Sevgili 1000 K ailesi.
Elimde okunmayi bekleyen pek cok kitap ve hepsini bir an evvel bitirmek istiyorum. Henuz almadigin ama icim icimi yiyen daha pek cok kitap var kitapcilarda. Sizlerden ricam listeyebir goz atip, icinden bir turlu cikamadigim 'nereden baslasam acaba?' soruma cevaben onerilerinizi rica ederim.
Buyrun henuz okumadiklarimin
Metin 1k kitap'ta henüz olmadığı için bu şekilde paylaşmak istedim. Ayrıca Hakim Bey'in T.A.Z. (GEÇİCİ OTONOM BÖLGE, ONTOLOJİK ANARŞİ, ŞİİRSEL TERÖRİZM) kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Pdf'ini kolaylıkla bulabilirsiniz ve birazcık lirizm seviyorsanız lirikal orgazm yaşayacağınıza eminim. Herneyse. Buyurun.
PAZ - Sürekli Otonom
MO 221'de kurulan Çin Imparatorluğu. Romalıların herhangi bir manda egemen olduğundan çok daha fazla sayıda insana egemen olmuştur. Bu imparatorluk, standart dingil genişliğindeki yuk ve savaş arabaların geçebileceği 6800 kilometre yol yapmıştı (Roma Imparatorluğu'nun ranın uzunluğu 5984 kilometredir). 3000 kilometrelik ilk Çin Seddi'nin pimı için
Yaşadığımız zamanımızın giderek daha da azaldığını hissediyor musunuz? Şahsen ben hissediyorum ve konuştuğum birçok kişi de çocukken zamanımızın daha uzun olduğunu fakat giderek zamanımızın daha kısaldığını hissettiklerini söylüyorlar. Bu şuna benziyor, marketlerde fiyatlar artmadan önce cebimizdeki bir miktar parayla daha çok alışveriş
“ Ömür hanımla güz konuşmaları” şiirinin şairi yazmış bu kitabı, yine harikadır diye aldım hevesle okumaya başladım. İlk başta sıkıldım ne yalan söyleyim. Aşk vardı, tensel. Ruh yoktu sanki. Sonra kitap gonca gül gibi açtı. Dizeler zihinde istilalar başlattı. Şiir içine şiirden alıntıları çok güzeldi. Kalemi Hasan Ali Toptaş’a benziyordu, bir türküden bahsetmişti aynı onun gibi. Açtım türküyü
Hasan Ali Toptaş ın Kuşlar Yasına Gider kitabındaki Denizli’ye gittim. Acıyı da çok güzel işlemiş şair, doğuda üniversite okurken anlatılan acılara benzettim daha çok onların sesi gibi. “Deniz-Yusuf-Hüseyin” deyince kitapta tahminlerim oturdu yerine. Betimlemeler hep mi harika olur, bu kadar çok çiçek nasıl bilinir, puhu kuşu nasıl bir kuştur ? diye sorular uçuştu zihnimde (En az beş defa “ puhu kuş”u geçti ayrı ayrı şiirlerde ) “ çocukların ve kitapların tanrısı “ diyerek kendi tanrı algısını serdi gözlerimizin önüne. Sanırım bu algı oluşana kadar o da çok çatıştı. Hep en çatışılan da tanrı algısı değil midir zaten ? En sonunda Yozgat’ı İstanbul’a yazılan övgüler gibi yazdı, ama hep geçmişi özleyerek.
@Edaorn
..............👤 MY 👤 TALK 👤 BOX👤.............
100/1️⃣0️⃣0️⃣ PROFİLLERDE “Paylaştığım alıntılar onlara katıldığım anlamına gelmemektedir.” ŞEKLİNDE bilgilendirme notlarına rast geliyorum. 🤔 O halde, alıntılarınızı yorumlayın yanlış tanınmak istemiyorsanız. Yorum alanı diye bir şey var çok şükür. Böylelikle sadece yazarlara hizmet etmemiş ve
Kazım Karabekir’in okuma yazmayı öğrendiği andan itibaren tutmaya başladığı günlüklerinden büyük bir kısmını kendisinin,bazı kısımlarını kızının derlediği bir hatırat eser.
Okul yaşamı neredeyse hatıratın tamamını oluşturuyor.Mahalle Mektebinden başlayarak Rüştiye ve Harbiye yılları geniş yer tutuyor.Harbiye’den(askeri akademi) mezun olduktan
"Troya'ya çok sık gittim ve beş yıl içinde aylarca süren kazılar yaptım. Buna rağmen buralara her gidişim yeni bir heyecana yol açıyor. Çünkü Troya coğrafyasının sihirli havası burada her yerde hâkimdir; her dağ, her vadi, her nehir, deniz ve Hellespontos burada Homeros'u ve İlyada'yı solumaktadır. Ancak bu seferki yolculuğum
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.