
Reklam
1. Dünya Savaşı'nın arifesinde İttihatçı politika tarihte pek olmayan ananevi bir Osmanlı-Alman dostluğundan söz eder oldu. Oysa Osmanlı'nın tarihten gelen en önemli politik dostları Fransa ve İngiltere'dir. Son 40 yılda Fransa ve Britanya'nın aleyhinde gelişen diplomatik manevralar böyle bir sloganı beslemiştir. Öbür taraftan Almanya-Avusturya gibi bir camia tarih boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun batıda karşı karşıya geldiği bir güçtü.
Sayfa 48
1. Dünya Savaşı
Hayatında ayakkabı giymemiş insanlar orduya gidince çizme giydiler. Bunların masrafı nasıl karşılanacaktı? Hiçbir devletin maliyesi bu aşırı donanımlı kalabalık orduların ihtiyacını karşılayacak durumda değildi. Para düzeni altüst oldu. Banknotlar çıktı. Bu karşılıksız basılan banknotlar, harp sonunda ayrı bir ekonomik dünya yarattı.
Sayfa 116
1. Dünya Savaşı Sonrası
Bütün bu olaylar tek bir gerçeği ortaya çıkarmıştı: Savaş, yıkıcı rüzgârlarını estiriyodu. Galipler bile yorgundu. Ama yorgun olan galipler başka yollara tevessül ettiler. Yenilenlerden maddi ve manevi kayıplarının acısını çıkartmaya kalkıştılar. Çok insafsız bir dizi antlaşmalar ortaya çıktı. Bunların hepsi Paris'te tezgâhlandı ve bugünkü Paris'in o zamanki banliyölerinde ayrı ayrı antlaşmalar imzalandı.
Sayfa 117
Günümüzde 1. Dünya Savaşı'ndan beri artarak gelişen bir radikal hedonizm eğilimi gözlenmektedir. Gariptir ki, ''sınırsız doyum'' ilkesi ile boş zamanlardaki ve tatillerdeki ''tembellik'' anlayışı, endüstri çağının disipline edilmiş çalışma düzeniyle temelden çelişmektedir ve çoğu kimse de bunun farkında değildir. Çünkü yoğun çalışma ve bürokratik kısıtlamalara karşılık olarak, kendisine sunulan ; televizyon, otomobil ve seks gibi şeyler ile insan, bu garip karşıtlığın içine yerleştirilmiştir. Çalışma yaşamının güç ve zorlayıcı koşulları kadar, hiçbir şey yapmamak da insanı bunaltır ve sıkar. Yaşamın dayanılabilir olması için, bu iki karşıt özelliğin kombine edilmesi ve birbirleriyle dengelenmeleri gerekmektedir. Bu iki karşıt uç yirminci yüzyılın yol açtığı bir zorunluluktur. Çünkü sistemin yaşayabilmesi, bir yandan büyük üretime ve bunun için monoton bir grup çalışmasına, öte yandan da üretilen malların tüketilmesine, yani boş zamana ve tüketim eğiliminin artmasına ihtiyaç gösterir.
Sayfa 24 - sayKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal, 1. Dünya Savaşında kazandığı savaşlar ve askeri başarılar neticesi, yarbay rütbesi ile girdiği 1. Dünya Savaşı bitiminde Yıldırım Orduları Komutanı olarak çıkmıştır. (İki rütbe arası 3 yıl 5 ay kadardır)
Kurtlar Sofrası: Paris Barış Konferansı 18 Ocak 1919’da başlayan Paris Barış Konferansı, temelde I. Dünya Savaşı galiplerinin Osmanlı topraklarını paylaşmalarının, Ortadoğu’nun haritasını cetvelle yeniden çizerek bölgede yeni devletler yaratmalarının toplantısıdır. Bu toplantıya 32 devletin temsilcisi katılmıştı. Ancak etkinlik ve yetki beş büyük devletin elindeydi: İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Amerika. Kimi yazarlar Paris’teki bu toplantıya “Paris’te Kurtlar Sofrası” adını verirler. Paris Konferansı’nda Osmanlı İmparatorluğu paramparça edilip, cetvel ve pergelle Arap devletleri, Irak, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve İsrail’in kuruluş oluşumları gerçekleştirildi. Paris Barış Konferansı’nda, Osmanlı devleti ve genel olarak Türklük dört önemli noktadan saldırıya uğruyordu. Bunlar: 1. Osmanlı topraklarının paylaşılması ve yeni devletlerin yaratılması; 2. Yunanistan’ın Megali İdea’sı için Yunan işgallerinin sağlanması; 3. Ermeni isteklerinin dikkate alınması; 4. Kürt isteklerinin görüşülmesi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.