Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kastamonu Miletvekili Zeki Bey(Hilafet Üzerine Meclis konuşması)
Hilafetin kaldırılması kanununun tartışıldığı gün: >>> “Efendiler... ‘Halife’yi kurtaracağız’ diyerek (1.meclis açılış konuşmasını kastediyor) halkı Milli Mücadeleye kattıktan sonra, hilafeti kaldırmanın büyük bir tenakuz(çelişki) oluşturacağı malumunuzdur..”
II. Abdülhamit hiç toprak kaybetmedi...??????
Osmanlı, Berlin Anlaşması'yla Avrupa'da toplam 237,298 kilometrekare toprak kaybetti. Osmanlı'nın Avrupa'daki arazisinin beşte ikisi gitti. Bu hesaba doğudaki Ardahan, Kars, Batum ve Kotur'uda katarsak Berlin Anlaşması'yla Osmanlı'nın toplam 287,510 kilometrekare toprak kaybettiği görülür. Görünüşte Osmanlı'ya bağlı olan ama gerçekte kaybedilen Bosna Hersek, Bulgaristan, Kıbrıs, Doğu Rumeli, Tunus, Girit, Mısır'ı da eklersek II. Abdülhamit döneminde toplam 1.600.000 kilometreye yakın toprak kaybedildiği ortaya çıkar ki, bu 'iki Türkiye' eder. II. Abdülhamit deyince doğal olarak akla saray, sultan geliyor. Ancak bugün üzerinde yaşadığımız Misak-i Milli sınırları, bu topraklar bize saraydan, sultandan miras kalmadı. Osmanlı'nın kaybettiği bu toprakları, yüzyıl kadar önce bir bağımsızlık savaşıyla Atatürk ve Türk milleti yeniden Vatan yaptı. Demem o ki, Türkiye Cumhuriyeti sarayın, sultanın değil; Meclis'in, milletin eseridir.
Reklam
Mustafa Kemal 1 Mart 1922 tarihli Büyük Millet Meclis'indeki söylevinde ekonomi politikasını şöyle anlatır: "İktisat politikamızın önemli gayretlerinden biri de kamu yararını doğrudan doğruya ilgilendirecek iktisadi teşebbüs ve müesseseleri maliyemizin ve teknik kudretimizin müsaadesi oranında devletleştirmektir. Topraklarımızın altında duran maden hazinelerini az zamanda işletmek milletimizin menfaatini gerçekleştirebilmek ancak bu usul sayesinde devletleştirme ile olanaklıdır."
Sayfa 852 - Alfa Yayınları 1948 İnceleme - Araştırma 34Kitabı okudu
Türkiye 1. Dünya Savaşını niçin kaybediyordu?
Türkiye, bu harbi yalnız düşman kuvvetlerinin üstünlüğü ve harb gücünün yetersizliği yüzünden kaybetmiyordu. Kaybın ve fazla yıpranmanın asıl sebebi, harbin son derece fena idare edilmesi ve üstüste büyük stratejik hatalar yapılması idi. Hata sahipleri yerlerinde duruyorlardı ve aşağı kademelerden gelen tenkit, uyarma ve şikayetler kendilerine tesir etmiyordu. İktidar, memleketin mutlak hakimi idi. Denetleme denilen müessesenin en basit anlamda işlemesine imkan yoktu. İttihat ve Terakki Fırkasının bütün muhalifleri susmuş, sinmiş, kimsede ses çıkaracak cesaret kalmamıştı. Meclis de denetleme yapmıyor ve yapamıyordu.
Yeni Anayasa teklifinin 116. maddesine göre cumhurbaşkanı tek başına, takdirine kalmış kararla, Meclis'in seçimlerinin yenilenmesine karar verebilir. Cumhurbaşkanı, Meclis'i feshederse kendisi de seçime girecek ayrıca Meclis de isterse seçim kararı verebilecek deniliyor. Ancak burada iki nokta önemli: 1-Meclis seçim kararını ancak 360 milletvekilinin oyu ile alabilir. Büyük ittifak oluşması lazım.Meclisin seçim silahını kullanması zor. 2-Cumhurbaşkanı artık parti yönetiminde, hatta parti genel başkanı olacaktır. Bu hususta milletvekillerinin seçim kararı almasının imkansız hale getirecektir. Cumhurbaşkanına karşı herhangi bir karar alırsak, bir daha ki seçimlerde kesinlikle milletvekili olamayacağız! Özetle ''karşılıklı seçim hakkı milletvekilleri için sadece siyasi intihar hakkıdır.
Sayfa 27 - Palme YayınlarıKitabı okudu
Atatürk, 1 Mart 1923'te yaptığı meclis konuşmasında da şunları söylemiştir: "Efendiler! Geçen yıl içinde Vakıf Bakanlığı, dini yapılar ve hayır kurumlarının onarımı ve inşaatında oldukça bir çalışma yapmıştır. Yapılan onarım içinde ülkemizin çeşitli yerlerinde olmak üzere 126 cami ve mescit (...) bulunmaktadır."
Sayfa 132 - İnkılap KitapeviKitabı okudu
Reklam
Kolordulara (14' üncü Kolordu Komutan Vekilliğine), 61'inci Tümen komutanlığına, Refet Beyefendi'ye, Bütün Valiliklere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Merkez Hey'etlerine, Belediye Başkanlıklarına 1- Tanrının lütfuyla Nisanın 23' üncü Cuma günü, cuma namazından sonra, Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır. 2 - Vatanın istiklâli,
Türkiye’nin cumhuriyet dönemi anayasaları
Bu kitapta Türkiye’nin cumhuriyet dönemi anayasaları inceleniyor ve karşılaştırılıyor. Meşrutiyet dönemi Osmanlı anayasalarına hiç değinilmemesinin iki nedeni var: Birincisi yer sınırlaması ve konuyu daraltma gereği. İkincisi ve belki de daha önemlisi, Cumhuriyet anayasalarının kendi içinde bir bütünlük taşıması ve anlaşılmak için meşrutiyet
Sayfa 15 - Metis Yayınları
Atatürk,dünyanın en zor zaferlerinden birini ''önce meclis'' diyerek kazanmıştır.Bu nedenle düzenli orduyu kurmadan önce halkın temsilcilerinden oluşan meclisi açmıştır.Meclis, düzenli orduyu kurmuştur. Yani siyasi irade askeri idarenin değil, askeri idare siyasi iradenin hizmetinde hareket etmiştir.Bu bakımdan Atatürk'ün önderliğindeki Türk Kurtuluş Savaşı sadece orduya dayanan 'militarist'' bir zafer değil,ordudan önce meclise/millete dayanan ,orduyla milletin el ele vermesiyle kazanılan ''ulusal'' bir zaferdir
Sayfa 211Kitabı okudu
Ama 60 yıldır, bizleri yönetme görüntüsü altında, bir zamanlar tüm dünyanın hayranlık duyduğu, Atatürk Cumhuriyeti’nin temeli olan devrimleri yozlaştıranların… gerçek bir Türk buluşu olan Köy Enstitülerine ve Halkevlerine kıyanların… kızların da gittiği yüzlerce “imam” okuluyla, sayısız Kuran kursuyla eğitim eğitim birliğini düpedüz rafa
Sayfa 121Kitabı okudu
Geri161
925 öğeden 916 ile 925 arasındakiler gösteriliyor.